
‘Gücümüzü birleştirelim, kadın katliamlarına dur diyelim’
- 09:05 26 Ağustos 2025
- Güncel
WAN - Artan kadın katliamlarına tepki gösteren TJA aktivistleri, cezasızlığın failleri cesaretlendirdiğine dikkat çekerek, derhal önleyici adımların atılması vurgusunda bulundu.
Türkiye ve Kürdistan’da kadın katliamları ve şüpheli kadın ölümleri her geçen gün artıyor; sokaklar, evler, adliye koridorları kadınlar için güvenli alan olmaktan çıktı. İktidarın, İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden bu yana her iptal edilen koruma kararı, her verilen ceza indirimi, her uygulanmayan önleyici tedbir bir başka kadının hayatına tehlikeye sokmaya devam ediyor. “Artık yürümekten, dışarı çıkmaktan korkar hale geldik” diyen kadınlar, yaşamın her alanında örgütlenme ve dayanışma çağrısı yaptı.
TJA aktivistleri, cezasızlık politikaları ve iktidarın sessizliğine tepki gösterdi.
Türkiye’de ve Kürdistan’da kadına yönelik katliamların ve kadın kırımına karşı iktidarın hiçbir adım atmadığına dikkat çeken Medya Mermit, “Her sabah kadınların ölüm ya da şiddet haberleriyle uyanıyoruz. Bu durum bizleri korkutuyor; artık yürümekten, dışarı çıkmaktan çekinir hale geldik. İktidarın bu canice katliamlara karşı acilen adım atması gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi hayata geçirilmese bile, en azından bu katliamlara karşı caydırıcı cezaların uygulanması şart. İyi hal indirimi başlı başına bir suçtur. Bir kadını katleden kişiye iyi hal indirimi verilmesi kabul edilemez, çünkü bu durum failleri daha da cesaretlendirmektedir. Kadın cinayetlerinin politik olduğunu çok net bir şekilde görebiliyoruz. Kadın cinayetleri politiktir! Bizler her alanda, sokakta, mahallede bu gerçeği haykırmaya devam edeceğiz. Bu ölümleri ve katliamları hiçbir şekilde kabul etmiyoruz ve asla susmayacağız” dedi.
Kadın katliamlarının uzun yıllardır artarak devam ettiğini ifade eden Filiz Emek Arslan, tarih boyunca yaşanan kadın kıyımlarının günümüzde de bitmediğini dile getirdi. Filiz Emek Arslan, “Bizim için önemli olan yalnızca eylem ve etkinliklerle sınırlı kalmak değil; kadın arkadaşlarımızla ve sivil toplum kadın örgütleriyle daha örgütlü bir çalışma yürütmektir. Türkiye’nin dört bir yanından kadınlarla, hangi ırktan ya da kimlikten olduğuna bakmaksızın, kadın kimliğini öne çıkararak bir araya gelmemiz gerekiyor. Kadınlar olarak yıllardır çok bedel ödedik, çok acı çektik. Bu mücadeleyi, önderliğimizin bize sunduğu kadın kurtuluş ideolojisiyle yaşamın her alanında hayata geçireceğiz. Umutluyuz, inançlıyız. Çünkü yalnızca intihar değil, her gün şiddete maruz kalan binlerce kadın var. Biz kadın arkadaşların sesi olarak buradayız ve tüm kadın arkadaşlarımızı bu mücadeleye çağırıyoruz” diye konuştu.
‘Gücümüzü birleştirelim, birbirimize sahip çıkalım’
Kadın katliamlarına karşı geliştirilen yasaların ve politikaların hiçbir şekilde caydırıcı olmadığını söyleyen Yıldız Çetin, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve yargının ceza indirimleriyle birlikte kadın katliamlarında artış yaşandığını ifade etti. Yıldız Çetin, “Biz TJA’lı kadınlar olarak buna hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğiz. Her zaman alanda olacağız, sesimizi yükselteceğiz ve gücümüzü birleştireceğiz. Bu politikaların karşısında tüm gücümüzle dimdik duracağız. Toplumumuza ve herkese sesleniyoruz: Lütfen bir kadın arkadaşımızın sorunu varsa, hep birlikte çözmeye çalışalım. Aileler destek olmalı. Kadın arkadaşlarımızı tekrar eşlerinin yanına göndermek, hem intiharlara hem de kadın cinayetlerine neden olmaktadır. Bizler bu konuda şunu söylüyoruz: Gücümüzü birleştirelim, birbirimize sahip çıkalım, kızlarımızı ve gelinlerimizi sahipsiz bırakmayalım. Bu cezasızlık politikalarına karşı sesimizi yükseltelim” sözlerini kullandı.
‘Kadınlar seslerini yükseltmeli’
Kadın katliamları ve şüpheli kadın ölümlerinin artışında cezasızlık ve politikasızlığın etkili olduğunu belirten Yıldız Tuncer, Türkiye ve Kürdistan’daki kadınların seslerini yükseltmeleri gerektiğini vurguladı. Yıldız Tuncer, “Bizler bunun önünü açmadıkça, kapalı kapılar ardında kadınların sessiz çığlığına cevap olamadığımız sürece bu tür cinayetlerin ve şüpheli ölümlerin artacağını biliyoruz.Türkiye ve Kürdistan’daki tüm kadınların tek ses olup seslerini duyurmalarını istiyoruz. Kadın olmak zordur. Bu coğrafyada kadın olmak, yaşamın en ağır yükünü taşımaktır. Kadınlar tek ses olmalı ve kadın cinayetlerine karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Gün geçmiyor ki şüpheli kadın ölümleri ya da taziyeleri olmasın. Bu çok acı bir durumdur; toplumsal bir sorundur ve aşmamız gerekiyor. İktidar ve egemen zihniyet sessiz kaldığı sürece ölümlerin artacağını biliyoruz. Kadın cinayetlerine sessiz kalan herkes, bu suça ve cezasızlığa ortaktır. Bizler yaşamın her alanındayız, yaşamın merkezindeyiz. Kadınlar olarak yaşamın bizim üzerimize inşa edildiğini biliyoruz. Kadının olmadığı bir yaşamda hayat yoktur. Feodal zihniyetle kadınlar üzerinde hâkimiyet kurmak isteyenlere karşı her zaman dimdik durmalıyız, geri adım atmamalıyız. Kadınlar olarak el ele verip, sessiz çığlığa ses olmalıyız. Kapalı kapılar ardındaki her kadının yaşamına dokunmak bir sorumluluktur ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Kimse engel olamaz; yaşamını yitiren her kadının hakkını ve zorluklarla mücadele eden her kadının mücadelesini savunmayı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.