Aydın ve yazarlar: Her kesim barıştan yana söz kurmalı

  • 13:08 14 Aralık 2024
  • Güncel
İSTANBUL - Aydın yazar ve siyasetçilerin de aralarında olduğu 40 kişinin imzasıyla yapılan açıklamada, Kürt sorununun çözümüne dair, toplumun sürece aktif katılımı ile barıştan söz edilebileceği vurgulanırken, her kesimin barıştan yana söz kurması istendi. 
 
Aydın ve yazarlar, Kürt sorunun demokratik çözümü, barış ve demokrasinin inşa sürecinin başlaması çağrısında bulunmak için Taksim’de bulunan bir otelde basın toplantısı gerçekleştirdi. Çok sayıda aydın ve yazarın katıldığı toplantıda “Barış ve demokrasi hepimiz için” pankartı asıldı.
 
‘Barış sadece silahlı çatışmaların sona erdirilmesi değil’
 
Toplantıda konuşan hukukçu ve diplomat Rıza Türmen, Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğini belirterek, iktidarın gücünün zayıfladıkça, çözüm gücü olarak kullandığı kayyım atamalarının, tutuklama politikalarına dikkat çekti. Rıza Türmen, “Türkiye bir savaş çemberiyle sarılmış durumda. Bunun en büyük acısını sivil halk, kadınlar ve çocuklar çekiyor. Türkiye’yi bu şiddet ortamından çıkaracak bir barış hareketine her zamankinden fazla ihtiyacımız var. Barış sadece silahlı çatışmaların sona erdirilmesi değil, aynı zamanda savaşa yol açan uyuşmazlıklara çözüm bularak çatışma nedeninin ortadan kaldırılması demektir. Kürt sorununun barışçı yollardan çözümü toplumsal ve siyasal barışın vazgeçilmez bir öğesidir. Barışın silahla sağlanamayacağına inanıyoruz. Öte yandan Kürt sorununu sadece Türkiye’nin sınırları içindeki bir sorun olarak görmek yanıltıcı olur. Suriye’de savaş ve çatışma ortamı ile Kürt sorunu konusunda Türkiye, bölgedeki bütün halkların yararına olacak barışçıl bir siyaset izlemediği sürece Türkiye’de Kürt sorunuyla ilgili gerçek bir barışın sağlanması da güçtür.”
 
Barış sürecinin başlaması için çağrı
 
Ekim başından itibaren ortaya çıkan gelişmelerin barış beklentisi yarattığını ancak iktidarın Kürt sorununda barışçı ve demokratik bir çözüm arayışı olduğuna dair bir belirtinin olmadığının altını çizen Rıza Türmen şöyle devam etti: “Bir barış sürecinin başlaması için çağrıda bulunmak istiyoruz. Bu aynı zamanda bir demokrasi, ekmek, adalet, özgürlük, insan hakları ve hukuk devleti çağrısıdır. Yaşadığımız deneyimlerden biliyoruz ki, Kürt sorunu ancak demokrasi çerçevesinde ve insan hakları temelinde çözümlenebilir. Kürtlerin hakları ancak Türkiye’de yaşayan her bireyin temel hak ve özgürlüklerinin hukuk devletiyle güvence altına alınmasıyla korunabilir. Katılımcı bir demokrasi ancak yerel yönetimleri boğan katı merkeziyetçiliğin gevşetilmesiyle sağlanabilir. Eşit yurttaşlık ancak bütün kimliklere saygı gösteren çoğulcu bir demokrasiyle gerçekleşebilir. Barış savaşın bitmesiyle gerçekleşmez. Barışın inşa edilmesi, üzerinde duracağı yapıların oluşturulması gerekir. Bu bağlamda barışı her şeyden önce hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası hukuk standartları eksenine oturtmanın önem taşıdığı düşüncesindeyiz.”
 
‘Barış sürecinin başarısı toplumsal desteğe bağlıdır’
 
Kalıcı bir barışın inşa edilmesinde demokratik toplum-kitle örgütlerinin önemli bir rolü olduğunu kaydeden Rıza Türmen, şimdiye dek Kürt sorununa ilişkin bütün girişimlerin devlet ya da siyasal aktörler tarafından yapıldığını söyledi. Rıza Türmen, “Barış sadece savaşan tarafları kapsayan bir kavram değildir. Bütün toplumu içine alan toplumsal bir kavramdır. O nedenle barış sürecinin başarısı toplumsal desteğe bağlıdır. Kalıcı bir barışın toplum nezdinde inşa edilebilmesi için özgür, eşitlikçi ve demokratik bir toplumsal yaşantının da sağlanması gerekir. Bunun için de ekonomide bölüşümün yoksullar ve çalışanlar lehine yeniden düzenlenmesine, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, kadın katliamlarının, iş cinayetlerinin, bebek istismarlarının, eğitim, sağlık ve barınma sorununun yaşanmadığı bir ülkenin inşa edilmesine gereksinimimiz var. Barış içinde yaşama hakkı bir temel insan hakkıdır. Bu düşüncelerden hareketle, aşağıda imzası bulunan bizler, barış içinde yaşama hakkımızı kullanıyor, Kürt sorunuyla ilgili olarak silahların susması ve bir barış ve demokrasi sürecinin başlaması için gereken adımların acilen atılması çağrısında bulunuyoruz” dedi.
 
‘Çabalarımızın ilk adımı burası bunun sonrası gelecek’
 
Rıza Türmen, son olarak şu şekilde konuştu: “Kürt sorunu Türkiye’de yaşayanların birlikte yaşamı sorunudur. Bu toplantı çabalarımızın ilk adımı bunun sonrası gelecek. Bir süreç olsun barış süreci başlasın istiyoruz. Bundan sonra imzalamak isteyen herkese imza listemiz açıktır.”
 
‘Demokrasi, insan hakları demek zorundayız’
 
Dil bilimci ve yazar Necmiye Alpay ise “Şu an içinde bulunduğumuz durum yenilikler arz ediyor. İlk kez siyasi kanattan dünyada barış olmazsa ülkemizde barış olmaz sözünü işittik. Barış diyen herkesi dikkate almak lazım. Demokrasi, insan hakları demek zorundayız” ifadesini kullandı. 
 
‘Kürt sorunu tartışılmalı’
 
Yazar Murathan Mungan da, şu sözleri kullandı: “Geçen hafta Mardin ve Batman’da yerlerine kayyum atanan belediyeyi ziyaret ettim. Yanlarında olduğumuzu söyleyemeye çalıştık. Enternasyonalist çerçeveden Kürt sorununun tartışılması gerekiyor. Dünya eski dünya değil eski argümanlar işlemiyor. Meseleyi sınıfsal, ulusal boyutuyla topyekün bakış açısıyla görerek bölgeye çözüm getirecek programlar geliştirilmeli. Sivil itiraz odakları düzleminde mücadele yürütülmesi gerekiyor. Oksijen alanı daraltıldığı için acele etmeliyiz.”
 
‘Seyirci olmak barış ve demokrasiden yana insanlara yakışmaz’
 
“Bu toplantı gücümüz yettiğince barış ve demokrasiden yana irade koymamızdır” diyen yazar Ayşegül Devecioğlu, “İktidar barış diyor kayyım atıyor operasyon yapıyor. Bu yapılanlar çok açık ama seyirci olmak barış ve demokrasiden yana insanlara yakışmaz. Bu ülkede barış, demokrasi isteyen herkese çağrı yapıyorum; herkesten destek bekliyorum.”
 
‘İktidar cumhuriyetin paradigmasıdır’
 
Siyasetçi Levent Köker de, “Barış ve demokrasiye hizmet etmeye iktidar izin vermeyecek, çünkü iktidar cumhuriyetin paradigmasıdır. Bu iktidar gitse bile Kürt meselesini çözebilecek siyasal bilinç ortaya çıkmadığı sürece başka bir iktidar da sorun yaşamamıza sebep olacak. Kürt meselesinin çözümü sadece Türkiye’nin değil bölgenin de demokratikleşmesi ile ilgili imkan açabilecek” sözlerine yer verdi. 
 
‘Asimilasyon zihniyetini aşmamız gerekiyor’
 
Yazar ve gazeteci Oya Baydar şunları dile getirdi: “Bizim düşman, asimilasyon zihniyetini aşmamız gerekiyor. Bu zihniyetin aşılması barış, çözüm cephesinin genişletilmesinin tek koşulu farklı kesimleri içine alan mücadeledir. Bu zamana kadar başaramadık bundan sonra bunu aşabilecek yolları bulmalıyız. Farklı kesimleri içine alan yeni yapılanmayı kurmaya çalışalım.”
 
‘Süreci toplumsallaştırmamız gerekiyor’
 
“Barış ihtiyaç değil, zorunluluktur” diyen siyasetçi Nurten Ertuğrul, “Bu mesele, 22 yıllık mesele değil, cumhuriyetin kuruluşundan beri bakarsak cumhuriyet farklılıkları yok sayarak sistem inşa etti. Bu sistem meselesi artık partiler meselesini geçmiş durumda. Süreci toplumsallaştırmamız gerekiyor. Kürt meselesini çözmeyenler çözülüyor. Bu işin kurtuluşu için bir arada mücadele ile mümkün” ifadelerini kullandı. 
 
Siyasetçi Filiz Kerestecioğlu ise “Mücadeleyi büyümek zorundayız. El verin bu ülkede huzur, barış içerisinde yaşayabilelim” dedi. 
 
Son olarak yeniden söz alan yazar Ayşegül Devecioğlu, “Hepimizin barış emekçisiyiz. Çocukların okula aç gittiği bir süreçte savaşın neye mal olduğunu, herkesin hakkı ile yaşaması gerektiğini anlatmaya çalışmalıyız” diye konuştu.  
 
Toplantı katılımcıların konuşması ile devam etti. 
 
Metinde imzası olan aydın ve yazarlar
 
Basın metninde imzası olan isimler şunlar: Ahmet Telli, Ali Bayramoğlu, Ali Haydar Konca, Ahmet Faruk Ünsal, Akın Birdal, Ayşe Erzan, Ayşegül Devecioğlu, Baskın Oran, Berrin Sönmez, Binnaz Toprak, Cengiz Arın, Cihangir İslam, Coşkun Üsterci, Eşber Yağmurdereli, Esra Mungan, Erdoğan Aydın, Fatma Bostan Ünsal, Fatma Gök, Filiz Kerestecioğlu, Fikret Başkaya, Gençay Gürsoy, Hacer Ansal, Levent Köker, Mehmet Bekaroğlu, Melek Taylan Ulagay, Murat Karayalçın, Murathan Mungan, Necmiye Alpay, Nesrin Nas, Nurten Ertuğrul, Orhan Alkaya, Orhan Gazi Ertekin, Orhan Silier, Oya Baydar, Pakrat Estukyan, Rıza Türmen, Şebnem Korur Fincancı, Şebnem Oğuz, Tunç Soyer, Ümit Biçer ve Ziya Halis.