
Af Örgütü'nden Türkiye'ye uyarı: İhlaller derinleşiyor
- 13:14 29 Nisan 2025
- Güncel
İSTANBUL - Uluslararası Af Örgütü, İstanbul’da düzenlediği toplantıda açıkladığı raporunda, kayyım atamaları, ifade özgürlüğü kısıtlamaları ve gazetecilerin hedef alınmasına dikkat çekerek, Türkiye’de ihlallerin derinleştiğine işaret etti.
Uluslararası Af Örgütü, “Dünyanın en detaylı insan hakları raporu”na ilişkin İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Aynalı Geçit mekanında basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya çok sayıda kişi katıldı. Toplantıda, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü Ruhat Sena Akşener ile Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Begüm Başdaş konuşmacı olarak yer aldı.
Açılış konuşmasını yapan Af Örgütü Kampanyalar Koordinatörü Deniz Akdeniz Bellovaçıklı, “Bu yılki rapor bize küreselde mevcut insan haklarını şekillendiren birkaç eğilimi de gösterdi. Bunlar da silahlı çatışmalar bağlamında işlenen insancıl hukuk ihlalleri, muhalefetin bastırılması, ayrımcılık, ekonomik ve iklim eşitsizliği, son olarak da teknolojinin insan haklarının ihlali amacıyla kötüye kullanılması oldu. Tüm bunları beraber değerlendirdiğimizde, dünyada farklı kıtalara yayılan ve artarak devam eden otoriter uygulamaları da düşündüğümüzde, 2025 ve devamı için oldukça kötüye giden ve gerileşen ihlallerin olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
2024 yılı: yoksulluk, eşitsizlik, enflasyon
Küresel hak ihlalleri analizine ilişkin konuşan Af Örgütü Türkiye Direktörü Ruhat Sena Akşener, oluşturdukları yıllık raporlarının dünyadaki pek çok insan hakkını açıkladıkları bir rapor olduğunu ifade etti. 2024 yılının otoriterleşmenin arttığı bir sene olduğunu söyleyen Ruhat Sena Akşener, 2025 yılında da bu otoriterleşmenin artabileceğini kaydetti. Devletler içinde ve arasındaki yoksulluğun, eşitsizliğin, enflasyonun 2024 yılına damgasını vurduğunu belirten Ruhat Sena Akşener, “2024’e damgasını üretilmiş yoksulluk vurdu bizim açımızdan. Bunun sonucu olarak da 110 milyon kişi yerinden edildi. Düşük gelirli ülkelerde borç ödemeleri son 30 yılın en yüksek seviyesi oldu. Bu yüzden sağlık ve eğitim hizmetleri birçok ülkede ciddi şekilde daraldı. Gazze, Haiti ve Sudan’da bu nedenle kıtlık ilan edildi” şeklinde konuştu.
Sömürü
Güney Afrika’da nüfusun yüzde 17’si yani 68 milyon kişi “yardıma ihtiyaç” statüsünde olduğunu paylaşan Ruhat Sena Akşener, “Raporumuzda yer alan Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de aralarında bulunduğu Körfez ülkelerinde düşük ücretli göçmen işçilerin aşırı derecede sömürüye, ayrımcılığa, yetersiz barınmaya, fiziksel ve ruhsal istismara, sağlık hizmetlerine erişememeye maruz kalması göze çarpıyor. Durumdan en çok etkilenenler de çoğunluğu kadınlar” ifadelerini kullandı.
BM ve Batılı ülkelerin sessizliği hak ihlallerini artırıyor
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi ve batılı devletlerin sessizliğinin uluslararası insan haklarını ve barışçıl söylemleri artırdığına işaret eden Ruhat Sena Akşener, “Biz bunu birtakım olgulara dayandırıyoruz, raporumuzda. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık ve birçok AB devletinin İsrail’in askeri harekatına kamuoyunda açık şekilde destek veriyor olmasıdır. ABD’nin, İsrail’in uluslararası mahkeme kararlarını reddetmesine de dayanıyor. Dolayısıyla, aslında Gazze, Ukrayna, Myanmar, Afganistan gibi yerlerde savaş ortamından mağdur olanların, uluslararası insan haklarına karşı tepkisiz olunmasının bedeli olarak görebiliriz. Burada çok yoğun ihlaller görüyoruz” sözlerine yer verdi.
Donald Trump etkisi
Ruhat Sena Akşener, ABD Başkanı Donald Trump’ın hak karşıtı bir strateji sürdürdüğüne işaret ederek, “Trump etkisi, dünyadaki devletleri otoriterleşme açısından etkiliyor. Çünkü onlara ilham kaynağı oluyor. Böyle bir gücü var ne yazık ki. Örneğin, göçmenlerin dev hapishanelere gönderilmesi, ırkçılık eğilimleri, öğrencilere yönelik baskılar diğer devletleri de etkileyecektir. Gazze’yi ele geçirme ve Filistinlileri yerinden etmeye ilişkin sözleri ortamı çok gerginleştirdi. Tüm bunlara rağmen insanlar susmadı. Filistinliler için birçok kişi ayağa kalktı. Uluslararası insan haklarının yanında olmak gerekiyor. Hâlâ mücadele edenler var. Artık kaybedecek zamanımız yok” ifadelerini kullandı.
AİHM ve AYM kararları uygulanmıyor
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Begüm Başdaş ise Türkiye’deki hak ihlallerine ilişkin konuştu. Adil yargılama hakkının ihlal edildiğini söyleyen Begüm Başdaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Osman Kavala’ya ilişkin kararının yerine getirilmemesini örnek gösterdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ, Can Atalay’a ilişkin de AİHM kararlarının uygulanmadığını vurgulayan Begüm Başdaş, ayrıca Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının da uygulanmadığını sözlerine ekledi.
Türkiye’de İfade Özgürlüğü
Begüm Başdaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye’de ifade özgürlüğü çok kısıtlanıyor. Özellikle LGBTİ+ bireylerin ifade özgürlüğü kısıtlanıyor. Yine Açık Radyo’nun kapatılması ifade özgürlüğünü sınırlayıcıdır. Türkiye’de son zamanlarda barışçıl toplanma özgürlüğünü çok konuşuyoruz. Barışçıl toplanma özgürlüğü, kişiler nerede isterse orada toplanabilme hakkını kapsar. Bu konuda bölge mahkemeleri ve AYM kararları mevcut.
DEM Parti belediye başkanının memnu haklarının alınması üzerine Van’da çok sayıda kişi gözaltına alındı. Yine Van Belediye Başkanı'nın görevden alınması üzerine protestolar meydana geldi. Ancak protestoların engellendiğini gördük. AYM kararlarına rağmen geçen yıl Taksim’e çıkmak isteyenler şiddete maruz kaldı. Cumartesi Anneleri de çalıştığımız bir konu. Onların haftalık protestoları da kısıtlandı. Katılımcı sayısı 10 kişi ile sınırlandırıldı ve eylemlerini böyle gerçekleştirdiler. 2024’te bininci hafta anması herkese açıldı, fakat halen tamamen açılmadığını görüyoruz."
Gazeteciler raporu
Filistin İçin Bin Genç üyelerinin de şiddete maruz kaldıklarını aktaran Begüm Başdaş, “Yine Türkiye tarafından Kuzey Doğu Suriye’de iki gazetecinin öldürülmesi üzerine açıklama yapan 7 gazeteci ve 2 kişi ‘örgüt propagandası yapmak’ iddiasıyla tutuklandı, ardından serbest bırakıldı ancak yargılamaları devam ediyor. Yine Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) kapandı, Tarlabaşı Toplum Merkezi (TTM) yargılanıyor” diye konuştu.
Toplantı, soru ve cevapların ardından sona erdi.