Erzincan Cezaevi’ndeki ihlaller Meclis’e taşındı
- 16:54 17 Kasım 2025
- Siyaset
ANKARA - DEM Partili Gülderen Varlı, Erzincan Cezaevi’ndeki ihlalleri, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a sordu: “Erzincan Kadın Kapalı ve Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinde İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla infazların hukuka aykırı biçimde uzatıldığı doğru mu? Doğru ise gerekçesi nedir? Bu konuda herhangi bir denetim yapılmakta mıdır?”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan Milletvekili Gülderen Varlı, Erzincan Kadın Kapalı ile Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerini Meclis gündemine taşıdı. Yaşanan ihlallere dair Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na başvuran Gülderen Varlı, aynı zamanda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması talebiyle Meclis Başkanlığı’na soru önergesi sundu.
’30 yılını bitiren tutsaklar bırakılmıyor’
Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi ile Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde her geçen gün artan ihlallere değinilen önergede, tutsakların ince aramaya maruz bırakıldığı, keyfi disiplin cezaları verildiği, sağlığa erişim haklarının engellendiği, infaz sürelerinin uzatıldığı ve tahliye haklarının ortadan kaldırıldığı, haberleşme ve ifade özgürlüğü alanında sınırlamaların olduğu, sosyal haklarının engellendiği ve tüm başvurularına rağmen hak ihlallerin devam ettiği vurgulandı. Bu durumun sistematik bir hal aldığının belirtildiği önerge ve başvuruda, “Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutulan mahpus İsmail Berka’ın tarafımıza ulaşan mektubunda, İdare ve Gözlem Kurulu kararlarının keyfi biçimde işletildiği, hiçbir hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle infazların altı ay süreyle defalarca uzatıldığı, 30 yılını bitiren mahpusların 2 yıl 6 ay fazladan süreyle cezaevinde tutulduğunu ifade etmiştir” denildi.
‘Kürtçe mektuplar sansürleniyor’
Amed Barosu Cezaevi Komisyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve sivil toplum örgütlerinin açıklamalarına değinilen önergede, “Hapishane içinde yapılan sözde ‘rutin aramalar’ tacize dönüşmekte; eşyalar tahrip edilmekte, kitap, dergi ve mektuplara el konularak mahpusların düşünsel üretimi engellenmektedir. Kürtçe mektupların sansürlenmesi ise kimlik temelli ayrımcılığın açık göstergesidir. Sağlık hakkı sistematik biçimde ihlal edilmekte; revir ve hastane sevkleri geciktirilmekte, kronik hastalıklar ve diş tedavileri aylarca ertelenmektedir. Sosyal etkinliklerin kısıtlanması, kurs ve atölye çalışmalarının engellenmesi, mahpusların eğitim ve sosyalleşme haklarını fiilen ortadan kaldırmaktadır. İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla infazların hukuka aykırı biçimde uzatılması ise bu ihlaller zincirini tamamlamaktadır. Erzincan Kadın Hapishanesi’nde Nurcan Aslan, Ardıl Çeşme, Ziynet Sağlam; Yüksek Güvenlikli Hapishanede ise Abdülmecit Yüksekbağ, Mustafa Amutgan ve Keleş Celal hakkında alınan kararlar, bu keyfi sistemin somut göstergeleridir. İnfaz sürelerini doldurmalarına rağmen yalnızca ‘pişmanlık göstermedikleri’ gerekçesiyle tahliye edilmemiş, özgürlükleri ideolojik gerekçelerle engellenmiştir” ifadeleri kullanıldı.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na başvuran Gülderen Varlı, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a ise yanıtlaması istemiyle şu soruları sordu:
“*Erzincan Kadın Kapalı ve Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri iddialarına ilişkin Bakanlığınızın bir açıklaması olacak mıdır? Bu Cezaevlerinde yaşanana hak ihlallerine ilişkin Bakanlığınıza ulaşan şikâyet sayısı kaçtır?
*Erzincan Kadın Kapalı ve Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinde İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla infazların hukuka aykırı biçimde uzatıldığı doğru mu? Doğru ise gerekçesi nedir? Bu konuda herhangi bir denetim yapılmakta mıdır?
*Son bir 2 yılda bu cezaevlerinde infazı uzatılan mahpus sayısı kaçtır?
*Erzincan Yüksek Güvenlikli Cezaevinde 3 Kasım 2025 tarihinde dönüşümlü başlatılan açlık grevine ilişkin Bakanlığınızca herhangi bir inceleme başlatılmış mıdır? Dönüşümlü başlatılan açlık grevi hala devam ediyor mu?
*Açlık grevindeki mahpusların sağlık durumları düzenli olarak izlenmekte midir?
*Erzincan cezaevlerinde mahpuslara yönelik kötü muamele, onur kırıcı üst aramaları veya işkence iddialarına ilişkin hakkında disiplin veya adli soruşturma başlatılan personel var mıdır?
*Mahpusların sağlık hakkına erişimi, hastane sevkleri ve tedavileri konusunda gecikme yaşandığı iddialarının doğru mudur? Doğru ise bu iddialar hakkında bakanlığınıza ulaşan herhangi bir şikâyet var mıdır? Tarafınıza iletilen şikayetlere dair alınan önlemler nelerdir?
*Kürtçe mektupların sansürlendiği veya teslim edilmediği yönündeki iddialar doğru mudur? Doğru ise bunun gerekçesi nedir?
*Görüş saatlerinin sabah erken saatlere alınması nedeniyle uzak illerden gelen ailelerin mağduriyetinin giderilmesi yönünde bakanlığınız tarafından herhangi bir düzenleme planlanmakta mıdır? Yaşanan bu mağduriyetlerin giderilmesine ilişkin alınana önlemler nelerdir?
*Mahpusların ailelerine yakın cezaevlerine sevk taleplerinin karşılanmama gerekçesi nedir?
Bakanlık olarak söz konusu iddiaların aydınlatılması ve kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla bağımsız bir inceleme veya izleme heyeti görevlendirmeyi düşünüyor musunuz?”







