‘Barış ve çatışma çözümleri’ panelinde çözümler konuşuldu
- 18:13 14 Aralık 2025
- Güncel
WAN- İnsan Hakları Haftası kapsamında düzenlenen “Barış ve çatışma çözümleri” panelinde, “Çözüm ve hukuki değişim”, “Çoklu saldırılar karşısında insan hakları rejimi, mücadele ve barış” ve “İnsan haklarının mücadelesinin özü” başlıkları tartışıldı.
Wan’daki Demokratik kitle örgütleri öncülüğünde 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında, “Barış ve çatışma çözümleri” başlıklı paneli düzenlendi. Wan Barosu Tahir Elçi Konferans salonunda düzenlenen panele, Avukat Gulan Çağın Kaleli, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Sekreteri Osman İşçi ve Doç. Dr. Vahap Coşkun’ un konuşmacı olarak yere aldığı panelin moderatörlüğünü ise İHD Wan Şube Eşbaşkanı Mehmet Salih Coşkun üstlendi.
Panele, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan il yönetimi, Wan Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları ve merkez ilçe Belediye eşbaşkanları, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.
Panel salonuna “Herkes için insan hakları” yazılı pankart asıldı.
‘Bu süreç hak ihlallerini gidermenin anahtarıdır’
Panelin ilk konuşmacısı Dr. Osman İşçi, “İnsan hakları ve barış” sürecini anlatarak, insan hakları mücadelesinin özünü barış olduğunun altını çizdi. Osman İşçi, “İnsan hakları ve barış birbirini tamamlayan bir bütündür. Kürt meselesinin çözülmemesi hayatımızın her yerine sirayet eden bir durumda. İnsan hakları bildirgesi mücadelemizin kazanımıdır. İnsan haklarının inşası için barışa, barışın inşası içinde insan haklarına ihtiyacımız var. Hepimiz insan onu kapsamında eşitiz. Barışı siyasi olarak inşa ederken, diğer bütün boyutlarına dikkat etmeliyiz. Birinin yaşam hakkını ihlal etiğinizde geri dönüşü olmayan birçok hakkı da ihlal edildi. Demokratik haklarımızı kullanma açısından ülkede bir gerilik hali mevcuttur. 1 Ekim’de tokalaşma ile başlayan süreç görüşmelere kadar gitti. Bu süreç hak ihlallerinin gidermenin anahtarıdır. Barış sürecinden bu yana şiddet azaldı. Bu politikalar bizi geleceğe götürecek. Gelecek içinde kadının öncü rolüne ihtiyacımız var. 2026 yılı bütçesi insan hakları bütçesi olmalıdır” dedi.
Kadın kırımlarına dikkat çekildi
Ardından “Çoklu saldırılar karşısında insan hakları rejimi” ve “Mücadele ve barış” konusunu anlatan avukat Gulan Çağın Kaleli Kürt mücadelesinde yaşamını yitiren kadınları anarak konuşmasına başladı. Gulan Çağın Kaleli, “Mesele sadece insan hakları değil aynı zamanda ekolojik yıkımına da bakmamız gerek. Barışı en çok konuştuğumuz zamanda, barışın yürütücüsü olan tarafın silahları bırakması ile ekolojik yıkımın hala devam ediyor olması bizlerde barış perspektifinin nerde olduğunu sormamıza götürüyor. Bu çatışmasızlık süreçte, kadına yönelik katliamların, şiddetin artarak hala devam etiğine dikkat çekmek isterim” diye konuştu.
‘Kadın katliamları savaş bilançosuyla eşdeğer’
Süreçlere bakılmaksızın işkencenin her zaman devam etiğini vurgulayan Gulan Çağın Kaleli, hak mücadelesini tartışırken kimi onarım yapmayan kararlar ile karşılaştıklarını söyledi. Gulan Çağın Kaleli, “İnsan hakları rejimi içinde bir de kadın hakları rejimini tartışmamız gerek. Kürtlerin varlığının tanınması, yüz yılardır hak ihaleler yaşandı ve neden bu ihlaller ile yüzleşilmedi? Hukuk başlatılan barış süreç açısından sadece, hakları garanti altına almak için bir araç konumundadır. Sayın Öcalan’ın başlattığı süreç Kürt tarafından sahiplendi. Kürtler ‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ derken diğer ise ‘Terörsüz Türkiye’ diyor burada dilin ve sahiplenmenin önemini ortaya çıkarıyor. Devletin nerede olduğu konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. Cezasızlık politikası savaş sürsün diyedir. Kadın katliamları savaş bilançosuna eş değer” şeklinde konuştu.
‘Entegre yasaları çıkarılmalı’
Son olarak, “Çözüm ve hukuki değişim” konusunu anlatan Doç. Dr. Vahap Coşkun, hukuki değişim ve çözüm sürecine dikkat çekti. Vahap Coşkun, “Türkiye çözüm süreci konusunda yeterli deneyim ve tecrübeye sahiptir. Birçok defa devlet Sayın Öcalan ile görüşmeler yaptı fakat hiçbir zaman süreçleri başarıya götürmedi. Bunu sebebi ise siyasi alt yapının olmamasıdır. Örnek verecek olursak dünyadaki barış süreçlerine bakabiliriz. Bizler demokrasiye sahip çıkıp, elimizin altındaki bu sürecin önemini bilmeliyiz. Toplumun isteklerine toplumsal bir şekilde cevap olmalıyız. PKK üyelerinin siyasete katmak için kanunlar çıkarılmalı ve spesifik bir yasa çıkarılmalı. Bu altına girilen yükün altından çıkılmanın daha kolay olacağını düşünüyorum. PKK’nin silah yakan ve üyelerine entegre yasaları çıkarılmalıdır” dedi.
Panel, soru cevap kısmı ile son buldu.







