Sur'un tanıkları: Direniş ve dayanışma yaşattı
- 09:01 3 Aralık 2021
- Güncel
Derya Ren
DİYARBAKIR - Sur’da 103 günlük sokağa çıkma yasağı sürecinde çatışmaların yanı sıra büyük bir direnişin ve dayanışmanın yaşandığını hatırlatan aileler, “Kimse Sur’da yaşananları unutamaz” dedi.
Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesinde özyönetim ilanından sonra 2 Aralık 2015 tarihinde duyurulan ve 103 gün süren sokağa çıkma yasağı dünyada en uzun süreli yasak olarak tarihe geçti. Binlerce yıllık tarihi olan ilçe, 103 gün boyunca hem havadan hem de karadan tarandı, bombalandı. Tüm saldırılara rağmen mahallelerini terk etmeyen çok sayıda yurttaş yaşamını yitirirken, onlarcası yaralandı, onlarcası da tutuklandı.
Sur ilçesinde yaşamını yitirenlerden Mesut Sevitek ve Fatma Ateş’in yakınları, Sur’da yaşanan çatışmalar ile evlerini terk etmek zorunda bırakılmalarına ilişkin konuştu.
‘Sur’da yaşananlar dile getirilmeli’
Sur’da 23 Aralık 2015 tarihinde çıkan çatışmada yaşamını yitiren Mesut Seviktek’in ablası Güler Seviktek, kardeşinin cenazesini alabilmek için 28 gün açlık grevinde kaldı. Başlatılan açlık grevinin sonuç vermesinin ardından cenazeler ailelerine teslim edildi. Sur’un kendisi ve ailesi için farklı ve önemli bir anlam ifade ettiğini söyleyen Güler, Sur’da başlayan direnişi şu sözlerle anlattı: “Benim için Sur’un acısı çok farklıdır. Ben Sur ilçesinde doğdum, büyüdüm. Bütün yaşamım Sur ile bütünleşmişti. Ancak daha sonra Sur’u yakıp, yıktılar. Biri benim yanımda Sur’dan bahsettiği zaman sanki ben oradan yeni çıkmış gibi oluyorum. Ben Sur’da yaşananların her yıl dile getirilmesini ve hatırlatılmasını istiyorum. Sadece Sur halkı değil, herkesin bunu yapması gerekiyor. Biz oranın bu kadar talan edileceğini bilmiyorduk.”
‘Büyük bir direniş vardı’
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015 tarihinde katledilmesinin ardından Sur’a yönelik saldırıların da yoğunlaştığını dile getiren Güler, “Yağmur gibi başımızdan aşağıya kurşunlar yağıyordu. Bizim evimiz dördüncü kattaydı. Çok tehlikeliydi. Benim evimin dört tarafında kurşunlardan ve toplardan kaynaklı büyük delikler oluşmuştu. Ben ve oğlum o evde yaşamak zorundaydık, çünkü çıktığımız gibi bombalama oluyordu. Kurşun evimde bulunan ocak tüpüne değdi. Evimde tüp patladı. Ben ve oğlum günlerce merdivenlerin üstünde uyumak zorunda kaldık. Evet, o süreç çok kötüydü, her gün bombalanıyorduk. Ancak bunun yanında büyük bir direniş de vardı. Sur’da yaşananlar unutulamaz” dedi.
Fatma Ateş yaşamını yitirdi
Sur’da Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Mazlum Dolan’ın da aralarında bulunduğu 5 kişi bir bodrum katında mahsur kalmıştı. Mahsur kalanlar arasında bulunan Fatma Ateş askerler tarafından atılan havan mermisi ile ağır yaralanmıştı. Yaralandıktan sonra bölgeden ambulansla çıkarılan Fatma, daha sonra yaşamını yitirdi. Fatma ile beraber ilçeden çıkarılan 5 kişi tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Tutuklananlar arasında Fatma’nın kızı Fatma Ateş, Sinem Ateş ve aynı aileden olan Hüsamettin Ateş ve Fahrettin Ateş de vardı. Yargılanma sonucunda tutuklu bulunanlardan Fatma Ateş, Hüsamettin Ateş, Fahrettin Ateş ve Mazlum Dolan tahliye edilirken, Sinem'e müebbet ve 13 yıl hapis cezası verilmişti.
‘Askerler evlere girerek eşyalara el koyuyordu’
Çatışmaların 2 Aralık’ta başladığını hatırlatan Fatma, aynı gün sokağa çıkma yasağının da ilan edildiğini sözlerine ekledi. Yasaktan dolayı birçok evde yiyecek ve içeceğin bittiğini belirten Fatma, “Çatışmalar o kadar yoğundu ki. Bizler evlerimizden dışarıya çıkamıyorduk. Boşaltılan bazı evler vardı. Askerler o evlere girerek, eşyalara el koyuyorlardı. Eşyaları kendilerine götürüyorlardı. Bizim yemek almamıza izin vermiyorlardı. Fırınımızı bombaladılar ekmek almayalım diye. Çekvar Çubuk yaralandığı zaman kadınlar onu oradan çıkarıp ambulansa haber verdiler. Ancak askerler kadınlara saldırdı. Benim annem de o zaman onlarla beraberdi. Onu da darp etmişlerdi. Vücudunda morluklar vardı” diye anlattı.
‘Halk orada direndi’
O süreçlerde soba yaktıkları zaman helikopterler ve askerler tarafından evlerinin bombalandığını kaydeden Fatma, “Bizim evde ekmek kalmadığı için amcamlara gidip ekmek almak istedim. Ancak helikopter gelip evi bombaladı. Bu kadar baskı ve bombalamanın yanında halkta büyük bir cesaret vardı. Biz onlardan korkmuyorduk. Halkın büyük bir dayanışması vardı. Eğer o dayanışma olmasaydı, bizi birkaç günde oradan çıkarırlardı. Ancak orada halk direndi. Halkın direnmesiyle biz orada o kadar kalabildik” ifadelerini kullandı.