Ekoloji örgütleri: 2025 bütçesi geri çekilsin
- 13:10 13 Aralık 2024
- Ekoloji
ANKARA - Bütçe görüşmeleri devam ederken ekoloji örgütleri, sunulan bütçenin doğayı ve insan hayatını değil sermayeyi ve var olan sistemi devam ettirmek üzerine oluşturulduğunu belirterek, bütçenin meclisten geçirilmemesi çağrısında bulundu.
Ekoloji örgütleri, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan 2025 yılı bütçesiyle ilgili Meclis önünde bir araya gelerek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçelerine dair basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Mahmut Dindar ve Celal Fırat, Adalet Dayanışması, 78’liler Hareketi-Ankara, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Meclisi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ekoloji Komisyonu, DEM Parti ve Yeşil Sol Parti de destek verdi.
‘Sermayenin kârlılığı üzerine kurulu bütçe’
Burada söz alan DEM Parti Ekoloji, Tarım ve Hayvan Hakları Komisyonu Eşsözcüsü Melis Tantan, bütçenin sermayenin kârlılığı, sistemin devamlılığı üzerine kurulu bir bütçe olduğunu ve meclisten geçirilmemesi gerektiğini ifade ederek, “Bütçe doğayı ve insanı gözeten bir şekilde yapılabilir. Tüm finansmanlar iklimi gözeten, çevreyi, doğayı gözeten bir şekilde yapılabilir” dedi.
‘Ekolojik dengenin korunması için bütçe talebi’
Ardından söz alan Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Süleyman Eryılmaz ise bütün dağlara, ormanlara ve su varlıklarına kayyım atandığını ifade ederek, bakanlığın çevreyle, şehircilikle ve iklim değişikliği ile ilgisi olmadığını, Licik katliamının sorumlusu olduğunu belirtti. Türkiye Çevre Platformu (TURÇEP) Koordinatörü Abidin Özkaynak ise Anadolu’nun madenlere tahsis edildiğini, ancak ormanları ve su havzalarını koruyacak bir bütçe istediklerini söyledi. Abidin Özkaynak, Meke ve Akşehir göllerinin tamamen yok olduğunu, toprak yapısı nedeniyle Konya Ovası’nda 2000’den fazla obruk oluştuğunu belirterek, termik ve nükleer santrallere yatırım yapılmayan, tarım ve yaşam alanları korunarak enerjinin üretilebildiği bir bütçe talep ettiklerini ifade etti. Ayrıca, ekolojik dengenin korunması ve doğayla barışık sürdürülebilir bir yaşam, çağdaş bir toplum için birliktelik çağrısında bulundu.
‘Ranta kapı açan bir bütçe’
Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA) Eşsözcüsü Sedat Yağcıoğlu ise bakanlığın mapa-şamandıra projesini eleştirerek, kıyıların yat limanlarına dönüştürülmesi ve kıyı imar planlarıyla sermayeye teslim edildiğini belirtti. Kıyıları kamu yararına koruma sorumluluğu bulunan bakanlığın, kurdurduğu vakıf görünümlü şirketlere ihale vererek bütün sucul alanlarda daha fazla sermayeye ve ranta kapı açan bir bütçe gerçekleştirdiğini ifade etti. Sedat Yağcıoğlu, kıyılar üzerindeki kiralamaların kaldırılması ve tüm kaçak yapıların sonlandırılması gerektiğini dile getirdi.
‘Maden şirketleri halkı yoksullaştırıyor’
Hazırlanan bütçenin doğaya, halklara ve işçi sınıfına açılmış bir savaş bütçesi olduğunu belirten Polen Ekoloji Kolektifi Eşsözcüsü Çise Yıldız, büyüme ve kalkınma vaatlerinin şirketleri zenginleştirirken halkı giderek yoksullaştırdığını söyledi. Maden ihalelerinin hızla yapılmasını ve petrol aramalarına verilen onayları kabul etmediklerini ifade eden Çise Yıldız, kentsel dönüşüm ve rezerv alan uygulamalarının halkı mülksüzleştirdiğini dile getirdi.
‘Bütçe eko-kırımı sürdürecek nitelikte’
Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nden (MEH) Bazi Aslan, Mezopotamya’da doğanın imhayla karşı karşıya kaldığını, bütçenin de bu durumu sürdüreceğini belirterek, bu imha politikalarına karşı mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Hava kirliliğinin aşırı boyutlara ulaştığını ifade eden Karadeniz Ereğli Çevre Platformu’ndan (KERÇEP) Bayram Sarı ise solunan zehirli havanın, Karadeniz Ereğli’deki kanser vakalarını artırdığına dikkat çekti.
‘Bakanlık enerji için doğayı tahrip ediyor’
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Yürütme Kurulu üyesi Derya Lim, İzmir’in Bergama ilçesinde madene karşı 30 yılı aşkın süredir mücadele verildiğini belirterek, “Bugün burada 23 yıldır halkın temiz, sağlıklı bir çevre hakkını ve anayasal yükümlülüklerini göz ardı ederek doğayı ranta teslim eden, şehirlerde yeşil alanları, deprem toplanma alanlarını gözetmeyerek dikey mimariyi geliştiren, kırsalda da halkın geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığı dikkate almadan maden ve enerji için tahrip eden bir iktidarın bakanlığından bahsediyoruz” dedi. Derya Lim, Efemçukuru altın madeninin kapatılması çağrısında bulunarak, Aliağa’daki sanayi ağırlığına ve Gaziemir’de 17 yıldır tutulan kurşun madeni atıklarının yarattığı tehlikelere dikkat çekti.
‘Yeşil bir bütçe mümkün’
İklim Adaleti Koalisyonu’ndan (İAK) Harun Toptan, kömürden ve diğer fosil yakıtlardan çıkış planlarının yapılmadığını, aksine Afşin-Elbistan ilave kömür santrallerinin planlandığını belirterek, iklim adaletinin sağlanmadığı, ekokırım suçlarının yargılanmadığı, ekolojik yıkım projelerine onay verildiği bir düzende “iklim kriziyle mücadele ediyoruz” sözünün bir göz boyama olduğunu ifade etti. Ülkenin borç batağında olduğunu belirten Harun Toptan, gelecek kuşakların haklarını korumak ve yeşil boyamacılık ikiyüzlülüğüne karşı doğayı, iklimi ve emeği önceleyen bir bütçenin mümkün olduğunu dile getirdi.
‘Çevreyi Bakanlık’tan korumak gerekiyor’
Eylemde söz alan DEM Parti Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili İbrahim Akın, bütçenin bir savaş ve rant bütçesi olduğunu söyleyerek, bütçenin parti olarak itirazları dikkate alınmadan ve hiç değiştirilmeden geçirildiğini kaydetti. Cengiz Holding’in Kazdağları’ndaki ağaç kesimine devam ettiğini belirten İbrahim Akın, esas görevin çevreyi bu Bakanlık’tan korumak olduğunu, iktidarın var olan enerji politikasıyla sıfır emisyonun mümkün olmadığını ve iklim krizinin sebebinin de iktidar olduğunu ifade etti.
Açıklama, 2025 yılının da ekolojik yıkımlara karşı mücadele yılı olacağının duyurulmasıyla sona erdi.