EŞİK gönüllüsü: Kayyım sadece siyasi iradenin gaspı değildir

  • 09:04 22 Aralık 2024
  • Güncel
 
Arjin Yüksekbağ
 
ANKARA - Kayyım atamalarına karşı dayanışma ağlarını daha da genişletmek gerektiğini belirten EŞİK Platformu gönüllüsü Gülnur Aksop, kayyım atanan belediyelere gerçekleştirdikleri ziyaretlerinde "Batman'da mor badanalı kadın spor kompleksi kadınlara kapanmış ve mor rengi hemen kırmızı beyaza çevrilmiş" diyerek, kadınlara ait olan her şeye tahammülsüzlüğe dikkat çekti.
 
AKP-MHP iktidarının 2016 yılından bu yana yürüttüğü kayyım politikaları, üçüncü dönemine girdi. Colemêrg (Hakkari) ile başlayan ve Esenyurt, Êlih (Batman), Xelfeti (Halfeti), Mêrdin, Dêrsim, Miks (Bahçesaray) belediyeleri ile devam eden kayyım atamalarına dönük tepkiler de devam ediyor. Bu süreçte halk arasında direniş ve sahiplenme devam ederken, Kürdistan’a yönelik dayanışma ziyaretleri ve ortaklaşma çabaları da sürüyor.
 
Bu dayanışma ağlarından biri olan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Gülnur Aksop, Mêrdin ve Êlih’e gerçekleştirdikleri ziyaretlere dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Çok sıcak karşılandık’
 
Kürdistan’da iktidar eliyle kayyım atanan belediyelere yaptıkları ziyaretlerdeki gözlemlerini anlatan Gülnur Aksop, kayyım atamasının salt siyasi iradeye gasp olmadığını, bir bütünen yaşamlarını etkilediğini söyledi. Gülnur Aksop, “Elbette EŞİK olarak mutlaka orada olmamız gerekiyordu. Çünkü kayyım politikaları geçmiş uygulamalardan da bildiğimiz gibi yalnız siyasi iradenin gaspı değil, hayatlarımıza, haklarımıza ve hayallerimize de kayyım atanması demekti. Önce Mardin oradan da Batman’a geçtik. Her iki ildeki yürüyüş ve basın açıklamasının organizasyonunu TJA’lı kadınlar üstlendiler. Çok sıcak karşılandık. DEM Parti Mardin milletvekilleri Saliha Aydeniz, Beritan Güneş Altın, yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye’si Eşbaşkanı Devrim Demir ve yine kayyımla görevinden alınan Batman Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük tüm program boyunca bizlerleydi. Çok sıcak karşılandık. Birlikte olmak, dayanışabilmek, birbirimizi duyabilmek hepimize çok iyi geldi” diye belirtti.
 
‘Eşbaşkanlığa karşı aile reisi-toplumu hedefleniyor’
 
Kadın odaklı belediyeciliğin hedef alındığını belirten Gülnur Aksop, “Eşitlik politikalarını hayata geçirmek için ciddi adımlar atan kadın odaklı belediyecilik bugün hedefte” dedi. Gülnur Aksop, kayyım politikalarının 2016’dan beri nasıl uygulandığını bildiklerini ifade ederek, “Temsilde ve atamada eşitliği sağlayan en önemli kazanımlardan biri olan eşbaşkanlık sistemi, iktidarın ‘reisli aile’ ve ‘reisli toplum’ modeline tamamen zıt bir yapıya sahip. Geçmişte kayyımların ilk işi, kadınlar lehine yapılan çalışmaları durdurmak olmuştu. Kadın birimlerindeki çalışanları ya görevden aldılar ya da bilgi, birikim ve deneyimleriyle uyuşmayan görevlere gönderdiler” ifadelerini kullandı.
 
Mor renk kırmızı-beyaza boyanmış
 
“Danışma merkezleri kapatılmış, kadınların gizli kalması gereken, büyük zorluklarla psikolog veya sosyal çalışmacılara anlattıkları en mahrem bilgiler ifşa edilmiş ve şikayetçi oldukları erkeklere aktarılmıştı. Bu süreçte hem şiddet arttı hem de kadına şiddetle mücadelenin tüm olanakları ortadan kaldırıldı. Aynı uygulamalar şimdi yeniden devreye sokuldu,” diyen Gülnur Aksop, yaşanan örneklere dikkat çekti: “Batman’da toplu sözleşme maddelerine eklenen kadınların regl izni ve 8 haftalık ek doğum izni hemen iptal edildi. Kadınlar için yapılan mor badanalı spor kompleksi kapatıldı ve mor renk derhal kırmızı-beyaza çevrildi. Kadınların rengine bile tahammülleri yok. Sonuçta bu, kadın karşıtı bir zihniyetin ürünü,” ifadelerini kullandı. 
 
Tek tipçi toplum arzusu 
 
Gülnur Aksop, erkek devlet aklının temel amacının kadını aile içi ücretsiz işçi rolüne hapsetmek olduğunu kaydederek,  erkek-devlet iktidarının kendi tek tipçi ve kadın erkek eşitliği karşıtı bir toplum yaratma arzusu olduğunu söyledi.
 
Kadın toplum dışına itilmek isteniyor
 
Eşitlikçi politikaların önemine değinen Gülnur Aksop, devletin bu politikalara karşı tutumunu şu şekilde ifade etti: “Bu, yaratmaya çalıştıkları, kadına aile dışında bir yaşam tanımayan, tek tipçi bir toplum inşa etme çabasının bir parçası. Kadınları kamusal hayattan tamamen izole etmeye, emeklerine, bedenlerine ve hayatlarına el koymaya çalışıyorlar. Eşitlikçi politikalar bu nedenle onları dehşete düşürüyor. Bu yüzden İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı. Bu yüzden belediyelerin kreş açması bile yasaklanıyor. Ve bu yüzden, 30 yıllık bir mücadeleyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen, anayasanın eşitlik ilkesine aykırı ‘Kadın kocasının soyadını alır’ maddesini eski haliyle geri getirmeye çalışıyorlar. Ancak, her şeye rağmen birlikte mücadelemizi sürdürecek ve bu politikaların karşısında duracağız.”