
Amed halkı süreci değerlendiriyor
- 09:01 14 Nisan 2025
- Güncel
AMED – DEM Parti İmralı Heyeti ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 10 Nisan’da gerçekleştirdiği görüşme Amed sokaklarında nasıl karşılandı? Halk, yeni bir “barış” sürecine ne kadar inanıyor?
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile 22 Ocak’ta ikinci görüşmeyi gerçekleştirmesinin ardından Türkiye ve Kürdistan’daki siyasi partilerle görüşmeler yaptı. Görüşmelerin gerçekleştiği partilerden biri de 13 yıl aradan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile oldu. Yaklaşık 1 buçuk saat süren görüşme sonrası heyet, yaptığı basın açıklamasında görüşmenin verimli geçtiğini açıkladı.
Yaşanan gelişmelere ilişkin Amed halkına mikrofon uzattık.
‘Ülkenin gelişmesi için barış sağlansın’
Havin Kaya: “Ben bu sürece güvenmiyorum. Barış imzalanacak deniyor, ama inanmıyorum. Biz kadınlar olarak bu ülkede çok zulüm gördük, işkenceler gördük ama hiçbir zaman hakkımız savunulmadı. Bu durum, eğitim yaşamımızda olsun, günlük yaşamımızda olsun, sonuna kadar haklarımızı arayacağız ama hiçbir zaman ona güvenmiyorum. Barış olursa, kadına şiddet olayları azalır, eğitim düzelir, ülkenin ekonomisi, sosyali her anlamda düzelmeler olur. Ben bir öğrenci olarak, bir kadın olarak talebim barış olsun; savaş olmasın, çocuklar ve kadınlar şiddet görmesin, eğitim sistemi değişsin, yükselsin. Ülkenin gelişmesi için barış sağlansın.”
‘Bu görüşmeyi destekliyorum’
Ayşe Polat: “Ülkemizde birlik olması çok güzel bir şey, partilerin birbirine destek olması da çok güzel bir şey. Ben bu görüşmeyi destekliyorum. Barışa olan inancım var, birlikte iyi bir yere gelebileceklerine de inanıyorum. Barış olursa, ekonomi düzelir, enflasyon düşer ve çok daha rahat yaşarız ülkemizde. Yetkililere çağrım şudur: İlk önce ekonomiyi düzeltsinler, ekonomi çok kötü çünkü bunun da temeli barıştan geçiyor; barış olursa, savaşlar biter, savaşlar biterse ekonomi düzelir.”
‘Bu yapının değişeceğini düşünmüyorum’
Ceylan Sevim: “Ben bir kadın, bir insan olarak bakmak istiyorum. Hiçbir şeyin de değişeceğini düşünmüyorum. Kadın cinayetleri yaşanıyor, yaşandıktan sonra 3 gün her yerde paylaşılıyor, daha sonra gördüğümüz gibi normal yaşıyoruz çünkü ölen biz değiliz, ölen bizden değil. Barış konusunda da bizi kabul edebileceklerini düşünmüyorum. Biz onları yadırgamıyoruz ama mesela çok Türk arkadaşım var, buraya geldiler, misafir ettik ama onların çevresinde aynı şeyi göremiyorum. ‘Siz Kürt müsünüz, siz Kürtçe mi konuşuyorsunuz, yanımızda Türkçe konuş, neden Kürtçe konuşuyorsun?’ gibi, anadilimizi inkâr etmemizi istiyorlar. Biz neden ‘Türkçe konuşuyorsunuz’ demiyoruz ama onlar neden ‘Kürtçe, Zazaca konuşuyorsunuz’ diyorlar ve bu yapının değişeceğini düşünmüyorum, çünkü köklerden gelen bir şey. Barış hep konuşuldu, çok konuşuldu ama olmayacak, kabullenemiyoruz birbirimizi. Barışı herkes ister, neden istemeyelim, burada hep beraber yaşayalım, kimse kimseyi yaftalamasın. Yapılan bu görüşme çok büyük bir şey, büyük bir adım ama bir yerden, bir şekilde birileri kulp takacaktır. İki taraf da birbirine bir şeyler bulacaktır.”
‘Barış istiyoruz, huzur istiyoruz’
Azize Dalmış: “Herkes barış istiyor, herkes huzur istiyor, dünyamıza sağlık, huzur istiyoruz. Gençlerimizin hepsi işsiz, hepsi sokaklarda. Çocuklarımız madde bağımlısı oluyor. Yapabilecek bir işleri olsa neden bu pis yola düşsünler? Herkes kendi hayat mücadelesini verecek. Barış için hakkımızda hayırlısı olsun, bir tek dileğimiz odur. Barış istiyoruz, dünyaya huzur istiyoruz, başka hiçbir şey istemiyoruz, bir tek dileğimiz o. Millet sokaklarda aç susuz, dünyamız çok kötü, insanlarımız çok kötü. İnşallah barış olur, yeter artık, kan dursun, barış gelsin dünyaya. Biz büyüdük, yaşımız geçti ama torunlarımız olacak, gençlerimiz hepsi burada büyüyecek. Güzel bir dünya istiyoruz onlar için.”
‘Kadınlar ve gençler için barış istiyoruz’
Emine Nair: “Biz barış istiyoruz, nasıl istemeyiz ama ümidimiz yok. Gençlerimizin hepsi işsiz, neden gençlerimiz iş sahibi olamıyor? Biz barış istiyoruz, barış olursa ekonomik kriz de düzelir, dışarı çıkıyoruz bir şey alamıyoruz. Biz kadınlar için, gençler için barış istiyoruz. Bizim çağrımız, Erdoğan barış yapsın. Biz barış istiyoruz, sadece konuşmada kalmasın, somut bir adım atmasını istiyoruz. Bizim elimizde maddi anlamda hiçbir şey yok, bunun nedeni hepsi savaşlardır. Savaşların durmasını istiyoruz. Biz hepimiz biriz, kardeşiz, bu dünyada hep beraber yaşayalım. Kürt olsa, Türk olsa, Laz olsa ne değişir? Hepimiz biriz, hepsi bizim çocuklarımızdır. Herkes dilini konuşsa, anadiliyle konuşsa. Ben Zazayım. Biz hepimiz barış istiyoruz, keşke barış olsa da kurban kessek.”
‘Umarım bu defa barış olur’
Zarife Ari: “Barış olsun istiyorum ama zor gibi görünüyor. Köyümüz yıkıldığında ve buraya geldiğimde 16 yaşındaydım, o zamandan bu yana bir barış sağlanabilmiş değil. Eskiden her şey daha zordu. JİTEM’ler vardı, başımızı ne yöne çevirsek önümüze çıkıyorlardı. Kaç defa ‘barışı sağlayacağız’ dediler, olmadı. O yüzden inancım yok. Umarım bu defa olur.”