
‘Barış sadece Kürtler için değil herkes için bir ihtiyaçtır’
- 09:01 12 Nisan 2025
- Güncel
Elfazi Toral
İSTANBUL - Kadınlar, barış sürecinin toplumsallaşması gerektiğini belirterek, “Kürt halkının eşit yurttaşlık talebi hepimizin hayatını kolaylaştırır” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nın ardından, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi öncülüğünde hem Kurdistan hem de Türkiye kentlerinde “Barış ve Demokratik Toplum İnşasında Kadın Buluşmaları” şiarıyla kadınlarla bir dizi temas gerçekleştirildi. Yine yereldeki feministler, kadın platformları ve kadın örgütleriyle bir araya gelinerek, bu süreci kadınlarla ortak bir zeminde sürdürme mesajı verildi. Sürecin ilerlemesi ve somut adımların atılması noktasında iktidar kanadından henüz bir gelişme yokken, başta kadınlar olmak üzere her kesimden devletin bir an önce somut adım atması gerektiği belirtiliyor.
“Barış ve Demokratik Toplum”a ilişkin konuşan kadınlar, barış ortamının sadece Kürt halkının değil, herkesin hayatı için önemli olduğunu ifade etti.
Kürt halkının yıllardır eşitsizliğe maruz kaldığını söyleyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) temsilcisi Esin İzel Uysal, Kürt halkı ile birlikte tüm ezilen halklara yönelik bir ayrımcılık söz konusu olduğunu belirtti. Esin İzel Uysal, “Demokratik bir toplumu konuşuyorsak, herkesin kendisini eşitçe ifade edebildiği, eşit yurttaşlık hakkından yararlanabildiği bir demokratik toplum olmak durumundadır. Kürt halkı eşitsizliğe uğrarken, seçme ve seçilme hakkı bile elinden alınırken, kadınların da özgür yaşaması beklenemez. İşçilerin, emekçilerin, gençlerin eşit ve özgür bir şekilde demokratik haklarını kullanması beklenemez. Zaten bunun etkilerini de içerisinde bulunduğumuz dönemde gözlemledik. Kürt halkının seçtiği belediyelere çok uzun zamandır kayyum atanıyor. Ve bugün geldiğimiz aşamada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte birçok kişinin de tutuklandığı günlerden geçiyoruz. Dolayısıyla bunların hepsini iç içe değerlendirmemiz gerekiyor. En ufak bir demokratikleşme ve barış adımı bile toplumdaki herkesin önünü açacaktır. Siyaset üretmenin, fikir üretmenin ve birlikte mücadele etmenin önünü açacaktır. Bu süreci en başından itibaren olumlu değerlendirmek gerekiyor. Gideceği bütün aşamaları da hep birlikte takip etmek, üzerimize düşen görevin farkında olarak hareket etmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
Ortak deneyimlerle yeniden inşa vurgusu
Kadınların yüzyıllardır yaşam hakkı için mücadele yürüttüğünü dile getiren Esin İzel Uysal, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliği artık öyle bir yerde duruyor ki kadınların yaşam hakları dahi tanınmayacak vaziyette. Erkekler tarafından çok büyük bir cesaretle kadınlar öldürülüyor. Kadınların yaşadıkları şeyler, demokrasi sorunuyla iç içedir. Bizim de bu konuda büyük bir deneyimimiz var. Türkiye’de kadın hareketi, yıllardır hem birlikte mücadele deneyimlerine hem de toplumu değiştirme, dönüştürme deneyimine sahip. Nasıl ki bir kadın şiddete uğradığında kimse ‘hak etmiştir’ diyemiyorsa, bu bizim verdiğimiz mücadele sayesindedir. Bu zamana kadar biriktirdiğimiz deneyimler için eşitsizliklere maruz kalanların yanında durmamız ve bu deneyimleri ortaklaştırmamız gerekiyor. Kadınlar yalnızca kendi sorunlarıyla ilgilenmezler; bütünlüklü düşünmek durumundayız. Bu sorunların hepsi birbiriyle bağlantılı ve bir bütünlük içerisinde iktidarın politikalarıyla karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla kadınlar, Kürt halkının yaşadığı sorunla da bağ kurmak durumunda. Gençlerin geleceksizlik problemleriyle bağ kurmak durumunda. Böyle bir bütün içerisinde ele almak durumundayız. Biz kadınlar, deneyimlerimizi ortaklaştırmak durumundayız. Çünkü bu deneyimler biriktiğinde, o zaman biz gerçek anlamda demokratik bir toplum inşa edebiliriz” dedi.
‘Bir araya gelmeye ihtiyacımız var’
DEM Parti Kadın Meclisi’nin yereldeki kadın örgütleri ve kadın platformlarıyla bir dizi temas kurmasının “önemli” olduğunu vurgulayan Esin İzel Uysal, “DEM Parti Kadın Meclisi'nin, kadın hareketleriyle kadın sorunlarına ilişkin deneyimleri olduğu gibi, hem Kürt halkı açısından hem de Kürt kadınların mücadele deneyimleri var. Bunları bir araya getirmek durumundayız. Tek başına yalnızca bir toplumun kurtuluşu, refaha erişmesi, demokratik haklarını kullanması mümkün değil. Dolayısıyla daha fazla bir araya gelmeye ve bu birliktelikleri sürdürmeye ihtiyacımız var. Her alanda olduğu gibi kadın alanında da bu böyledir” ifadelerini kullandı.
‘Bu mücadelenin bir parçası olmalıyız’
Esin İzel Uysal, son olarak şunları aktardı: “Yıllardır her kuşaktan kadınlarla bir araya geliyoruz. Eşitlik ve özgürlük mücadelesi deneyimlerini ortaya koyuyoruz. Özellikle içerisinden geçtiğimiz bu günlerde, en ufak bir demokratik hakkın kullanılmasının bile çok zorlaştırıldığını görüyoruz. Bunun üstesinden gelebilmek, bunun üzerine gitmekle mümkün. Milyonlar sokaklara dökülüyor. Her türlü demokratik hakkını kullanmak için bunu yapıyorlar. Bunu yaptığımızda karşımızdaki iktidarın geri adım attığını ve köşeye sıkıştığını gözlemliyoruz. Verdiğimiz mücadelenin sonuçlarını yavaş da olsa alıyoruz. Ama daha fazlası için örgütlenmeye, bir araya gelmeye ve birlikte mücadele etmeye ihtiyacımız var. Bu nedenle de sesimizin ulaştığı bütün kadınları bu mücadelenin bir parçası olmaya davet ediyorum.”
‘Barış ortamı herkesin hayatını kolaylaştıracaktır’
“Bu ülkede ömrümün son 40 yılını barış talebiyle geçirdim” diyerek sözlerine başlayan bağımsız feminist Firdevs Hoşer, “Kürt halkının istediği eşit, demokratik ve vatandaş olma hakkı talebinin yanındayım” ifadesini kullandı. Firdevs Hoşer, Kürt halkının taleplerinin gerçekleşmesine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu ülkede yaşayan birisi olarak, Kürt halkının taleplerinin gerçekleşmesi benim hayatımı da kolaylaştıracak. Barışın toplumsallaşması da benim hayatımı kolaylaştıracak. Kürt illerinde kadın dayanışma merkezleri kapatıldığında, ben İstanbul’dan bir feminist olarak ne yapabilirim? Orada kapatılan kadın dernekleri, benim de hayatımı zorlaştıran bir şey oluyor. Savaş ortadan kalktığında ve barışın geldiği bir yerde, ben de işlerimi daha iyi yapacağım. Kürt kadınlar daha eşit ve özgür koşullarda yaşayacak. Diyarbakır’da, Van’da, Hakkari’de devletin şiddetine maruz kalan kadınlar varken, ben burada özgür politika yapamıyorum. Bir kadın, kendi dilinde ifade edemediği için, dilekçe veremediği için öldüğünde de burada feminist politika yapamıyorum. Barış ortamı, herkesin hayatını kolaylaştıracaktır. Sürecin toplumsallaşması için kadınlarla temas kurmak önemli. Umarım başlayan süreç, bu sefer sonuçlanır.”