
TJA’dan darp edilen Kürt aileye ilişkin açıklama
- 22:16 14 Temmuz 2025
- Güncel
İSTANBUL - Piknikten dönerken araçlarında Kürtçe müzik dinledikleri için polis tarafından darp edilen Kürt aileye ilişkin açıklama yapan TJA, yaşananları sistematik ırkçılık ve cinsiyetçiliğin sonucu olarak değerlendirerek “Bu bir işkence, bir insanlık suçudur” denildi.
Tevgera Jinên Azad (TJA), piknik dönüşünde araçlarında Kürtçe müzik dinledikleri için polis tarafından durdurularak darp edilen Kürt aileye ilişkin yazılı açıklama yaptı. Saldırıda ağır şekilde darp edilen hamile kadının erken doğuma alındığı, bebeğin yoğun bakımda olduğu, annenin ise entübe edilerek yaşam mücadelesi verdiği belirtilen açıklamada, “Bu ülkede Kürtçe yaşamak hâlâ suç gibi görülüyor. Bu anlayışla ne barış ne de adalet inşa edilebilir” denildi.
'Sistematil ırkçılığın açık tezahürü'
Konuya ilişkin açıklama yapan TJA, yaşananları “işkence” ve “insanlık suçu” olarak nitelendirerek, “Bu olayın sadece ‘adli bir vaka’ olarak değerlendirilmesini reddediyoruz. Bu, yıllardır iktidarın ve onun ideolojik ortaklarının beslediği sistematik ırkçılığın açık bir tezahürüdür. Kürt halkının dili, halayı, kıyafeti hedef alınmakta; kimliği nefret diliyle kriminalize edilmekte, bu söylemler ise yargı eliyle meşrulaştırılmaktadır. Yaşanan şiddet, bu zihniyetin doğrudan sonucudur” değerlendirmesinde bulundu.
Açıklamada, Kürtçe yaşamanın bu ülkede halen bir tehdit unsuru olarak görüldüğüne dikkat çekilerek, “Toplumsal barışın ve demokratik yaşamın inşasının tartışıldığı bir süreçte Kürt halkı hâlâ potansiyel bir hedef olarak kodlanıyor” diye belirtildi.
‘Kürt kadınına yönelik şiddet normalleştiriliyor’
TJA, milliyetçilikle iç içe geçmiş cinsiyetçiliğin de bu saldırının bir parçası olduğunu vurgulayarak, “Darp edilen Kürt kadının yoğun bakıma alınması, doğan bebeğin hayati tehlikeyle karşı karşıya olması, Kürt kadınlarına yönelik şiddetin nasıl sistematikleştiğini ve normalleştirildiğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.
‘Kimlik inkarına dayalı siyaset kök salamamalı’
Açıklamanın devamında toplumsal barışa yönelik provokatif yaklaşımların teşhir edilmesi gerektiği belirtilerek şu çağrı yapıldı: “Kimlik inkârına dayalı siyaset artık bu topraklarda kök salamamalıdır. Herkes bilmelidir ki; Kürt halkı bu ülkenin asli unsurudur ve yaşamın her alanında kendi diliyle, kültürüyle, inancıyla var olacaktır. Bu vahşi saldırının sorumluları derhal yargılanmalı, Kürt halkının anadilinde yaşama hakkı anayasal ve yasal güvence altına alınmalıdır.”