Foza Yûsif: Oluşacak yeni sistemde kadının da yeri olmalı
- 13:11 16 Aralık 2024
- Güncel
RIHA – HTŞ Lideri Muhammed el-Colani’nin Kürtlere dönük yaptığı açıklamaları değerlendiren ilişkin PYD Eşbaşkanlık Divanı üyesi Foza Yûsif, açıklamayı olumlu karşıladıklarını belirterek, “Bizler de PYD olarak böylesi bir açıklamayı olumlu görüyoruz. Bu açıklamaya, ‘her şey tamamdır’ demek doğru değildir. Biz bu açıklamayı iyi niyet olarak ancak tanımlayabiliriz” dedi.
Suriye’de Baas rejiminin devrilmesi sonrasında kurulan geçici hükümet ve HTŞ Lideri Muhammed el-Colani’nin Kürtlere dönük yaptığı açıklamalara ilişkin PYD Eşbaşkanlık Divanı üyesi Foza Yûsif, Ronahi TV’ye (https://ronahi.tv/archives/301738) konuştu.
‘Açıklamayı olumlu karşılıyoruz’
Yeni bir başlangıç yaptıklarını belirten Foza Yûsif, Muhammed Colani’nin açıklamasını olumlu gördüklerini söyledi. Foza Yûsif, “Kürtleri Suriye’nin bir parçası olarak gördüğünü belirtmişti. Öte yandan Efrînlilerin kendi topraklarına dönmeleri gerektiğini söylemişti. Bizler de PYD olarak böylesi bir açıklamayı olumlu görüyoruz. Bu açıklama ile ‘her şey tamamdır’ demek doğru değildir. Biz bu açıklamayı iyi niyet olarak ancak tanımlayabiliriz. Bizler de PYD olarak hazır olduğumuzu belirtmek istedik. Çünkü PYD yıllardır Kürt mücadelesinde yer alan bir partidir ve binlerce bedel verdik. Bu iyi niyeti pratiğe dönüştürmek önemlidir. Evet birçok açılama yapılıyor ancak onun pratik adımının atılması da gerekiyor. Çünkü Suriye topraklarını koruyan en büyük güç Kürtlerdi” dedi.
‘Çözümün birçok yolu vardır’
Suriye’de kurulan geçici hükümetle resmi bir şekilde iletişime geçmediklerini belirten Foza Yûsif, programın devamında şunları söyledi: “Bizler diyaloga ve görüşmelere hazır olduğumuzu söyledik. Geçici bir süreçten geçiyoruz. Ancak şu an Suriye topraklarında iki gücün olduğunu görüyoruz. Biri Şam’da diğeri Özerk Yönetim’dir. Eğer bu iki güç diyaloga geçerse olumlu sonuçlar da üretebilir. Çözümün birçok yolu vardır. Suriye’deki çok renkli, farklı etnik ve farklı inançların bulunduğu bir yerdir. Buna göre çözümün olması gerekiyor. Baas rejiminin düşmesinin nedenleri Ulus devlet olması, merkeziyetçi olması ve birçok etnik grubun kendini bu yönetimde görememesinden kaynaklıydı.
Devrim’in tanımı
Bizler barış ve adalet getirmek istiyorsak yeni alternatifler yaratmak zorundayız. Eğer tekrardan merkeziyetçi sistem gelecekse, Kürtçe yasaklanacaksa, kimliğimiz yok sayılacaksa o zaman devrim nasıl olacak? Devrim’in tanımını doğru yapmak zorundayız. Devrim eski sistemi değiştirip yerine yenisini kurmaktır. Ve bu sistemin de tüm Suriye halkına hizmet etmesi gerekir. Herkesin hakları garantiye alınması ve farklılıkların göz önünde bulundurulması lazım ki aynı trajedileri bir kez daha yaşamayalım. Suriye tüm Suriyelilerindir, Kürtlerindir, Araplarındır, Ezîdilerindir, Hristiyanlarındır. Kendi öz iradeleri ve farklılıkları ile bulunabilmelilerdir.
3 etken Baas rejimini devirdi
Süreci yakından takip ediyoruz. Suriye halkı artık bazı şeyleri aşmak istiyor. 2014 yılından bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’de kurulan bir sistem var ve bu sistem çok farklı tecrübelere sahip. Kurulan yeni hükümet umarım Baas rejiminin düştüğü hataya düşmez. Baas rejimini yıkan üç etken olduğunu düşünüyorum: Irkçılık, dincilik ve cinsiyetçilik. Eğer bunlar görülürse farklı adımlar atılabilir. Suriye’de yaşananların görülmesi gerekiyor. Çünkü Suriye’de tek bir güç bu süreci atlatamaz. HTŞ tek başına ‘ben bu sorunu çözerim’ diyemez. Bizler de ‘tek başımıza çözeriz’ diyemeyiz. Eğer beraber ve diyalog yoluyla çözülürse yeni bir Suriye inşa edebiliriz. Fransa ve ABD ile diyaloglarımız vardı, bundan önce de. Türkiye ve ona bağlı çetelerin Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına yönelik saldırıları var. Şu an yaptığımız tüm çalışmalar bunun içindir. Çünkü saldırılarla Araplar ve Kürtler birbirine düşürülmeye çalışılıyor. Bundan kaynaklı da uluslararası güçlerle görüşmelerimiz oluyor. Bizden doğru onlara bir saldırı gerçekleşmedi, aksine onlar bölgelerimize saldırı gerçekleştirdiler. Özerk Yönetimi ortadan kaldırmak istiyorlar. Kuzey ve Doğu Suriye, Suriye topraklarının bir parçasıdır ve Türkiye şuan oraya saldırıyor. Geçici Şam hükümetinin de bu saldırılara karşı bir duruşu olması gerekiyor. Saldırılar düşmanca ve savaş hukukuna aykırıdır.
Oluşacak yeni sistemde kadının yeri olması gerekiyor
HTŞ’nin Heleb’e girmesinden sonra Devlet Bahçeli’nin ‘Heleb Türklerindir’ açıklamasını gördük. Bu söylem Türkiye’nin niyetini ortay koyuyor. Türkiye’nin hedefi Misaki Milli planlarını devreye koymaktır. Umuyoruz ki HTŞ Türkiye’nin bu oyunlarına gelmez. Türkiye bugün çok kötü bir şekilde siyasi güçleri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak istiyor. Hakan Fidan’ın ve İbrahim Kalın Şam’a gelmesini iyi niyet olarak ele alamayız. Türkiye HTŞ’yi iradesizleştirmek istiyor. Bizler de Suriye halkı olarak Türkiye’nin bu oyunlarına karşı uyanık olmak zorundayız. Oluşacak yeni sistemde kadınların yeri olması gerekiyor. Ve kendimizi bu noktada örgütlememiz lazım Özerk Yönetim’de yüzde 50 kadın yer alıyordu. Suriye’nin Afganistan olmaması için mücadele etmesi gerekiyor. Bundan kaynaklı biz kadınların da mücadele etmesi gerekiyor yeni sistemde yer almak için. Kadınların mücadelesi yeni bir süreci başlattı. Kadın meclisi ve örgütlü kadınların üzerine çok sorumluluk düşüyor. Tüm ihtimalleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bu mücadele kadınlar için varlık-yokluk mücadelesidir. Kadınlar bu sistemde nasıl yerini alacak bizim bu noktada stratejimizin olması gerekiyor.
Hepimiz QSD olmalıyız
Süreci iyi çözümlemek gerekiyor. Kürtlerin varlığı ve demokrasi tehlike altında. Tabi sadece Kürtler değil diğer halklar da tehdit altında. Şu an şeffaf bir durum söz konusu değil. Ve şu an bize yönelik bir saldırı durumu söz konusudur. Bu saldırılar kırım saldırılarıdır. Saldırılarda hangi partili olduğuna değil Kürt olup olmamaya bakıyorlar. Eğer bizler bunu idrak edemezsek ne tarih ne de insanlık bizi affetmeyecektir. Çağrılara karşı olumlu cevaplar bekliyoruz. Tabi bunun zamana yayılmaması gerekiyor. Sadece Kürtlerin değil tüm halkların birlik olması gerekiyor. Saldırılar çok büyük bundan kaynaklı hepimiz QSD olmalıyız. Bu saldırılar sadece Rojava ile sınırlı kalmaz. Şimdi saldırılara karşı durmalıyız ki saldırılar yayılmasın. Bugün Şervanlarımız Tişrîn ve Qereqozak’ta büyük bedeller veriyor. Ve orada destan yazıyorlar. Bugün onur günüdür, ya onurumuzu koruyacağız ya da yok olup gideriz. Ancak şuna inanıyoruz ki onurluca kazanacağız. Bizler kendimizi kimseye bağlamıyoruz. Yapacağımız şey evimizi, sokaklarımızı, kentlerimizi korumaktır. Kendi savunmamızı oluşturmalıyız.“