Ayla Akat Ata: Kadınlar olmadan demokratik siyaseti düşünemeyiz
- 15:18 14 Aralık 2024
- Güncel
RIHA - Türkiye’de yaşanan yönetim şeklinin temsili demokrasi olduğunun altını çizen Kürt Siyasetçi Ayla Akat Ata, “Demokratik siyaseti; örgütlü alanlar olmadan düşünemeyiz. Aynı şekilde kadınlar olmadan da demokratik siyaseti düşünemeyiz” dedi.
Riha Barosu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Riha Şubesi tarafından İnsan Hakları Haftası kapsamında Riha Barosu Konferans salonunda “Siyaset biliminde kavramlar ve Kürt meselesi” konulu panel düzenlendi. Moderatörlüğünü İHD Riha Şube Eşbaşkanı İsmail Tutal’ın üstlendiği ve Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata ile akademisyen Baskın Oran’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde çok sayıda kişi yerini aldı.
‘Türkiye’de yaşanan temsili demokrasidir’
Demokratik siyaset yürüten binlerce kişinin cezaevinde olduğunu söyleyen Ayla Akat Ata, demokratik siyasetin önemine değinerek, “Ülkede demokrasi adına kalan tek şey seçimlerin yapılmasıdır. Muhalefetin iktidar olma şansı var mı? Tabi kağıt üstünde var. Evet seçimler serbest ama kimin için? Bir doğrudan demokrasiye, temsili demokrasi var ve yarı doğrudan olan demokrasi var. Şuan Türkiye’de yaşanan temsili demokrasidir. DTK’den yargılandık. DTK olarak o süreçte 2 konferans düzenledik bir konferans faili meçhullar ve diğeri de özerklik üzerineydi. O dönemde parlamentodaki grubumuzda demokratik özerklik üzerine değerlendirme yapmıştık. Tüm farklılıklara saygı çerçevesinde bunu yapmaya çalıştık ve herkesin kucak açtığı bir süreçti” diye ekledi.
Özerlik üzerine çalışılması
Kürdistan coğrafyası ve Kürt tarihine değinen Ayla Akat Ata, “Bu topraklarda Kürtler ve diğer halklar nasıl var oldular? Binlerce yıllık geçmişe baktığımızda Kürdistan coğrafyasında özerklik olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet öncesinde Osmanlı tarihinde de de bunu görüyoruz. Bu topraklarda tek olmadığımızı biliyoruz. Süryani, Ermeni, Arap ve diğer tüm halkların olduğunu görüyoruz. Bu unsurların hep beraber yaşadığı gerçeği var. Bundan kaynaklı özerklik derken bu halkları dışında tutmuyoruz. Biz ağalara, beylere, şeyhlere özerklik değil, halkın kendisini yönetebildiği bir özerklikten bahsediyoruz. Bizler sadece Kürdistan coğrafyası için değil Türkiye’nin tüm bölgeleri için bölgesel yönetimler üzerinde çalıştık. O süreçte CHP-MHP parlamentoda tartışmak istemediler. AKP’de masayı devirdi” dedi.
Demokratik kurumların önemi
1990’lar sürecinde çatışma ve şiddet sürecinin köylerin yakılmasını ve göçleri beraberinde getirdiğini sözlerine ekleyen Ayla Akat Ata, “Yaşanan bu durumdan kaynaklı göç etmek zorunda kalan insanların birbirilerine daha çok kenetlendiğini gördük. Cezaevlerinde binlerce mahkum olunca dernekler, federasyonlar kuruldu. Dilimizi yasakladılar bunun için dil dernekleri kuruldu. Biz kadınların ‘jin jiyan azadi’ sloganı yasaklanmak istendi. Kürt kadınlarını engellemek isteyince kadınlar kendi kurumlaşmasını sağladı. Bu kurumların açılması demokratik siyasete bir katkıdır” ifadelerini kullandı.
‘Asimilasyon dilimizde yapılıyor’
2016 yılında gerçekleşen siyasi soykırım operasyonları öncesinde DTK olarak yaptıkları çalışmaları hatırlatan Ayla Akat Ata, devamında şunları söyledi: “O süreçte eşbaşkanlık sistemini tartıştığımız konulardan biriydi ve sonrasında yaşamsallaşmaya başladı. 2014’te kayyım atamalarının temel gerekçesi Eşbaşkanlık sistemi oldu. Ancak bizler Eşbaşkanlık sistemini uygulamaya koyduk ve bugün yerellerde de yaşamsallaştı. Kürtler üzerinde hala asimilasyon politikalarının olduğunu görüyoruz. Devlet asimilasyonu bizim dilimizde yapmaya başladı. TRT6 bunun bir örneğidir. 7 Haziran seçimleriyle yüzde 10’luk barajın anlamsızlığını ortaya koydu. Ancak önümüz çatışma ve şiddetle kesildi. Halkımız bu engelleri deldi ve son iki seçimdir yine parlamentoda yerini alıyor. Demokratik siyaseti; örgütlü alanlar olmadan düşünemeyiz. Aynı şekilde kadınlar olmadan da demokratik siyaseti düşünümeyiz.”
Panel soru-cevap şeklinde sona erdi.