Esengül Demir: Barış iktidarın keyfine bırakılacak bir mesele değil!

  • 09:02 19 Şubat 2025
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin 
 
İSTANBUL - HDK Genel Meclis üyesi Esengül Demir, barış çalışmaları üzerine yaptığı değerlendirmede, barışa duyulan ihtiyacın evrensel olduğunu vurgulayarak, "Barış iktidarın keyfine bırakılabilecek bir mesele değil, hepimizin hayatını yakından ilgilendiriyor. Söylem tek başına barış koşullarını oluşturmaz. Barış olacaksa adil, onurlu, eşit bir barış olması gerekiyor” dedi.
 
İmralı heyeti aracılığıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yürütülen görüşmeler kapsamında, Kürt sorununun demokratik çözümü ve kalıcı barışın sağlanması için çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Sürecin güçlenmesi ve halkların lehine bir sonuca ulaşması amacıyla sivil toplum örgütleri (STÖ), siyasi partiler ve toplumun farklı kesimleri çeşitli girişimlerde bulunuyor. Bu kapsamda, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 16 Ocak’ta “Barış için 1 Milyon İmza” kampanyasını başlattı ve ardından “Halkların Eşit ve Özgür Yaşamı Yolunda Çözüm Barışta” başlıklı uluslararası bir konferans düzenledi. 
 
Dün sabah saatlerinde yapılan baskınlarda gözaltına alınan HDK Genel Meclis üyesi Esengül Demir, geçtiğimiz günlerde mevcut sürece dair yürüttükleri çalışmalar hakkında JINNEWS'e değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Bu ülkede barışa ihtiyaç yok diyebilecek bir insan çıkmadı’
 
 Mevcut koşullarda barışın temel bir ihtiyaç olduğunu söyleyen Esengül Demir, bunun için HDK olarak, “Barış için 1 Milyon İmza” kampanyasını başlattıklarını hatırlattı. Toplumun gündeminin barış tartışmaları olması için çalışma yürüttüklerini belirten Esengül Demir, “İlk önce görünürlüğü sağlayabilmek için kampanyayı dijital platformda başlattık ve sonrasında sahaya indik. Hava koşullarından kaynaklı insanların sokağa çıkamamasından dolayı stant kurma planlamamızı biraz ertelemek zorunda kalmıştık, ama sokağa da çıkmaya başladık. Önümüze koyduğumuz bir sayı var, ama asıl hedefimiz barışı insanların gündemine taşımak. ‘Niye barışa ihtiyaç var? Nasıl bir barış olmalı? Bunun için her birimizin üzerine düşen sorumluluklar nelerdir?’ Bütün bunları tartıştırmak istiyoruz. Geri dönüşlerin büyük bölümü olumlu. Niye imza topladığımızı açıkladığımızda insanlar çekinmeden imzalarını veriyorlar. Kendileri de imzayı yaygınlaştırmak için görev alıyorlar. 
 
‘Niye imza topluyorsunuz? Bu ülkede barışa ihtiyaç yok’ diyebilecek bir insan çıkmadı. Herkes bunun bir ihtiyaç olduğunu, barış zeminin oluşması gerektiğini söylüyor. Bütün bileşenlerimiz de bu sorumluluğu aldı. Son dönemde İmralı tecrit sisteminin biraz aralanması, Sayın Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmeler ile herkeste bir beklenti oluştu. Ülkede değişim arzusu var, ama bunun nasıl yapılabileceğine dair net cevabı yok halkın. Heyetler aracılığıyla adaya gidiş, gelişin, paylaşılan bazı bilgilerin yeterli olmadığı söyleniyor. Toplumda bir beklenti hali de var. Bu imza kampanyaları aracılığıyla toplumu beklentiden çıkarıp barışın inşasının insanların bizzat katılarak, taleplerini dile getirerek olmasını arzuluyoruz. Sistemin nasıl bir barış getireceği meselesi ciddi bir muğlaklık barındırıyor.”
 
Halklar, inançlar, kadınlar barışın tam destekçisi
 
İmza kampanyasının devamında barışın inşası ekseninde kadınlarla, Emek ve Demokrasi İttifakı bileşenleri ile Halklar ve İnanç Meclisi ile bir araya geldiklerini söyleyen Esengül Demir, “Kadın cephesinden bakıldığında, savaş en fazla kadınları vurdu, olumsuz etkiledi, hayatlarını alt-üst etti. Dolayısıyla demokratik bir ülkenin koşullarının oluşabilmesi için savaş politikalarından vazgeçmek gerekiyor. Türkiye'nin hem komşularıyla hem de içeride yaşayan toplumsal kesimlerle barışcıl bir siyaset yürütmesi gerekiyor. Kadınlar en çok buna vurgu yaptı. Savaşa ayrılan bütçenin kadınları daha fazla yoksullaştırdığını, aileye daha bağımlı kıldığını ve kadın olma halinin bütün bu politikalarla baskı altına alındığının vurgusu yapıldı. 
 
Barışın öncülüğünü kadınlar yaptı 
 
Kadınlar kendi cephesinden ayrıca barışa ilişkin bir kampanya yürütecekler. Türkiye'deki bütün kadın örgütlerinin de gündeminde olduğunu, tartıştıklarını biliyoruz. Her zaman savaşa karşı barışın öncülüğünü kadınlar yapmışlardı. Bugün de kadınlar önlerine bu hedefle bir dizi işler koyacak. Halklar ve İnançlar Meclisimizin organize ettiği buluşmada coğrafyada yaşayan halklar ve inançların büyük kesimini temsil edebilecek katılımcılar vardı. Bu ülkede ötekileştirilen, yok sayılan inanç ve halk topluluklarının kangrenleşmiş problemleri var. Dolayısıyla bu cepheden de meseleye dair bir sahiplenmenin olduğunu çok rahat söyleyebiliriz. Her söz alan kendi bulundukları yerlerden de barış kampanyasının destekleyicisi olacaklarını, bulundukları platformlarda buna dair çeşitli işler yapabileceklerini söyledi. En önemlisi de yan yana getirilmesi sakıncalı gibi gösterilen toplumsal kesimler olarak daha fazla yan yana görünelim ve bunu topluma yansıtalım gibi kararlar da aldılar.”
 
'Herkes hemfikir’
 
Barış çerçevesinde gerçekleştirdikleri çalışmalardan biri olan uluslararası barış konferansında ortaya çıkan mesajın ve farklı kesimlerin bu konferansa katılmasının önemine değinen Esengül Demir, “Konferansta Türkiye'de Kürt sorununun ortaya çıkış meselesi tarihsel bağlamla ele alındı. Cumhuriyet döneminde Kürtlere devletin yaklaşımının tarihsel arka planı ve bugünkü sonuçları üzerine tartışmalar yürütüldü. Sayın Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanmasının Kürt sorununun çözümünde temel taş olduğunun vurgusu yapıldı. Dünya deneyimlerinde nasıl çözüme ulaşıldığına dair konuşuldu. Orta Doğu'daki diğer halkların temsilcilerinden de söz kuranlar oldu. ‘Bize düşen kısmı nedir? Oslo sürecinin, 2013-15 sürecinin kesintiye uğramasının nedenleri nelerdi? Barışın koşullarının olması için biz ne yapabiliriz?’ konusunda öneriler sunuldu. Tartışmaların belli bir toplulukla gerçekleşmesinden ziyade daha çok halkla tartışılması konusunda ortak bir görüş açığa çıktı. Konferans boyunca, herkes Sayın Öcalan’ın paradigmasının en doğru önerme olduğu noktasında hemfikir oldu” dedi. 
 
HDK nasıl bir barışta ısrarcı?
 
Barışın sadece çatışmaların son bulması ile gerçekleşmeyeceğine dikkat çeken Esengül Demir, HDK olarak nasıl bir barışta ısrarcı olduklarına işaret etti. Esengül Demir şöyle konuştu: “Söylem tek başına barış koşullarını oluşturmaz. Barış olacaksa bunun adil, onurlu, eşit bir barış olması gerekiyor. Bölge halkları için, Türkiye halkları için eşitliğin sağlanması ve yasayla garanti altına alınması gerekiyor. Sözde bir barış kavramının hiç kimsenin ihtiyaçlarını karşılamayacağını, tatmin etmeyeceğini ve gerçek bir barış olmayacağını biliyoruz. Kayyumlar atanıyor, kent uzlaşısıyla seçilmiş belediye meclis üyeleri tutuklanıyor eğer barıştan bahsediyorsak bu uygulamaların son bulması gerekiyor. Daha önceki deneyimler de bize gösterdi. Yasalarla garanti altına alınmayan ve bunun için adım atılmayan barış süreçleri, müzakere süreçleri ne yazık ki çok büyük hayal kırıklıklarıyla son bulmuştur. O yüzden bu dönem herkes daha temkinli ve iktidarın bir adım atması noktasında beklenti içinde. 
 
Tek taraflı adımlar sonuç getirmez
 
Sayın Öcalan, Kürt hareketi, Kürt siyasal hareketi üzerine düşen bütün sorumluluğu alacağını ifade ediyor. Ama tek taraflı adımların sonuç getirmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Karşılıklı adımların atılması gerekiyor. Dünya barış deneyimlerinde de karşılıklı adımlar atılarak bir sonuca ulaşılmıştır. Bizim ısrarla imza kampanyası, barış konferansı, çeşitli paneller, buluşmalar yapmamızın nedeni de taleplerimizi iktidara iletmek ve zorlamak. Savaştan etkilenmiş milyonlarca insanın yaşadığı bir coğrafyadayız. Barış iktidarın keyfine bırakılabilecek bir mesele değil hepimizin hayatını yakından ilgilendiriyor.”