YPJ Genel Komutanı: Herkes sürece hassas yaklaşmalı

  • 09:03 15 Aralık 2024
  • Güncel

  

Derya Ren
 
RIHA - Suriye ve Rojava’da savaş ve kaos durumunun devam ettiğini ve uluslararası güçlerin, yaşananlara dikkatli ve hassas yaklaşması gerektiğini belirten YPJ Genel Komutanı Rohilat Efrîn, “DAİŞ çetelerinin bu durumdan yararlanarak harekete geçmesi, bölgede ve dünyada terör faaliyetleri gerçekleştirme ihtimali çok yüksek” dedi.
 
Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) 27 Kasım’da Şam hükümetine yönelik gerçekleştirdiği saldırıların ardından 8 Aralık’ta Baas rejimi devrildi. Rejimin devrilmesiyle beraber Suriye ve Rojava başta olmak üzere Orta Doğu yeni bir sürece girmiş oldu. Bu yeni süreç kriz, kaos ve belirsizlikleri de beraberinde getirirken, Türkiye ve ona bağlı paramiliter gruplar bu durumu fırsat bilerek Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik hem havadan hem de karadan saldırılarına başladı. Türkiye’nin saldırıları karşısında Halk Savunma Birlikleri’nin vermiş olduğu direniş sürerken, bölgede bulunan uluslararası güçlerin saldırılar karşısındaki sessiz tutumu ise dikkat çekiyor.
 
Suriye’de Baas rejiminin devrilmesi sonrasında oluşan son durum ve Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına ilişkin Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Genel Komutanı Rohilat Efrîn, JINNEWS’in sorularını yanıtladı.
 
“Suriye’de yeni bir süreç başladı. Ve bu yeni süreç başlarken, daha önceki çatışmalardan daha ağırının yaşanmaması için mücadelemiz de sürecektir.”
 
*HTŞ, 27 Kasım'da Halep'e saldırdı ve kısa süre sonra Baas rejimi devrildi. Bunların ardından Türkiye ve ona bağlı paramiliter gruplar Minbiç’e saldırdı. Son iki haftadır Suriye ve Rojava’da neler yaşandı?
 
Baas rejiminin ve Beşar Esad yönetiminin devrilmesiyle sonuçlanan bu süreç, şüphesiz Suriye'de uzun vadeli bir savaşın sonucudur. 2011 yılında bazı Arap ülkelerinde ayaklanmalar başladı. Bu ayaklanmaların bir kısmı değişime yol açarken, Suriye, Libya, Yemen gibi bazı ülkelerde ise iç savaşlara yol açtı. Suriye, Orta Doğu'da stratejik bir yere sahip olduğundan kaynaklı, Suriye'deki değişimlerde pek çok güç rol oynamış, aynı zamanda bu bölgeye yönelmiş ve çıkarları doğrultusunda hesaplar yapmışlardır. Beşar Esad yönetimi bu zamana kadar bazı ülkelerden yardım aldı ve korundu. Ancak Suriye'nin ihtiyaçlarına göre hareket edemedi ve devrildi. Sorunlara çözüm olamadığından kaynaklı, demokratik değişimleri de yapamadı. Ordusunun içerisinde de büyük bir çürüme ve dağılma durumu vardı.
 
 Diğer ülkeler uzun süredir rejimi devirmeyi planlıyorlardı ve bunu 27 Kasım'da uyguladılar. HTŞ'nin böyle bir hamleye hazırlandığı ve bu durumun bir anda ortaya çıkmadığı açıktır. Bunun sonucunda rejim silahlı kuvvetlere karşı direnemedi ve tüm kalelerini kaybetti. Bu saldırılardan sonra Til Rıfat ve Şehba gibi bölgelere de saldırılar düzenlendi. Orada halkın zarar görmemesi ve korunması için Kuzey ve Doğu Suriye de bulunan güvenli bölgelere tahliye edildiler. Minbiç'te şiddetli çatışmalardan kaynaklı, halk katledilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Güçlerimiz halkın güvenliğini düşünerek Minbiç'ten çekildi. Tabi bölge açısından düşündüğümüz zaman Suriye’de yeni bir süreç başladı. Ve bu yeni süreç başlarken, daha önceki çatışmalardan daha ağırının yaşanmaması için mücadelemiz de sürecektir.
 
“Çeteler sadece kadın savaşçılara, Kürt kadınlara karşı değil, Arap, Hıristiyan ve Alevi kadınlara karşı da ahlak dışı eylemlerde bulundu. Saldırı, tecavüz ve saygısızlık…”
 
 
*İlk saldırılarda Türkiye’ye bağlı paramiliter grupların kadın savaşçıları kaçırdığını ve bununla birlikte kadınlara yönelik ilk saldırıyı başlattığını gördük. Bu konuda YPJ olarak neler söylemek istersiniz?
 
Tüm savaşlarda ilk saldırının kadınlara yapıldığını görüyoruz. Kadının şahsında da toplumun onuru, umudu ve güveni hedef alınmakta. Çeteler sadece kadın savaşçılara, Kürt kadınlara karşı değil, Arap, Hıristiyan ve Alevi kadınlara karşı da ahlak dışı eylemlerde bulundu. Saldırı, tecavüz ve saygısızlık… Bu anlamda biz Suriye ve Rojavalı kadınlar olarak erk sistem ve saldırılarına karşı kendimizi korumalıyız ve koruyoruz. YPJ olarak kadınların savunma ordusuyuz. Elbette bazı savaşçıların esir düşmesi ve kadınların kaçırılması bizler için üzüntü ve öfke durumuna yol açtı. Ama aynı zamanda mücadele etme kararlılığımızı ve öfkemizi de artırdı. Kaçırılan ve esir alınan kadınların kurtarılması ve kadınların yok sayılma ve katliamlarına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Ayrıca uluslararası kurum ve kuruluşların, Suriye'deki mevcut durumunu yakından takip etmesi ve aynı zamanda esir alınanların ve halkların korunması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir.
 
 
“Suriye'de rejiminin yıkıldığı ve yeni bir sürecin başlatıldığı bir dönemde bölgedeki savaşların sona erdirilmesi, diyalog zemininin oluşturulması ve Suriye'nin sorunlarının çözülmesi yönünde çalışmalar yapılıyor ve bizler de bu çalışmalara destek veriyoruz.”
 
*QSD’nin (Demokratik Suriye Güçleri) açıklamasına göre 11 Aralık'ta ABD arabuluculuğunda ateşkes ilan edildi. Ateşkesin içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu ateşkese göre Rojava'da ne olacak? YPJ, YPG ve QSD savaşçıları ne yapacak?
 
Halk Savunma Güçleri olarak Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin politikalarını esas alıyoruz. Her zaman barıştan ve sorunların demokratik siyaset yoluyla çözülmesinden yanayız. Bundan kaynaklı Suriye'de rejiminin yıkıldığı ve yeni bir sürecin başlatıldığı bir dönemde bölgedeki savaşların sona erdirilmesi, diyalog zemininin oluşturulması ve Suriye'nin sorunlarının çözülmesi yönünde çalışmalar yapılıyor ve bizler de bu çalışmalara destek veriyoruz.  Bu nedenle savaşın acilen durdurulması gerekiyor. Ayrıca Kuzey ve Doğu Suriye Savunma Güçleri olarak barış ve çözümden yana olduğumuzu Suriye'nin yeni yönetimine bildirdik. Bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu da yerine getirmeye çalışıyoruz.
 
“Til-Temir, Eyn-İsa hattının yanı sıra Tişrin ve Qereqozax barajları ile Rakka kırsalında yapılan saldırılar, savaşçılarımızın direnişi ve halkımızın iradesiyle yenilgiye uğratılıyor.”
 
*Bu saldırılara karşı direniş ne aşamada? Şuan hangi bölgelerde savaş devam ediyor?
 
Türkiye'nin Özerk Yönetim’in denetiminde olan bölgelerimize yönelik saldırıları aralıksız devam ediyor. Halkımızın iradesini kırmaya çalışıyorlar. Buna karşılık demokratik ve birleşik bir Suriye temelinde halkımızı ve devrimin kazanımlarını korumaya devam ediyoruz. Halkımızı savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz ve halkı bölmek, katletmek için yapılan tüm saldırıların hesabını sorarak, bu saldırıları boşa çıkaracağız. Til-Temir, Eyn-İsa hattının yanı sıra Tişrin ve Qereqozax barajları ile Rakka kırsalında yapılan saldırılar, savaşçılarımızın direnişi ve halkımızın iradesiyle yenilgiye uğratılıyor.
 
*Ateşkes sağlanmış olmasına rağmen Türk devletinin Rojava'ya yönelik saldırılarının devam ettiğini görüyoruz. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ateşkesin ihlal edildiğine ilişkin haberleri görüyoruz, bu konuda neler söylemek istersiniz?
 
Uluslararası koalisyon aracılığıyla HTŞ ile aramızda ateşkes ilan edildi. Ancak Türkiye’nin ateşkesi baltalamak ve savaşı alevlendirmek için çaba sarf ettiğini görüyoruz. Suriye sorunlarının çözümünün Suriye halkına ve Suriye halkının iradesine bırakılması gerektiğini, Türkiye’nin Suriye'deki olaylara müdahale etmemesi gerektiğini burada bir kez daha vurguluyoruz.
 
“Suriye’de demokratik ve eşit bir yapı kurulursa Suriye, Orta Doğu'da bölgenin demokratikleşmesine öncülük edecek çok güçlü bir güç haline gelebilir.”
 
*Türkiye ve ona bağlı gruplar Rojava’da neyi hedeflemeye çalışıyor?
 
Türkiye’nin Kürt sorunu ve demokrasi sorunu konusunda çok ciddi sorunlar yaşadığını görüyoruz. Türkiye’de Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana bu sorun varlığını sürdürmektedir. Aynı zamanda bu sorunlar çok ciddi krizlerin yaşanmasına da neden oluyor. Bu nedenle Türkiye her dönemde Kürt sorununun çözülmesini ve Kürt halkının statü sahibi olmasını istemiyor. Bundan kaynaklı bölge halklarının da bu sorunda çözüm gücü olmasının önüne geçmeye çalışıyor. Bu amaçla kirli bir politika yürütüyor. Çünkü Suriye'de Kürt sorunu çözülürse, diğer halkların ve inançların sorunu çözülmüş olacak.  Suriye’de demokratik ve eşit bir yapı kurulursa Suriye, Orta Doğu'da bölgenin demokratikleşmesine öncülük edecek çok güçlü bir güç haline gelebilir.
 
*Suriye ve Rojava’da son durum nedir?
 
Baas rejiminin devrilmesi sürecini hem HTŞ güçleri hem de Suriye halkı, yeni bir başlangıç olarak değerlendirdi. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi de mevcut değişikliği Suriye'nin demokratikleşmesi için bir fırsat olarak değerlendirdiğini söyledi. Bu tarihi fırsatın değerlendirilmesi gerekiyor. Suriye'de dayanışma, eşitlik ve birlik bu başlangıcın temeli olmalı ve Suriye yıllardır süren yıkım ve savaşlardan hızla kurtulmalıdır. Aynı zamanda Suriye ekonomik ve siyasi olarak kendisini güçlendirmelidir. Biz de bu temelde süreci dikkatle takip ediyor ve bölgede bir iç savaşın yaşanmaması için sorumluluk alarak süreci yürütmeye çalışıyoruz.
 
“Eğer uluslararası kurumlar oluşan yeni yönetimi yakından takip etmezse Avrupa ülkelerine göç dalgaları yeniden başlar. Aynı zamanda yeni insanlık trajedileri de ortaya çıkar. Bu noktada herkesin dikkatli ve süreci yakından takip etmesi gerekiyor.”
 
*Kamuoyunun ve sivil toplum örgütlerinin saldırılara karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Baas rejiminin çöküşü tahmin ediliyordu. Var olan sistem ne kendisini koruyabiliyordu ne de toplumu yönetebiliyordu. Beşar Esad yönetimindeki Suriye ordusunun birkaç gün içinde yenilgiye uğratılması beklenmiyordu. Şu an Suriye'de yaşanan gelişmeler dünya kamuoyunun yanı sıra uluslararası güçler, demokratik kurum ve kuruluşlar ile bölge halkı tarafından da dikkatle takip ediliyor. Ancak Suriye'nin son 13 yılda yaşadığı krizlerden hızla kurtulması, demokratik bir sistem kurabilmesi için başta insan hakları örgütleri ve devrimci hareketler, uluslararası kadın hareketleri başta olmak üzere tüm kurum ve örgütlerin temkinli yaklaşması gerekiyor. Suriye'ye dikkatli ve hassas yaklaşılmalıdır. Çünkü eski rejimin yerine antidemokratik, teokratik ve cinsiyetçi bir sistemin iktidara gelmesi Suriye'yi ve dünyayı olumsuz etkileyecektir. Bunun sonucunda krizler ve çatışmaların artma tehlikesi vardır. Eğer uluslararası kurumlar oluşan yeni yönetimi yakından takip etmezse Avrupa ülkelerine göç dalgaları yeniden başlar. Aynı zamanda yeni insanlık trajedileri de ortaya çıkar. Bu noktada herkesin dikkatli ve süreci yakından takip etmesi gerekiyor.
 
“DAİŞ çetelerinin bu durumdan yararlanarak harekete geçmesi, bölgede ve dünyada terör faaliyetleri gerçekleştirme ihtimali çok yüksek.”
 
*Son olarak Rojava nasıl bir tehdit altında? Suriye ve Rojava'da gelişen son durumlar hem Orta Doğu'da hem de dünyada nasıl bir etki yaratacaktır?
 
Suriye’de yaşanan mevcut savaş durumu, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerçekleşen saldırılardan kaynaklı, IŞİD'le mücadele de etkileniyor. DAİŞ çetelerinin bu durumdan yararlanarak harekete geçmesi, bölgede ve dünyada terör faaliyetleri gerçekleştirme ihtimali çok yüksek. Dolayısıyla Suriye'deki durumun tüm dünyayı ve tüm halkları ilgilendirdiğini herkesin bilmesi gerekiyor. Bu nedenle Suriye'nin bir daha savaşa ve çatışmaya girmemesi, IŞİD çetelerinin Suriye'de yeniden ortaya çıkmaması için hassas ve sorumlu yaklaşmamız gerekiyor.