
Ayşegül Doğan: Sözün ötesine geçmek gerekiyor!
- 11:36 19 Haziran 2025
- Siyaset
ANKARA - Güncel gelişmeleri değerlendiren DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Meclis’te kurulacak komisyona ilişkin “Sözün ötesine geçmek gerekiyor. Yeni bir şeyler söylemek yetmiyor. Yeni bir şeyler de yapmak gerekiyor. Çünkü söylemi destekleyecek pratik göstergeye toplumun ihtiyacı var” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, gündeme ilişkin gelişmeleri değerlendirmek üzere DEM Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi.
‘Zeytinlikler şirketlerin rantı için madenciliğe açılamaz’
Konuşmasına, AKP'nin tartışmalara neden olan torba yasayla gelen maden yasa tasarısına ve komisyondaki şiddete tepki göstererek başlayan Ayşegül Doğan, “Bir torba yasa içinde gelen sözüm ona maden yasası teklifiyle insanların toprağının şirketlere, rant odaklarına açılma ihtimaline ve onun komisyondan geçip genel kurulan gelip alın teri ile emekleriyle kazandıkları her şeyi kaybetme ihtimali ile karşı karşıya oldukları için protesto ediyorlar ve komisyona girmek istiyorlar. Komisyona girip sözlerini söylemek istiyorlar, o zeytinliklerin neden şirketlere açılmaması gerektiğini Türkiye halklarına duyurmak istiyorlar. Bu sözü duymaktan dahi aciz bir Meclis görüntüsü vermek ve sonra da bu Meclis’in alt komisyonlarının, genel kurulunun millete ait olduğunu söylemek kabul edilebilir değil. Hakikaten TBMM çiftçinin köylünün derdiyle ilgileniyorsa o komisyon kapılarını çiftçiye köylüye emekçiye açmak durumunda. Orada kendi yerelinde nasıl yaşayacağına karar vermek isteyenlere açmak zorunda. İşte barış ve demokratik toplum süreci tüm bunlarla ilgili bir süreç bizim için. Zeytinlikler şirketlerin rantı için madenciliğe açılamaz. Bizim bu konudaki ilkesel tutumumuz ve tavrımız son derece net” sözlerini kullandı.
‘Önceliğimiz barış ve demokratik toplum’
“Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” etrafında DEM Parti’nin görüşmelerinin, halk buluşmalarının durmadan ve hız kesmeden devam ettiğini söyleyen Ayşegül Doğan, “Türkiye’nin her yerinde sahada temaslarda bulunduk. Dedik ki bu mesele Türkiye’nin demokrasi sorunu, Kürt meselesi yalnızca siyasi partiler arasında DEM Parti’nin meselesi değil. Evet biz bunun anlatıcısı olacağız. Tabi ki bunun örgütleyicisi olacağız ki bu bizim talebimiz. Ancak bu DEM Parti ile sınırlı kalmamalı. Bunun alanı genişlemeli. Diğer siyasi partiler, iktidarından muhalefetine bu konuda sorumluluk hissetmeli. Hissetmekle yetinmemeli, sorumluluk üstlenmeli dedik. Şimdi sürecin başından beri biz yalnızca muhalefet partilerini bilgilendirmedik. Tüm bilgileri açık bir biçimde kamuoyu ile paylaşmaya özellikle önem gösterdik ve dikkatle yapmaya çalıştık bunu. Aynı zamanda iktidar bloğu ile görüşmeler yaptığımızı söyledik ve bunu da kamuoyu ile paylaştık. Biz DEM Parti olarak bu sürecin takipçisiyiz ivme kazanması için elimizden geleni fazlasıyla yapmaya devam ediyoruz. Ne yaz tatili ne de başka programlar bizim önceliğimiz. Bizim önceliğimiz barış ve demokratik toplum sürecinin bir an önce pratik göstergelerle hayata geçirdiğine ilişkin ivmeyi sağlayabilmek” diye konuştu.
'Süreç taraflar açısından kendi ritminde ilerliyor'
Devamında Ayşegül Doğan şunları ifade etti: “DEM Parti olarak çok titiz davranmaya çalışıyoruz. Akabinde gelen soru peki ne olacak bundan sonra. Şu an da bulunduğumuz durum sürecin tarafları açısından kendi ritminde ilerlediğini gösteriyor. Sürecin tarafları açısından kendi ritminde ilerleyen bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Herhangi bir tıkanıklık ya da kriz söz konusu değil. Durağanlık pratik göstergelerin kamuoyu tarafından görünmüyor olması bir tıkanıklık ya da kriz olduğu konusunda bir algı yaratıyor. Bizim söyleyeceğimiz şey kendi ritminde yürüyen bir sürecin olduğu.
Orta Doğu’daki sorunlar diyalog ve müzakere ile çözülmelidir
Sayın Öcalan'ın değerlendirmelerde altını çizdiği konulardan bir Orta Doğu'daki gelişmeler. Ne Kürt meselesi ne de Türkiye'nin demokrasi sorunu Orta Doğu’daki meselelerden bağımsız bir şekilde ele alınmaz. Bizim Orta Doğu’ya yaklaşımımız da Türkiye’deki sorunlarla aynı. Orta Doğu'daki sorunların da diyalog ve siyasi müzakere yoluyla çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Her türlü bölgesel yayılmacılığı, güvenlikçi politikalarla hegemonik yaklaşımlara karşıyız. Hızla demokratik siyaset alanı güçlendirilmeli, demokratik gelişmelere hız verilmeli, çözümün anahtarının savaş halinin son bulmasının anahtarının da güçlendirilecek demokraside olduğunu siyasi diyalog ve müzakere kanallarının açılmasında olduğunu tekrar ediyoruz. İçeride barışı savunurken dışarıda başka bir şeyi savunmamalısınız. İçeride de dışarıda da barış ve demokratik siyaset diyoruz. Türkiye bir yandan kendi iç barışını sağlamaya konsantre olmalı, dışarıda da barışçı politikalara katkı sunmalı, siyasi diyalog ve müzakere kanallarının açılması konuda da aktif bir dış politika izlemeli.
En uygun yol ve yöntem tarihsel barış fırsatını değerlendirmektir
Barışçıl bir biçimde tarafı olmak. Uluslararası kurum ve kuruluşlar da tabi ki küresel güçler de tam böyle bir pozisyon almak durumunda. Çünkü Orta Doğu gibi onlarca farklı etnik ve dinsel kimliğin bir arada bulunduğu bir coğrafyada barışın yolu ancak demokratik bir ortaklıktan özgür ve eşit bir bir arada yaşamdan geçer. Her şey değişiyor, Orta Doğu değişiyor. Ve Orta Doğu’daki tüm ülkeler bu değişimden bir şekilde payını alıyor. Arzumuz, dileğimiz, temennimiz bu değişimin demokratik ve barışçıl bir şekilde olması. Orta Doğu’daki gelişmeleri bu şekilde değerlendirmek, böyle algılamak, böyle okumak ve buna uygun yol ve yöntemler geliştirmek durumundayız. En uygun yol ve yöntem de olmaz denilen her şeyin olduğu belki birkaç yüzyılda olacak gelişmelerin bu yüzyıla denk geldiği bu tarihsel anda çıkan tarihsel barış fırsatını değerlendirmek olur.
Söylemi destekleyecek pratik göstergelere toplumun ihtiyacı var
Bir komisyon kurulmasının neden buna ihtiyaç duyulduğunun gerekliliğini defalarca anlattık. Dedik ki Meclis Başkanı bir inisiyatif almalı. Bu inisiyatifle parti yetkililerine, eş genel başkanları, genel başkanları ya da partinin ilgili yetkililerini toplayarak komisyon usul ve esasına ilişkin birtakım görüşmeler yapabilir. Bunu da kamuoyu ile paylaşabilir. Son olarak Sayın Kurtulmuş’un yaptığı açıklamayı ve komisyonla ilgili yapıcı tutumunu tabi ki memnuniyetle karşılıyoruz. Sözün ötesine geçmek gerekiyor. Yeni bir şeyler söylemek yetmiyor. Yeni bir şeyler de yapmak gerekiyor. Çünkü söylemi destekleyecek pratik göstergeye toplumun ihtiyacı var. Bir an önce Sayın Kurtulmuş yapılması gerekeni yapsın artık, yetkilileri toplasın, siyasi partilerle bu konuya dair istişarelerde bulunsun. Bizim komisyonun çalışma usulü ve esaslarına ilişkin de tüm önerilerimiz hazır. Bu konudaki taslağımız hazır.”