
NADA: Savaş sırasında cinsel şiddet uygulayanlar yargılansın
- 17:09 20 Haziran 2025
- Güncel
HABER MERKEZİ - NADA Koalisyonu, Irak ve Suriye’de DAİŞ’e karşı yürütülen savaş başta olmak üzere Sudan’daki savaşta ve Gazze’deki soykırımda işlenen suçlarla ilgili kapsamlı soruşturmalar açılması ve faillerin bağımsız uluslararası ve yerel mahkemelerde savaş suçlusu olarak yargılanması çağrısında bulundu.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu (NADA), 19 Haziran Çatışmalarda Cinsel Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, başta Irak, Suriye, Sudan ve Gazze olmak üzere savaş bölgelerinde yaşanan cinsel şiddet vakalarına dikkat çekilerek, bu suçlara ilişkin kapsamlı soruşturmaların başlatılması ve sorumluların savaş suçu kapsamında yargılanması çağrısında bulunuldu.
NADA’nın açıklaması şu şekilde:
“19 Haziran, Çatışmalarda Cinsel Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü’nü sembolük bir gün olarak anmıyoruz, bunun yerine uluslararası sessizliğin yaşandığı bir gün ilan ediyoruz. İstisnasız tüm savaşlarda temel araçlarından biri haline getirilen kadın bedeninin, bir savaş alanına dönüştürüldüğü, kolektif aşağılama için ihlal edildiği, üzerinde siyasi hesaplaşmalar yapıldığı, toplumu terörize etmek veya güç dengesini zorla yeniden çizmek için kullanıldığı bu suça karşı sesimizi yükseltiyoruz.
Bosna’dan Kongo’ya, Irak’tan Suriye’ye, Sudan’dan Filistin’e aynı trajedi tekrarlandı: Kaçırma, işkence, toplu tecavüz, köleleştirme ve köle pazarlarında kadın ticareti.
Faillerin yüzleri değişiyor ancak özü aynı kalıyor: Otoriter ve muhafazakar rejimler, erkek aklın sembolü radikal örgütler ve kadın bedenini bir fetih aracı olarak kullanan askeri ittifaklar.
Sierra Leone Özel Mahkemesi’nin 19 Haziran 2008’de cinsel köleliği, insanlığa karşı suç ilan etmesinden bu yana, “bu tarih” suçlulardan kurtulanların adalet talep ettikleri, cezasızlığa karşı ayaklandıkları ve en iğrenç savaş suçlarından birine tanıklık ettikleri bir platform haline geldi.
Birleşmiş Milletler 2015 yılında bu günü çatışmalarda cinsel şiddet mağdurlarını onurlandırmak ve uluslararası topluma ahlaki ve yasal sorumluluğunu hatırlatmak için uluslararası bir gün olarak belirlemiş olsa da, NADA Koalisyonu olarak bizler açıkça şunu ilan ediyoruz: Bu tanıma yeterli değildir. Mağdurların sembolik günlere değil, devrimci adalete, radikal değişime ve tecavüzü meşrulaştırmaktan ziyade kendilerini koruyan sistemlere ihtiyacı var.
Savaştaki cinsel şiddet sadece tecavüz değildir, toplumsal yapıların sistematik bir şekilde aşağılanması, kontrol edilmesi ve yok edilmesi sistemidir. Özellikle kolektif kimliğin taşıyıcıları ve toplumsal yapının temelleri olan kadınları ve kız çocuklarını hedef alır.
Bunlara zorla evlendirme, zorla hamile bırakma, zorla fuhuş, seks ticareti, zorla kürtaj, cinsel taciz ve hatta failleri koruyan ve mağdurları suçlayan ‘Tecavüzcülere Af’ ve ‘Çocuk Evlilikleri’ yasaları gibi yasaların çıkarılması da dahildir.
Şiddetin etkisi savaş değil, milisleri, düzenli orduları, muhafazakar ve otoriter devletleri ve bazen uluslararası güçleri içeren bir savaş stratejisidir. Bu strateji, bu suçu uluslararası kurumlar tarafından en ciddi ve en çok göz ardı edilen ve paylaşılan suç haline getirir."
NADA Koalisyonu’nun talepleri ise şunlar:
"*Irak ve Suriye’de DAİŞ’e karşı yürütülen savaşta, Sudan’daki savaşta ve Gazze’deki soykırımda işlenen suçlarla ilgili kapsamlı soruşturmalar açılması ve savaşta cinsel şiddet uygulayan tüm faillerin yetkili ve bağımsız uluslararası ve yerel mahkemelerde savaş suçlusu olarak yargılanması.
*Savaşta cinsel şiddetin, tüm dünyadaki anayasalarca hiçbir hafifletici neden veya gerekçe olmaksızın insanlığa karşı bir suç olarak kabul edilmesi.
*Mültecilerin tedavi, korunma ve ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan yeniden topluma kazandırılmalarını sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler’e bağlı bağımsız bir uluslararası kuruluş tarafından yönetilen Küresel Mülteci Destek Fonu kurulmalıdır.
*Her aşamada mağdurları koruyun, onlara barınma ve rehabilitasyon imkânı sağlayın ve onları kurban olarak değil, öncü ve tarihin tanıkları olarak görün.
*Çocuk yaşta evliliklere toleransı, “namus” politikalarını ve tecavüzü kültürel veya dini gerekçelerle meşrulaştıran tüm yasaları reddedin.
*Medya kampanyalarında veya uluslararası yardım politikalarında cinsel şiddetin kullanılmasını yasaklayın ve kadınların yaşadığı acıların siyasallaştırılmasını reddedin.
*Güvenli kabul edilen bölgelerde tekrarlanan ihlallerin önlenmesi amacıyla, kadınların bağımsız denetimi altında, yerinden edilmiş ve mülteci kamplarındaki kadınlar ve kız çocukları için özel koruma mekanizmalarının sağlanması."
NADA, açıklamasında şunlara çağrıda bulundu:
"Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne:?Kapatılan cinsel şiddet davaları yeniden açılmalı ve yargı yetkisi Filistin, Sudan, Suriye, Irak ve diğerlerini de kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Uluslararası Kuruluşlara: Kınama dilinin zayıflığını aşmak için somut adımlar atılması ve kamuoyunun hesap vermesi gerekiyor.
Hükümetlere:?Kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran yasalar, özellikle de ‘zorla evlendirme’ ve ‘tecavüzcülerin mağdurlarıyla evlenmeleri halinde affedilmesi’ yasaları kaldırılmalıdır.
Medyaya: Metalaştırma kültürüne karşı gerçek bir feminist sesle mücadele edin ve mağdurları ‘trajik hikayeler’ olarak göstermek yerine, onların direnişine ve politik taleplerine odaklanın.
Bölgesel ve Küresel Feminist İttifaklara:?Kınama ötesine geçmek, failleri tespit edip hesap soracak, ayrıca kadınların kendi direnişine ve toplumsal cinsiyet demokrasisine dayalı koruma yöntemlerine dayalı temel bir alternatifi kabul edecek uluslararası bir feminist cephe kurmak.
Kitlesel ve Uluslararası Hareketlere:?Kadınlar tecavüze uğradığında ulusların özgürlüğü olmaz, özgür kadınlar olmadan kurtuluş olmaz.”