Halide Türkoğlu: 'Aile Yılı' diyerek kadın üzerinde tahakküm güçlendiriliyor

  • 21:11 30 Nisan 2025
  • Güncel
ANKARA - Meclis Genel Kurulu’nda konuşan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “Bakın, 'Aile Yılı' diyerek atılan adım, kadın emeği ve kadın bedeni üzerinden var olan tahakkümü nasıl güçlendirebilirim üzerinden olmuştur” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, 1 Mayıs öncesi Meclis Genel Kurulu’nda kadın emeği üzerine konuştu. 
 
‘Her 4 kadından 1’i sigortasız çalıştırılıyor’
 
Konuşmasına iş gücü verilerini hatırlatarak başlayan Halide Türkoğlu, “Bu ülkede iş gücüne katılım verileri aynı zamanda kadın emeğinin nasıl sömürüldüğünün, yok sayıldığının, değersizleştiğinin de verileridir. Bu verileri bize iktidar sunmuyor, gerçekten kadın emeğinin sömürülmesine karşı mücadele eden sendikalar, kadın örgütleri sunuyor. Bakın araştırma önergemizin gerekçesinde de bu verileri sunduk. 2024 Aralık ayı verilerine göre Türkiye’de kadın istihdamı 10 milyon 855 kişi ile yüzde 32,5 iken erkek istihdamı 21 milyon 803 kişi ile yüzde 66,7’dir.Erkeklerin istihdama katılımı kadınların iki katı olmakla birlikte tam zamanlı çalışan kadınların da yüzde 24,4’ü kayıt dışı ve güvencesiz çalıştırılmaktadır. Her 4 kadından 1’i tam zamanlı çalışmasına karşın sigortasız çalıştırılmaktadır” dedi. 
 
‘Size ne?’
 
Bu verilerle birlikte cinsiyetçi iş bölümünün pekiştirildiğini ifade eden Halide Türkoğlu, “Bu ülkede kadınlar istihdam alanlarının dışında tutularak evlere, içerisinde katledildikleri aile içerine hapsedilmek isteniyor. Kadının ev içerisinde verdiği emek sanki olması gerekenmiş gibi normalleştiriliyor, değersizleştiriliyor. Sadece 2025 yılında hayata geçirilen uygulamalar kadınların emeklerinin, bedenlerinin nasıl sömürü altına alındığını göstermektedir.
 
Bakın “Aile Yılı” diyerek atılan adım kadın emeği ve kadın bedeni üzerinden var olan tahakkümü nasıl güçlendirebilirim üzerinden olmuştur. Kadın sağlığını nasıl koruyabilirim üzerinden bir politika yok, kadınların kaç çocuk doğuracağına dair politikalar var. Size ne kadınların nasıl doğum yapacağından. Size ne kadınların doğurup doğurmayacağından, kaç çocuk yapacağından size ne?” ifadelerini kullandı.
 
‘Ev emekçisi kadınlar sosyal güvenlik hakkından yararlanamıyor’
 
Halide Türkoğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi:
 
“Bu ülkeyi yönetenlerin işi; kadın bedeni üzerinden sömürüyü geliştirmek değil kadına yönelik şiddet ve katliamların önüne geçmektir. Sağlığa erişimi ücretsiz hale getirmektir. Mülteci karınların yaşadığı emek sömürüsüne, cinsiyetçi, ırkçı saldırılara son vermektir. Kadınların güvenceli işlerde istihdamının önünü açacak politikaları hayata geçirmek, ev içi emeği yok saymak değil, görünür kılmaktır. Bu ülkede kadın istihdamına yönelik hayata geçirilen her politikanın temelinde emeğin değersizleştirilmesi vardır. Kadın istihdamını arttırmaya dönük uzun vadeli programlar yerine esnek, yarı zamanlı işlerin proje edinilmesi, kadınların tam zamanlı güvenceli işlerde çalışmasının önünü kapatmaktır. Somut bir örnek vermek istiyorum. Evde bakım hizmeti verdiği için sosyal yardım desteği sunulan birçok kadın var.  Ancak şu veriyi dikkatlice dinleyin. 555 bin ev emekçisi kadın, fiilen tam zamanlı bakım emekçisi olarak çalışırken, insana yakışır ücret ve herhangi bir sosyal güvenlik hakkından yararlanamıyor.
 
Emeğimizi savunmaktan vazgeçmeyeceğiz
 
Bu ülkeyi yönetenler, kadına yönelik şiddete sıfır tölerans diyenler, kadın istihdamını arttırdık diyenler, bu sorunun cevabını versinler. Ev emekçisi kadınların sosyal güvenlik haklarından faydalanmalarındaki engel nedir? Bu hakkı verince ne oluyor, iktidar ne kaybedecek? Bizim cevabımız var, buradan defalarca söyledik bir kez daha söyleyelim. Çünkü bakım emeğini kadınların omuzlarına yüklenmemesi gerektiğini bunun kamusal bir hizmet olarak sunulması gerektiğini kabul etmektir. Kadınların tam zamanlı sosyal güvenceli işlerde çalışması demek, ücretsiz kreş hakkının tanınması demektir.  Kadınların ekonomik özgürlüğünü elde etmesi demek, kadına yönelik şiddetin önüne geçmektir. Kadınların istihdam alanlarının dışına itilmesi, beraberinde kadınların içinde bulunduğu şiddet sarmalının daha da derinleştiği gerçeğini kabul etmektir. Bakın kadın yoksulluğu, işsizliği beraberinde kadına yönelik şiddeti arttırmaktadır. Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir kadın yaşadığı şiddet ortamından nasıl çıkacak? 
 
Bu sorunun cevabını yalnızca bu şiddeti yaşayanlar yani biz kadınlar biliriz. Söylenecek çok sözümüz var, söylemekten de vazgeçmeyeceğiz, ancak son olarak şunları belirtmek istiyorum.  Kadın emeğini sömürerek, derinleştirerek varlığını sürdürmeye çalışan erkek egemen iktidarlar kadınlar karşısında kaybedecektir. Çünkü bizler bulunduğumuz her yerde emeğimizi sahiplenerek eşdeğer işe eşit ücret demekten vazgeçmeyeceğiz, bu geleneği büyütmeye devam edeceğiz. Barış ve demokratik toplum diyerek demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmanın inşacılarıyız. 1 Mayıs alanlarına da “Ne Erkek Egemenliğine Ne Sermayeye, Kadın Özgürlük Mücadelesiyle Demokratik Topluma” şiarıyla akacağız. Haklarımıza ve kazanımlarımıza sonuna kadar sahip çıkacak, emeğimizi savunmaktan vazgeçmeyeceğiz!”