25 Kasım buluşmaları: Şiddeti örgütlülük ve komünlerle durduracağız

  • 17:12 23 Kasım 2025
  • Güncel
  
HABER MERKEZİ-  25 Kasım etkinlikleri kapsamında etliklerde bir araya gelen kadınlar, şiddeti durdurmak için örgütlülüğü büyütme ve komünler oluşturma kararlılıklarını dile getiriyor.  
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü  dolayısı ile kadınlar, eylem ve etkinliklerini sürdürüyor. 
 
Îdir
 
Îdir’ın (Iğdır) Halfeli Belde Belediyesi, 25 Kasım etkinlikleri kapsamında kadın buluşması düzenledi. Belediyenin sosyal tesislerinde düzenlenen etkinliğe Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, DEM Parti İlçe Eşbaşkanı Makbule Soysal, Halfeli Belediyesi Eşbaşkanı Yıldız Tentik Parin, DEM Parti Îdir İl Eşbaşkanı Alya Akkuş, DBP İl Eşbaşkanı Kezban Karasu Tanca, Îdir Belediye Eşbaşkanı Nejla Kum, TJA aktivistleri ve çok sayıda kadın katıldı.
 
‘Mücadeleyi büyütmeliyiz’
 
Açılış konuşmasını yapan DEM Parti İlçe Eşbaşkanı Makbule Soysal, 25 Kasım'ın anlam ve önemine dikkat çekerek, "Kadınların her alanda şiddete karşı mücadeleyi büyütmeleri gerekiyor" ifadelerini kullandı.
 
Halfeli Belde Belediyesi Eşbaşkanı Yıldız Tentik Parin ise katılımcılara teşekkür ederek, kadınlara yönelik çalışmalarının kararlılıkla süreceğinin altını çizdi.
 
‘25 Kasım'da alanlarda, şiddete karşı sesimizi yükseltelim’
 
Ardından Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, "Yüzyıllardır erkek zihniyeti tarafından şiddete maruz kalıyoruz. Şiddete en fazla maruz kaldığımız alanın başında ev geliyor ve tüm toplumsal alanlara yayılıyor. Neden? Çünkü bu zihniyet özgür ve eşit yaşamamızı engelliyor. Bu anlayış kadının irade olmasını istemiyor. Diyorlar ki, 'Bizler sizin adınıza karar veririz. İstersek yaşarsınız, istemezsek katlederiz. Ancak bu engellemelere rağmen artık kadınların seslerini yükselttiğini ve  'şiddete karşı sözümüz bitmedi, şiddeti birlikte durduracağız'" ifadelerini kullandı.
 
Mücadele ve dayanışma çağrısı
 
Rojin Kabaiş, Gülistan Doku ve İpek Er gibi erkek şiddeti sonucu katledilen kadınları anan Neslihan Şedal, "Bunun için 25 Kasım'da alanlarda bu şiddete karşı sesimizi yükseltelim. Dayanışmamızı büyütmemiz, örgütlü yapımızı oluşturarak komünlerimizi oluşturmamız gerekiyor. Bunu başardığımızda kimse bizim birlikteliğimizi bozamayacaktır" şeklinde konuştu.
 
‘Barışın öncülüğünü kadınlar yapmalı’
 
Neslihan Şedal, 25 Kasım'da yükseltilecek olan sesin aynı zamanda bir barış çağrısı olduğunun altını çizdi. Kadınların barış mücadelesi ile şiddetle mücadele arasında doğrudan bir bağ olduğunu belirten Neslihan Şedal, "Kadınlar yirmi dört saat barış için mücadele etmelidir. Barış gelirse annelerimizin gözyaşları da durur, kadınlar şiddet de görmez. Kadınlar katledilmez, doğamız tahrip olmaz. Özgür bir şekilde dilimizle, kimliğimizle, kültürümüzle yaşayabiliriz" diye konuştu.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum çağrısına işaret eden Neslihan Şedal, “Artık bu kadar şiddete yeter, bu topraklarda savaş dursun diyoruz. Bu nedenle, barış sürecinin öncülüğünü kadınlar yapmalı. Çünkü kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez. Bu tarihi süreç biz kadınlara, annelere büyük sorumluluk yüklüyor" ifadelerini kullandı.
 
Yapılan etkinlik konuşmaların ardından, Halfeli Belediyesi'nin katılımcı kadınlar için düzenlediği dayanışma kahvaltısı ile son buldu.
 
Mersin
 
Mersin'de 25 Kasım kapsamında TJA, DEM Parti Kadın Meclisi ve DEM Parti Genç Kadın Meclisi tarafından yaşam zinciri eylemi gerçekleştirildi. Özgecan Aslan Meydanı'nda gerçekleşen eyleme çok sayıda kadın katıldı. Yan yana durarak zincir oluşturan kadınlar, katledilen kadınların dövizlerini taşıdı. Burada basın metnini okuyan Mimoza Kadın Derneği üyesi Şehriban Şeker, 25 Kasım yaklaşırken kadınlara yönelik saldırıların derinleştiğini belirterek erkek-devlet şiddetinin kadınların özgürlük alanlarını daraltmaya çalıştığını ifade etti. 
 
‘Yaşam zinciri mücadele bağımızdır’
 
"Kadın yaşam zinciri bizim mücadele bağımızdır; şiddet düzenini kırmanın en güçlü yolu yaşam zinciridir" diyen Şehriban Şeker, 2025’in "Aile Yılı" ilan edilmesinin kadınların özgürlüğünü hedef aldığını açıkça gösterdiğini belirtti. Kadınların birey olarak değil aileye hapsedilen yükümlüler olarak görüldüğünü vurgulayan Şeker, 25 Kasım’ın yalnızca protesto değil dayanışmayı ve özsavunmayı güçlendirme günü olduğunu belirterek, "Biz kadınlar kaybedilen ve katledilen tüm kadınların sesi olmaya devam edeceğiz. Yaşamı savunuyoruz, özgürlüğümüz için direniyoruz, birbirimizden güç alıyoruz" dedi.
 
Eylem, "Jin jiyan azadî", "Kadın cinayetleri politiktir", ve "Kadın yaşam özgürlük" sloganları ile son buldu.
 
 
Wan
 
Rêya Armûşê (İpekyolu) Belediyesi, 25 Kasım’a atıfla, Gençlik ve Spor Müdürlüğü bünyesinde beşinci Kadın Spor Merkezini Sixkê (Bostaniçi) Mahallesi’nde açtı. Daha önce dört mahallede faaliyet gösteren kadın spor merkezleri, yoğun talep üzerine yeni bir merkezle genişletildi. Sixkê Kadın Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirilen açılışa DEM Parti İl Eşbaşkanı Gülşen Kurt, İlçe Eşbaşkanı Şevin Polat, DEM Parti Wan Milletvekili Gülderen Varlı, Barış Anneleri, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, Kürt Kültürünü ve Dilini Geliştirme Derneği (KURDÎGEH), meclis üyeleri ve belediye çalışanları katıldı.
 
‘Erkek şiddetini bitireceğiz’
 
İl Eşbaşkanı Gülşen Kurt ise 25 Kasım’a vurgu yaparak şu değerlendirmeyi yaptı: “Biz kadınlar, her alanda çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Kadına yönelik şiddetin erkek zihniyetiyle sürdürüldüğünü görüyoruz. Başta belediyelerimiz olmak üzere kadın mücadelesinin rengini ve sesini yansıtmak için kurumlar ve alanlar açıyoruz. İnanıyoruz ki kadın dayanışması ve kadının gücüyle erkek şiddetini toplumda tamamen bitireceğiz.”
 
‘Ortak yaşamda eşit ve özgür yaşayacağız’
 
Gülderen Varlı ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Sağlıkta şiddet, sporda şiddet, eğitimde şiddet, toplumun her alanında kadına yönelik şiddetle mücadele etmeye çalışıyoruz. Bizim sözümüz; ortak yaşamda eşit ve özgür yaşamaktır. Şiddetin her türüyle karşı karşıya bırakan bu sisteme karşı ‘buradayız’ diyoruz. Bu anlamlı çalışma için İpekyolu Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz.”
 
Konuşmaların ardından Kadın Spor Merkezi’nin açılışı gerçekleştirilirken, kadınlar merkezi dolaştı.
 
Amed
 
Amed Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Dairesi Başkanlığı, "Şiddetsiz bir yaşam için hep birlikte pedal çeviriyoruz" şiarıyla etkinlik düzenledi. Şiddete karşı farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen etkinlikte, Koşuyolu Parkı'nda bir araya gelen çok sayıda kadın Şêx Seîd Meydanı'na kadar pedal çevirdi. Bisiklet turuna katılan kadınlar, bisikletlerine "Sözümüz bitmedi" dövizleri astı. Kadınların bisiklet turuna çevredeki yurttaşlar, ıslıklarla destek verdi.
 
Etkinliğe katılan Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Serra Bucak, 25 Kasım kapsamında son 2 haftadır alanlarda, mahallelerde, sokaklarda olduklarını belirterek, düzenledikleri tüm etkinliklerin ortak tek amacının kadına yönelik şiddeti durdurmak olduğunu vurguladı. Serra Bucak, "Özgür toplum ancak özgür kadınla, özgür fikirlerle mümkündür. Kadınların kendini özgür, güvende, eşit ve adil bir şekilde hissettiği kentleri hep birlikte yaratacağız" dedi.
 
Etkinlik, "Jin jiyan azadî" sloganıyla son buldu.
 
Eskişehir
 
DEM Parti Eskişehir İl Örgütü, kadınlarla kahvaltı etkinliğinde buluştu. Kahvaltı da konuşan DEM Parti İl Eş Başkanı Naz Esma Çiçek, kadınlara dayanışma ve şiddete karşı mücadele mesajı verdi.
 
İstanbull
 
Emekçi Kadınlar (EKA), 25 Kasım öncesinde “Tutsak edilemeyen devrimci kadınlar” şiarı ile tutsak devrimci kadınlara yönelik devlet şiddetini ve kadınların mücadelesi konuşmak için İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Munzur Çevre Derneği’nde etkinlik gerçekleştirdi. Çok kişinin katıldığı etkinlikte, "Tutsak Edilmeyen Devrimci kadınlar" pankartı asıldı.
 
Açılış konuşmasını yapan EKA’dan Delal Erol, 25 Kasım’ın önemini vurgulayarak, “Şiddet çok kapsamlı bir olgu. Şiddet dediğimizde yalnızca kadınların karşı karşıya kaldıkları münferit diye adlandırılan erkek şiddeti yok. Devlet olgusu karşısında, bugünkü faşist iktidarlara karşı, bugünkü köklü egemen düzene karşı mücadele eden kadınların karşılarına dikilen bir şiddet olgusu var. Erkek şiddetinin bugün devletin bütün kurumlarıyla nasıl korunduğunu görüyoruz” dedi
 
Cezaevi deneyimleri 
 
Yeni Yaşam gazetesi editörü Reyhan Hacıoğlu ise 2 defa tutuklandığını belirterek, “Şöyle bir fark yaşadım; kişisel olarak en başta, hatta her gün öfkelendiğim durum şuydu: Kürdistan’da benim gardiyanım benimle aynı dili konuşan kişiydi. Şöyle bir durumu vardı: Biz o insanlar kendi dillerini özgürce konuşabilsin diye tutsaklık çeken insanlardık. Bu hakikaten insanın öfkesini arttıran bir durum. Onlar koridorda rahatlıkla konuşabiliyorken, bizim konuşmak için mücadele etmemiz gerekiyordu ve cezalandırılıyorduk. Ciddi bir keyfilik ve bürokrasi söz konusuydu. Örneğin radyolara el konuldu haberi, sık karşılaştığımız bir durumdur ve bunu sayfalara alırken ‘küçük haber’ diye nitelemeler vardır teknik olarak ve öyle görürdüm. Ama cezaevine girdiğimde bir radyonun alınmasının aslında dış dünyayla bağlantınızın kesilmesi, örgütlülüğünüze yönelik bir saldırı olduğunu, sesinizi sözünüzü elinizden almaya dönük bir saldırı olduğunu fark ettiğimde, dışarı çıktığımda o benim için artık manşet bir haberdi” diye belirtti.
 
Tutsakların direnişi 
 
Önsöz Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve aynı zamanda Dünya Kadın Konferansı Orta Doğu Koordinatörü Songül Yücel ise şunları söyledi: “1990’lı yıllardan beri hapishanelere giriyorum çıkıyorum. Benim için hapishanelerle buluşmak, dost yoldaş buluşmaları gerçekleştirmek oluyor. Devlet ne kadar tecrit altına almak istese de oraları ölümhanelere dönüştürmek istese de bunu bozan, yıkan direnişleriyle, mücadeleleriyle bu gerçekliği başka bir gerçekliğe, ‘yaşanabilir’ özgürlük alanlarına dönüştüren bir mücadele tarihimiz var ve her birimiz bunun değişik dönemlerine şahit olduk.”
 
‘Düşmanca bir yaklaşım var’
 
Son olarak Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Esra Solin Dal, 25 Kasım’a sayılı günler kaldığını ve her gün kadına yönelik şiddet haberleri yapmaya devam ettiklerini vurguladı. Esra Solin Dal, “Her gün farklı bir şiddet türüyle karşı karşıya kaldığımızı söyleyebilirim. Bazen cinsiyetçi yönelimlere maruz kalıyoruz; en basitinden saçından sürüklenmek gibi. Haber takibi yaptığımızda polis, çok rahatlıkla bir kadın gazetecinin saçından tutup sürükleyebiliyor. Cinsiyetçi hakaretlere maruz kalabiliyoruz. Yine cezaevine konulduğumuzda da kadına yönelik şiddetin boyutu farklılaşıyor. Yakın zamanda cezaevine girmiştim ve çıplak aramaya maruz kalmıştım. Hiçbir şekilde sizin insanlık değerlerinizi göz önünde bulundurmuyorlar ve tamamen düşmanca bir yaklaşım var. Kadın olduğunuzda bu özellikle değişiyor. Mesela bir erkek polis olduğu zaman bile bunu gözetmiyorlar; sizin cins kimliğinize saygı duyulmuyor, zaten etnik kimliğinize saygı duyulmuyor ve gazeteci olduğunuz bilindiğinde bu baskı mekanizması biraz daha artıyor” ifadelerini kullandı.