‘Halka açık hakikat komisyonları kurulmalı’

  • 09:02 21 Mayıs 2025
  • Siyaset
Melike Aydın 
 
İZMİR - Halkın sürece güveninin, halka açık hakikat komisyonlarının kurulması ile sağlanacağını dile getiren DEM Parti Milletvekili Burcugül Çubuk, devletin DEM Parti’ye ve soruna yaklaşım şeklinin değişmesi gerektiğini vurguladı.
 
Abdullah Öcalan’ın barış ve demokratik çözüm çağrısının ardından, PKK’nin gerçekleştirdiği kongre ve çalışmalarına dair aldığı kararlar, Ankara’da siyasi tartışmaları yeniden hareketlendirdi. Sürece ilişkin değerlendirmeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de yankı buldu. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Yeni Yüzyılın Terörsüz Türkiye Stratejisi; Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” adıyla bir komisyon kurulmasını teklif ederken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise bu komisyonun 100 üyeden oluşmasını ve 16 siyasi partinin temsil edilmesini önerdi.
 
Komisyon fikrine olumlu yaklaşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, teklifin adının barışın ruhunu kavrayamadığını söyledi. Burcugül Çubuk, konuyla ilgili JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Devletin soruna ve DEM Parti’ye yaklaşım şekli değişmeli’
 
2024 yılının Ekim ayından bu yana devletin, iktidarın çözüme yönelik kendi durduğu yerden hamleleri söz konusu olduğunu söyleyen Burcugül Çubuk, bunu da ‘Terörsüz Türkiye’ adı altında dillendirdiğini kaydetti. Burcugül Çubuk, bu söylemin savaşı anlamama hâlini yansıttığına işaret ederek, asıl sloganın halkların barışının örgütlenmesi olması gerektiğini vurguladı. Burcugül Çubuk, iktidarın Kürt sorununa yaklaşımının değişmesi gerektiğini belirterek, “Bugün Amed’e gittiğinizde de, Tekirdağ’a gittiğinizde de Kürtler ile konuştuğunuzda, ‘PKK sebep değil, sonuç’ diyecekler size. Çünkü Kürdistan’ın sömürgeleştirilmesi ve halka yapılan zulmü görerek, katliamlarda anmalar yaparak büyüdük. Zilan Deresi, Ağrı, Dêrsim ya da Irak’ta, Suriye’de, İran’da, Kürdistan bölgelerinde Enfal Katliamı gibi birçok katliamla bu hayat geçti ve hâliyle sömürgeciliğe karşı savaşan bu güç bir sonuç olarak açığa çıktı. Meseleye böyle yaklaşmak lazım. Kürtlerin özgürlük içinde, Kürdistan coğrafyasında özgür, eşit yurttaşlar olarak, ana dillerinde yaşayabilmesi için yol açılmak zorunda. Meseleye yaklaşım değişmeli; temelde de DEM Parti ile ilişki de buradan değişecektir” dedi.
 
‘Halkın ihtiyacına yönelik politika üretilmeli’
 
İktidarın şart sunmak yerine, halkların ihtiyaçlarına yönelik politika üretmesi gerektiğini dile getiren Burcugül Çubuk, alım gücü düşen halkın da barışa ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi. Savaş ekonomisiyle bu krizin daha da derinleştiğini kaydeden Burcugül Çubuk, “Savaşa ve savaş endüstrisine yapılan yatırımlarla, bu ülke kendi aşısını üretmeye çalışsaydı, bugün birçok hastalıkla yeniden boğuşuyor olmazdık. Çocukluk aşılarının iptal edilmesi bile yüktür ve bunlar dönüyorsa, savaş ekonomisine yatırım yapmayı tercih eden iktidarların ve devletin Hıfz-ı Sıhha gibi mekanizmaları kapatmasıyla alakalıdır. Savaşın kendisi halk sağlığı sorunuyken, bir de üzerine bu tip yaklaşımlar var” sözlerini kullandı.
 
‘Halklara verdiğimiz sözü tutacağız’
 
PKK’nin fesih kararının ardından, yeni bir politik varoluş biçimiyle kendini ortaya koyacağını kaydeden Burcugül Çubuk; PKK’nin ayrıca, Kürdistan coğrafyası ve Orta Doğu’nun tamamı için barış ve demokrasi eşitliğini inşa etmek için çalışacağını dile getirdi. Burcugül Çubuk, “Bunun formülasyonunu kendi bulacaktır, bugüne kadar kendi buldu. Bu fesih meselesinde teslim, inkâr ve imha politikalarına dâhil olmak yoktur. Bugüne kadar bunu yapmamış, bedeller ödemiş, fesih kararını aldığı kongrede kendi öncü kadrolarının da ölümsüzlüğünü beyan etmiş bir halk hareketinden teslimiyet bekleyemeyiz. Bu nedenle asıl sorun, soruna yaklaşımdır. DEM Parti de bu soruna yaklaşımın en doğru şekilde gelişmesi için çabalıyor. Bizim tüm mücadelemiz, meclis çalışmalarımız da bununla alakalıdır. Bütün diplomatik ilişkilerimizi de bunun üzerinden kuruyoruz. Bugüne kadar Kürdistan ve Türkiye halklarına verdiğimiz bütün sözleri tutmaya devam edeceğiz” diye kaydetti.
 
‘Türkiye bombardımanları durdurmalı’
 
İktidarın öncelikle fesih kararını dikkate alması gerektiğini kaydeden Burcugül Çubuk, “Daha önce de ateşkes süreçlerinde saldırılar yoğunlaştı. Bir önceki çözüm süreci diye tariflenen süreçte de, sadece geri çekilme esnasında en az 500 gerillanın devlet güçleri tarafından katledildiğini biliyoruz. Çözüm için bunca bedel ödeyen halk gerçekliğinin karşısında bu bombardımanlar durmak zorunda. Hatırlıyoruz, kimyasal silahların kullanıldığını ve kullanımının reddedildiğini. Ki bu kimyasal silahların Suriye’de sarin gazı kullanımı ve IŞİD ile bağlantısı vardı. Bunların tamamı reddedildi. Bu savaş suçlarından vazgeçilmesi gerekiyor. Üstelik çokça sınır propagandası yapan bir ülkenin, sınırlarındaki coğrafyada bu saldırganlığı açıklanabilir değildir. Bu coğrafyada bütün saldırganlıklar durmalı” diye belirtti.
 
‘Halk kendi kararını vermeli’
 
Kürdistan’da doğanın hedef alındığını ve halkın hareket alanını daraltarak birçok bölgesinde insansızlaştırma politikasının uygulandığına işaret eden Burcugül Çubuk, şunları dile getirdi: “Bunların durması gerekiyor. Coğrafyaya dair bütün karar alma süreçlerinde halkın kendisi karar vermeli. Bunun dışında, bu bombardımanlar çok tehlikeli silahlarla yapılıyor. O doğada kalıcı zarar veren silahlar kullanılıyor. Doğanın yapısı değiştirilirken, bir yandan da geleceğe yönelik devam eden bir ekolojik yıkım buradan büyütülüyor. Bir iklim kanunu getirmişlerdi. Sorun, iklim krizini çözmek değil; ‘kapitalizme nasıl angaje oluruz, buradan da bir sermaye çarkı nasıl döner’di. Benzer şekilde Kürt coğrafyası, bu saldırılara karşı durmalı. Bunları birbirinden ayıramayız. Bombardımanlarla Kürdistan coğrafyasının talan edilmesi, ekolojisinin yok edilmesi birbiri ile bağlantılıdır. Çünkü bu ekolojinin korunması için halkın verdiği mücadele de buradan kriminalize ediliyor.”
 
‘Devlet adım atmalı’
 
Savaş politikaları nedeniyle, başta hasta tutsaklar olmak üzere binlerce tutsağın tahliye edilmesine dair düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyleyen Burcugül Çubuk, “Bunların tehdit unsuru olmaktan çıkarılması gerekiyor. Akabinde, yasal düzenlemelerle Kürt halkının başta anadil olmak üzere haklarının güvence altına alınması gerekiyor. Bu coğrafyada yaşayan herkesin eşit yurttaş olarak tanınması gerekiyor. Anayasada böyle tanımlanması gerekiyor. Aslında bunlar çok büyük meseleler değil. Meclis’te gerekli komisyonun kurularak, ivedilikle bir ayda çözülebilecek meseleler. Adımlar atılması gerekiyor.” sözlerini kullandı.
 
‘Komisyonun adı mutabakat ile belirlenmeli’
 
Yasa tekliflerine dair partisinin çalışmalara devam ettiğini belirten Burcugül Çubuk, “Numan Kurtulmuş’un açıkladığı komisyon şu yönüyle doğrudur: Bütün partilerin olması gerektiği. Tabii bunun yanı sıra, Meclis’te partisiz olarak bulunan bağımsız vekillerin de bulunması gerekiyor. Sonuç olarak halk seçti. Bunun dışında, önerilen komisyona verilen adın kendisi, soruna yaklaşımı belirler. Bizim için mutabakat ile komisyon adı belirlemek gerekir” dedi.
 
‘Halka açık hakikat komisyonları kurulmalı’
 
Komisyonun yasal çalışmaları hızlı yapması gerektiğini, ayrıca yaşanan bütün suçları açığa çıkarmamanın çatışmasızlık sürecinin de devamlılığını sağlamayacağını dile getiren Burcugül Çubuk, şu ifadeleri kullandı: “Katliam, bu coğrafyada bir devlet geleneği olarak yüz yıllara dayanıyor. Bu katliamların dışında, JİTEM’in işlediği suçların açığa çıkarılması lazım. JİTEM’in işlediği suçları itiraf edenlerin bir kenara itildiği, mahkeme süreçlerinin zaman aşımıyla kapatıldığı bir şeyi yaşamamak lazım tekrar. İnsanlığa karşı işlenmiş suçların zaman aşımıyla kapatılması zaten mesele. Sivas Katliamı’ndan, JİTEM’in kireç kuyusunda sakladığı cesetlere, işkencelere kadar tamamında bu komisyonların halka açık çalışması gerekiyor. Özellikle bir hakikat komisyonunun gizli oturum yapabilmesi mümkün olmamalı. Bu oturumları halk izlemelidir. Ancak böyle sonuca ulaşırız. ‘Orada çok şey konuştuk’ diyerek içinden çıkamazsınız. Açıkça herkesin izleyebildiği, canlı yayınlanan, ulaşılan tutanakların açık olduğu bir hakikat komisyonu çalışmak zorunda. Ancak böyle güven kazanılabilir.”
 
‘Barış çalışmalarında insanlar endişe yaşamamalı’
 
Burcugül Çubuk, son olarak sürece dair şöyle konuştu: “Halk, ‘barış olacak, kan dökülmeyecek’ denildiğinde, bunu masal olarak görüyor. Sürecin halka karşı şeffaf işlemesi, özellikle hakikatler komisyonunun şeffaf işliyor olması, herkesin güvenini kazanacaktır. Elbette barış süreci sadece bir akil insanlar komisyonu denkleminin ötesinde, her yerde örgütlenmelidir. Bizim yürüttüğümüz barışa dair çalışmalar var. Herkesi dahil etmeye çalışıyoruz. Fakat özellikle HDK operasyonu ile her şey kriminalize ediliyor. ‘Biz nasıl yaşayacağız?’ kaygısı var. Bunların da güvence altına alınması lazım. Barış çalışmalarına dahil olmuş insanların gelecekte hapsedilme, gözaltında işkence görme, işinden edilme endişesi de yaşamaması gerekiyor.”