‘Yarın Cumartesi Anneleri’ne duyarsızlığın son günü olsun’

  • 13:11 11 Mayıs 2024
  • Güncel
 
İSTANBUL - Bu haftaki eylemlerinde Kasım ve Halil Alpsoy’un akıbetini soran Cumartesi Anneleri, Anneler Günü’ne vurgu yaparak “Yarın, Cumartesi Anneleri’ne karşı duyarsızlığınızın son günü olsun” dedi.
 
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 998’nci haftasında da bir araya geldi. Ellerinde karanfil ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu dövizleri taşıyan Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki eylemine, İnsan Hakları Derneği (İHD) temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı.
 
Bu hafta ki eylemde, 18 Mayıs 1994 tarihinde Adana’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Kasım Alpsoy’un akıbeti soruldu. Açıklama metnini İHD İstanbul Şubesi’nden, Sebla Arcan okudu
 
Sebla, açıklama metnini okumadan önce 12 Mayıs Anneler Günü’nü hatırlatarak kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Herkesin Anneler Günü’nü kutlarken Cumartesi Anneleri’nin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Sebla, “Bir yandan evlatlarının mezarlarına ulaşmak için ömürlerini tüketirken bir yandan da evlatları her an gelecekmiş gibi giysilerini ütülü, hemen uzanacaklarmış gibi yataklarını temiz tutan anneleri hatırlayın. Evlatlarının 50 yıl, 40 yıl, 30 yıl önce olduğu gibi anahtarlarıyla kapıyı açıp ‘anne ben geldim’ diyen seslerini duymayı umut etmekten hiç vazgeçmeyen anneleri hatırlayın.  Yarın, Cumartesi Anneleri’ne karşı duyarsızlığınızın son günü olsun” dedi.
 
18 gün sonra cenazesi bulundu
 
Ardından kaybedilenlerin hikayelerini dile getiren Sebla, 37 yaşındaki Halil Alpsoy’un, 12 Mayıs 1994 gecesi eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte akraba ziyaretinden döndükleri sırada İstanbul’un Kanarya ilçesinde bulunan evinin önünde polisler tarafından Beyaz Toros bir araçla gözaltına alındığını söyledi. Halil’in gözaltına alınmasının ardından 18 gün sonra, işkenceyle cenazesinin İstanbul’a 530 km uzaklıktaki Kırıkkale ormanlık bir alanda bulunduğunu belirten Sebla, “Üzerinde kimliğini belirlemeye yarayacak hiçbir şey yoktu. Halil’in gözaltındayken ceketinin astarına gizlice yazdığı anlaşılan evinin telefon numarası, onun cansız bedeninin bulunmasını sağlamıştı. Kardeşleri, tanınmaz hale gelmiş Halil’i, elindeki çocukluktan kalma izden teşhis edebildi” şeklinde konuştu.
 
‘Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’
 
Halil Alpsoy'un gözaltına alınmasından bir hafta sonra ise 18 Mayıs 1994’te amcasının oğlu Kasım Alpsoy’un Adana’daki evine baskın yapıldığını ifade eden Sebla, Kasım Alpsoy’un da polisler tarafından gözaltına aldığını dile getirdi. Gözaltına alındığı günün akşamı Kasım’ın  serbest bırakıldıktan sonra  kimliğine el konulduğunu aktaran Sebla, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kasım serbest bırakıldıktan sonra polisler ‘Yarın gel, kmliğini al!’ dediler. Eve döndüğünde işkenceden perişan haldeydi. Ertesi gün, kimliğini almak üzere bir akrabasıyla birlikte Seyhan İlçe Jandarma Komutanlığı’na gitti. Akrabası tüm gün kapıda bekledi, ancak Kasım Alpsoy girdiği o binadan bir daha çıkamadı. Ailelerinin tüm girişimlerine rağmen, 30 yıldır devletin yetkili makamları onların akıbetlerini açığa çıkaracak, sorumluları tespit ederek, cezalandırılmalarını sağlayacak araştırma ve soruşturmalar yapmadı. Bugün bir kez daha adli makamları, Halil ve Kasım Alpsoy’un gözaltında kaybedilmesi ile ilgili olarak adil, tarafsız ve etkin bir soruşturma başlatmak için göreve çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Halil ve Kasım Alpsoy için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
 
Açıklamanın ardından eylem yıllardır abluka altında tutulan Galatasaray Meydanı’na karanfillerin atılması ile son buldu.