Aydınlatılmayan bir kadının ölümü: Rojin Kabaiş (2)

  • 09:02 23 Kasım 2025
  • Dosya
 
‘Bir kadının akıbeti diğerinin geleceğini belirliyor’
 
Büşra Turan
 
WAN – Rojin Kabaiş için Adalet Komisyonu üyesi Hivda Selen, Rojin Kabaiş davasında yaşanan ihmallere dikkat çekerek, “Eğer mücadele etmeseydik, Rojin sessizlik içinde karanlıkta kalacak ve kimse ona ne olduğunu sormayacaktı. Bir kadının akıbeti, başka bir kadının geleceğini belirliyor. Rojin için adaletin sağlanması, sokaklarda özgürce yürümek isteyen tüm genç kadınlar için umut ifade ediyor” dedi.
 
Türkiye’de kadın kırımına varan kadın katliamları sürerken, neredeyse her gün bir kadın daha erkekler tarafından katlediliyor. Kadın örgütleri, bu katliamların tamamen önlenebilir olduğunu vurgularken; devletin kadınları korumak yerine şiddeti meşrulaştıran politikalar izlediğini belirtiyor. Her sabah yeni bir kadın katliamı haberiyle uyanan Türkiye’de, Rojin Kabaiş için adalet arayışı ise tüm engellere rağmen devam ediyor.
 
Dosyamızın ikinci bölümünde Rojin Kabaiş için Adalet Komisyonu üyesi Hivda Selen, Rojin Kabaiş dosyasına dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Öz savunma hakkını kullanan kadınlar ağır cezalarla yargılanıyor’
 
Öncelikle ülkedeki kadın katliamlarında yaşanan artışa dikkat çeken Hivda Selen, Türkiye’de her gün  en az dört ya da beş kadının katledildiğini ve bunun önlenebilir olduğunu vurguluyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadın katliamlarını artırdığını söyleyen Hivda Selen, “Kuşkusuz sözleşme varken de tam uygulanmıyordu ama çekilme ile ‘Siz kadınları katledebilirsiniz, biz bunun önüne geçmeyeceğiz’ mesajı veriliyor. Kadınlar ifade vermeye, şikâyetçi olmaya gidiyor, karakollardan geri dönüyor. Şiddet uygulayan, katleden erkekler karakolların ve adliyelerin ön kapılarından girip arka kapılarından çıkabiliyor. Oysa öz savunma hakkını kullanan kadınlar ağır cezalarla yargılanıyor. Bugün uygulanan politikalar kadın cinayetlerini meşrulaştırıyor; buna karşın iktidarın ‘aile yılı’ gibi programlar açıklaması kabul edilemez” diye belirtiyor. 
 
‘Siz korumuyorsunuz, o halde çekilin’
 
“Aile Yılı” programının kadınları eve hapseden bir uygulama olduğunu söyleyen Hivda Selen, devletin görevini yerine getirmediğini ifade ediyor. Hivda Selen, “Erkek şiddetinin önünün alınamadığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Bugün bu kadar kadın katlediliyorsa devlet görevini yerine getirmediği içindir. Biz de adalet komisyonları olarak bunu söylüyoruz: Siz korumuyorsunuz, o halde çekilin; biz birbirimizi savunuruz, birbirimizi koruruz. Her bir kadının yaşamı için tek tek mücadele ediyoruz. Kadınlar katlediliyor, başka bir kadın onun için mücadeleye başlıyor. Rojin için yürüttüğümüz mücadele başka bir kadının akıbetini belirliyor. Eğer Rojin için adalet sağlanmış olsaydı, yine Van Gölü’nün yakınlarında cansız bedenine eriştiğimiz Şilan Tekin’i tartışmıyor olacaktık” sözlerini kullanıyor. 
 
‘Örgütlü kadın mücadelesi’
 
Hivda Selen, kadınların örgütlü mücadelesinin kadın katliamlarını ve erkek egemenliğini değiştirecek tek güç olduğunu kaydederek, “Bugün eğer birbirimizi savunabiliyorsak bunun sebebi örgütlü kadın mücadelesidir. Kadınlar ‘intihar etti’ denilerek susturulmak isteniyor; bize ‘yüksekten düştü’ diyorlar, inanmamızı bekliyorlar. Hayır, kadınlar yaşamayı seviyor; erkekler tarafından katlediliyor ve bunun üzerinin kapatılmasına izin vermiyoruz. Bu mücadeleyi örgütlü olarak sürdüreceğiz” diye belirtiyor. 
 
‘Rojin için de önce ‘intihar ettiği’ söylendi’
 
Hivda Selen, Rojin Kabaiş davasının adalet komisyonları açısından da örgütlü bir mücadele örneği olduğuna işaret ederek, “Tıpkı birçok kadın davasında olduğu gibi Rojin için de önce ‘intihar ettiği’ söylendi ve sosyal medyada bu şekilde büyük bir algı yaratıldı. Ancak Rojin’in ailesinin ısrarlı mücadelesi, müdahil baroların ısrarı ve mücadele eden kadınların kararlılığı sayesinde bazı adımlar atıldı. Sürecin başından beri iki erkeğe ait DNA’ların nerede bulunduğu tartışıldı ama bu hiçbir şekilde sonuca bağlanmadı. Bugün bu adımların atılmasının nedeni, mücadele edilmesi; kadınların, ailesinin, baroların ve avukatların vazgeçmemesidir. Rojin için adalet soruluyor ve kadınlar bu mücadeleyi sürdürüyor” diyor. 
 
‘Mücadele etmeseydik, Rojin sessizlik içinde karanlıkta kalacaktı’
 
Rojin Kabaiş için yürütülen mücadelenin Türkiye genelindeki kadın eylemleriyle bağlantılı olduğunu ifade eden Hivda Selen, “Bunun için üretilen bir mücadele var; o nedenle belli adımlar atılıyor. Bugün Türkiye’nin her kentinde eylemler yapıyorsak, üniversitelerde protestolar düzenliyorsak, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencileri Rojin’in hakkı için vazgeçmiyorsa, bu bir mücadele sonucudur. Atılan geri adımların tamamı bununla ilgilidir. Eğer mücadele etmeseydik, Rojin sessizlik içinde karanlıkta kalacak ve kimse ona ne olduğunu sormayacaktı. Biz Rojin için adalet komisyonları olarak her yerde mücadeleyi yürütüyoruz; çünkü bir kadının akıbeti, başka bir kadının geleceğini belirliyor. Rojin için adaletin sağlanması, sokaklarda özgürce yürümek isteyen tüm genç kadınlar için umut ifade ediyor. Bugün hepimiz kendimizi biraz olsun Rojin olarak görüyoruz ve onun için mücadeleyi sürdürüyoruz” ifadelerine yer veriyor. 
 
‘Etkin araştırmalar yapılmasını talep ediyoruz’
 
Hivda Selen, komisyon olarak taleplerini ise şu şekilde özetliyor: “Adli Tıp Kurumu, Rojin Kabaiş’in vücudunda bulunan iki farklı erkek DNA’sının kime ait olduğunu açıklamalıdır. Bu açıklama, iki farklı kişinin şüpheli olarak yargılanması sürecinin başlaması anlamına gelir. Dosyanın gizliliği konusuna saygı gösteriyoruz ancak gizlilik, kamuoyunu oyalamak için kullanılmamalıdır. Biz dosyanın selameti için bu bilgilerin kullanılmasını ve etkin araştırmalar yapılmasını talep ediyoruz. Taleplerimizin karşılanması gerekiyor. Tüm genç kadınları, Rojin Kabaiş için adalet komisyonlarıyla birlikte onun akıbetini sormaya ve gerçek adaletin mücadelesini vermeye davet ediyoruz. Mücadelemiz örgütlüdür ve ancak bu şekilde başarıya ulaşabilir.”