Eğitim kurumlarındaki ırkçılık: Temelinde ulus devlet mantığı var

  • 09:03 16 Ekim 2025
  • Kültür Sanat
Derya Ren 
 
AMED - MED-DER üyesi Dilan Sevişoğlu, eğitim kurumlarında yaşanan ırkçı politikaların kabul edilmeyeceği belirtirken, Eğitim-Sen Amed 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Duygu Özbay, ırkçı politikaların temelinde ulus devlet mantığının olduğunu söyledi. 
 
İktidarın Kürtçe’ye yönelik geliştirdiği ırkçı politikalar, her dönem farklı uygulamalar ile ortaya çıkarken, geliştirilen ırkçı politikaların en çok uygulamaya geçildiği yerlerden bir tanesi eğitim kurumları. Amed’de faaliyet gösteren TED Koleji’de geçtiğimiz günlerde Türk Dil Bayramı kapsamında düzenlenen etkinlikte, Karamanoğulları hükümdarı Mehmet’in “Türkçe’den başka dil kullanılmayacak” fermanının okutulması Kürtçe’ye yönelik ırkçı saldırıyı bir kez daha gündeme getirdi. 
 
Irkçı saldırılara dil kurumlarına düşen sorumluluğa ve demokratik eğitim sitemine dair Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) üyesi Dilan Sevişoğlu ve Eğitim ve Bilişim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Amed 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Duygu Özbay değerlendirmelerde bulundu. 
 
Süreç vurgusu 
 
Dilin kabul edilmesi ulusun kabul edilmesi anlamına geldiğini belirten Dilan Şevişoğlu, yıllardan bu yana Kürtçe’nin engelleme politikası ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Dilan Şevişoğlu, “Kendi varlıklarını Kürtçe’yi yok sayma üzerinden kurmaya çalışıyorlar. Kürtçe’nin yok sayılması aynı zamanda bizim yok sayılmamızdır. Her ne kadar Kürtçe’yi engellemiyoruz deseler de bu durum böyle değil. Şu an yaşanan bir süreç var ve bu sürecin ruhuna göre hareket etmek gerekiyor. Bunun ilk adımı da Kürtçe’yi tanımaktan geçiyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Eşitlikçi bir eğitimin olması gerekiyor’
 
Dilan Şevişoğlu, yıllardan bu yanadır asimilasyon politikaları ile karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek, “Barış elinin uzatılması için Kürtçe’nin kabul edilmesi gerekiyor. Dil, kültür ve Kürt ulusu birbiri ile bağlantılıdır. Kürtçe’nin engellenmesi, aynı zamanda Kürtleri kabul etmedikleri anlamına da geliyor. Kişiyi kabul eden, dilini de kabul eder. Bunun için herkesin Kürtçe ve Kürtçe kurumlar için kendisini sorumlu görmesi gerekiyor. Kürt dil kurumlarının bu noktada önemi ortaya çıkıyor. Türkiye’de milyonlarca Kürt var. Bununla birlikte Kürtleri asimile etmek içinde binlerce kurum var. Kürtçe’nin resmi olarak tanınması gerekiyor. Kurslarımızda Kürtçe veriyoruz. Ancak yetmiyor. Eşitlikçi ve demokratik bir eğitimin olması gerekiyor” dedi. 
 
Dil dayatmasında ulus devlet mantığı 
 
Kürtçeye yönelik baskıların arttığını kaydeden Duygu Özbay, baskıların temelinde ulus devlet mantığının yattığını söyledi. Duygu Özbay, “Ulus devlet tekçiliğe hizmet eden bir anlayışa sahip. Dünya üzerinde 7 bin dil var. Ancak buna karşılık 200 ulus devlet var. 7 bin dile karşı 200 tek dilin konuşulması mümkün değil. Ulus devlet mantığı egemen dili ön plana çıkarıp, diğer bütün dilleri yok sayan bir yerde duruyor” diye ekledi. 
 
‘Eğitim-Sen olarak alternatif sunuyoruz’
 
Ulus devletlerin uygulamış olduğu dil politikalarına değinen Duygu Özbay, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Devlet uygulamış olduğu dil politikasının alternatifinin olmadığını düşünüyor. Ancak durum öyle değil. Eğitim-Sen olarak alternatif sunuyoruz. Demokratik bir eğitim sistemi vurgusu yapıyoruz. Bu demokratik sistemin en önemli parçası anadilde eğitimin uygulanmasıdır. Barışın toplumsallaşması için bazı hakların tanınması gerekiyor. Eşitsizlik, sosyal adaletsizlik üreten yapıların bir değişiklik geçirmesi gerekiyor. Eğitim sisteminin nefret ve çatışma yarattığını görüyoruz. Eğitim, bir ideolojik aygıt olarak karşımıza çıkıyor. Ulus devletin beslendiği bir alandır. Ve neoliberal politikaları beslediğini görüyoruz.”