
Uçan Süpürge Film Festivali: Her kadının benzersiz hikayesi var
- 09:09 30 Mayıs 2025
- Kültür Sanat
Melek Avcı
ANKARA - Bu yılki film festivaline ilişkin konuşan Uçan Süpürge Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi İlayda Önal Toprak, “Her kadının benzersiz hikayeleri var. O benzersiz hikayeler bir araya geldiğinde kadın mücadelesini doğuruyor ”dedi.
Uçan Süpürge Vakfı’nın düzenlediği 28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, bu yıl da 27 Mayıs ile 4 Haziran tarihleri Kültür Kavaklıdere’de ve Etimesgut Belediyesi 100. Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde düzenleniyor.
Festivalin bu yıl ki teması ise “Benzersiz Kadınlar, Benzersiz Hikayeler” olarak belirlendi. 4 Haziran’a kadar 29 farklı ülkeden 44 filmin seyirciyle bulaşacağı festivalde, “Her Biri Ayrı Renk, Hafızanın Direnişi, Oyunbozanlar, Olay Yeri: Aile, Pembesiz Mavisiz, Yakın Plan, Kısa Olmazsa Olmaz” başlıklarıyla 6 bölüm yer alıyor. Film gösterimlerinin yanı sıra ise yönetmenlerle seyircilerin bir araya geldiği söyleşiler de festival programında yer alıyor.
Uçan Süpürge Vakfı’nın Yönetim Kurulu Üyesi İlayda Önal Toprak, festivalin teması ve benzersiz kadınlar üzerine konuştu.
‘Benzersiz hikayeler bir arada mücadele yaratıyor’
İlayda Önal Toprak, her kadının hikayesinin benzersiz olduğunu söyleyerek, “Bu seneki temamız oldukça heyecan verici ve mutluluk verici oldu bizim için. Uçan Süpürge Vakfı olarak 28’inci yılını dolduran uluslararası film festivalinde toplumsal cinsiyet kalıp yargılarına karşı bir duruş sergiliyoruz aslında. Neredeyse Uçan Süpürge 30 yıldır bu mücadeleyi veriyor ve bu sene de şunu söylemek istedik; siz, bizleri belli kalıp yargılarla sokarak sizlerin istediğinin olmasını sağlamaya çalışıyorsunuz ve kadınlara belli roller veriyorsunuz. Fakat her kadın benzersizdir. Her kadının benzersiz hikayeleri var. Ancak biz bu benzersiz hikayeleri bir araya getirdiğimizde bir mücadele yaratmış oluyoruz. O yüzden de bu patchwork deseni biraz da bunu ifade ediyor. O benzersiz hikayeler bir araya geldiğinde kadın mücadelesini doğuruyor” sözlerini kullandı.
‘Hikayeler birbiriyle buluşuyor’
Festivale yoğun bir ilginin olduğunu ifade eden İlayda Önal Toprak, “Etimesgut Belediyesi ile ortak olarak yapmış olduğumuz bir etkinlik oldu. Yine bir kısa film gösterimimiz ardından ise bir söyleşimiz oldu. Bütün salon doluydu, çok keyifliydi. Buradaki salonumuz da neredeyse dolu ve inanılmaz bir ilgi var. İnsanlar da tabi sanatla bağlantıyı bu şekilde kurmayı seviyor hem de aynı zamanda kadın mücadelesini birlikte yürütmeyi seviyorlar. Dolayısıyla söyleşilerde filmlerin yönetmenleri ve oyuncularının bizlerle birlikte olması aslında hikayelerin birbiriyle buluşmasını sağlıyor. Bu festivalle amaçladığımız o toplumsal değişim ve dönüşümü de sağlamak ve buna olanak sağlıyor” diye konuştu.
‘Karşı olduğumuz aile değil ailede üretilen şiddet’
Kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesi verirken iktidarın önümüzdeki 10 yılı “Aile Yılı” ilan etmesine de değinen İlayda Önal Toprak, “Bizim karşı çıktığımız hiçbir zaman aile olmadı. Ailenin içerisinde kadına yönelik şiddet oldu, burada kadına verilen roller oldu, kadının aile içinde görünmez hala getirilmesi ve kaybedilmesi oldu. Az önce bir kısa filmden çıktım orada da tam olarak bu konu tartışılıyor. Buradaki sıkıntı aile ile ilgili değil aslında, buradaki sıkıntı aile içiresinde kadına yönelik oluşan şiddet. Aynı zamanda bizim ‘Olay Yeri: Aile’ temalı bir seçkinimiz de var. Dolayısıyla oradaki filimler, kadınların o eve hapsolmuşluğu ile ilgili hikayelerini anlatıyor” ifadelerini kullandı.
‘Benzersiz desek de kadınların hikayeleri benzer’
Devamında ise İlayda Önal Toprak şunları belirtti: “Tabi ki bu sadece Türkiye’deki bir sorun değil. Kadın hareketi uluslararası bir hareket ve her ne kadar ‘benzersiz kadınlar benzersiz hikayeler’ desek de dünyanın dört bir yanından Vietnam’dan Kırgızistan’a birçok farklı ülkeye kadar filmimiz var ve benzer şeyler anlatıyoruz. Çünkü kadınların yaşadığı sorunlar benzer. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği her ülkede benzer tezahür ediyor. Dolayısıyla aile hayatında kadının görünmez hala gelmesi ya da şiddete uğrama biçimleri de çok benzer. Özellikle ev içi şiddet anlamında gördüğümüz birçok vaka ve olay var. Kadınlar olarak kendi içimizde yaşadığımız, fark ettiğimiz bir durum bu. Festival her zaman büyük bir emeğin ürünü oluyor ve sonrasında da kadınlarla, herkesle buluşmak bizim için çok çok keyifli oluyor. Dolayısıyla emeğin karşılığını seyircilerle almak çok mutluluk verici.”