Gülistan Gülmüş

 

HABER MERKEZİ – İnancıyla değil, cesaretiyle savaşan Jeanne d’Arc, Fransız halkının özgürlük umudu oldu. İşgale boyun eğmeyen bir kadın olarak, erkek egemen düzene ve teslimiyete karşı durdu.

 

Jeanne d’Arc, 6 Ocak 1412’de Fransa'nın kuzeydoğusunda, Domrémy adlı küçük bir köyde, köylü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Küçük yaşlardan itibaren derin bir dindarlıkla büyüdü. Henüz 12 yaşındayken, kutsal bir görevi olduğuna inanmaya başladı. Zamanla kendisine Tanrı’dan gelen sesler duyduğunu ve azizleri gördüğünü söyledi. Bu ilahi seslerin ona ülkesini işgalcilerden kurtarma görevi verdiğine inandı.

 

Yüz Yıl Savaşları’nın harabeye çevirdiği Fransa’da, halk yoksulluk, açlık ve kaos içindeydi. İngiliz işgaline karşı direnişin zayıfladığı dönemde Jeanne d’Arc, Tanrı’dan aldığı ilhamla harekete geçti. 17 yaşındayken zırh giydi, halkın önüne geçti ve Fransa tahtının gerçek varisi olan Veliaht Prens Charles’la görüşmeyi başardı. Ona Tanrı tarafından görevlendirildiğini anlattı. Şarl (Charles), bu genç kadının  içtenliğine ve kararlılığına inandı ve onu ordunun başına geçirdi.

 

Jeanne d’Arc komutasındaki ordu, İngiliz kuşatması altındaki Orléans kentini kurtardı. Bu zafer, hem halkın moralini yükseltti hem de Fransa’nın kaderini değiştirdi. Rheims’te Veliaht Prens’in taç giymesi, Jeanne d’Arc’ın “Tanrı’nın iradesini yerine getirdiğine” dair halk inancını pekiştirdi.

 

Kiliseye karşı gelmekle suçlandı 

 

Ancak Jeanne d’Arc’ın yükselişi uzun sürmedi. 1430’da Burgonya ordusu tarafından esir alındı ve İngilizlere teslim edildi. Yargılandığı mahkeme bir formaliteden ibaretti. “Büyücülük, erkek kılığına girme ve dinsizlik” gibi iddialarla yargılandı. Papaz Pierre Cauchon’un yönettiği mahkeme tarafından, kiliseye karşı gelmekle suçlandı.

 

Efsaneye dönüştü

 

30 Mayıs 1431’de, Rouen kentinde henüz 19 yaşındayken işkence edilerek katledildi. Ölümünden sonra halk arasında bir efsaneye dönüştü. Yüzyıllar sonra Katolik Kilisesi tarafından azize ilan edildi.

 

Tarihe güçlü bir iz bıraktı 

 

Jeanne d’Arc’ın yaşamı, sadece bir inanç hikâyesi değil; aynı zamanda ataerkil düzene, işgale ve yoksulluğa karşı halkların direnişinin sembolü oldu. Orta Çağ karanlığında bir kadının kendi halkı için ayağa kalkması, tarihe güçlü bir iz bıraktı.