Halide Türkoğlu: Erkekliği besleyen bir bütçe
- 17:33 15 Aralık 2024
- Güncel
ANKARA - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesine dair konuşan DEM Parti Milletvekilleri, ayrılan bütçenin kadını dışlayan, ötekileştiren bir noktada olduğuna vurgu yaparak, “ Bu ülkede kadınların yaşamı, eşitlik ve özgürlük sorunu Aile ve Sosyal Politikaların içine hapsedildiğinin kanıtıdır bu bakanlıktır” denildi.
Meclis Genel Kurulu’nda bir haftayı geride bırakan 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri sürüyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclis Sözcüsü Amed Milletvekili Halide Türkoğlu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve bağlı olduğu kurumlara ilişkin bütçe görüşmeleri devam ediyor. Bütçeye ilişkin ilk olarak DEM Parti Grubu adına Halide Türkoğlu söz aldı.
‘Kadınlar bu bakanlıktan alacaklıdır’
He yıl olduğu gibi bu yıl ki bütçenin de tamamen kadından uzak bir süreçle işletildiğini söyleyen Halide Türkoğlu, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin beslendiği, cinsiyetçi iş bölümünün iktidarın politikalarıyla derinleştiği bir düzende bu yıl da kadına ayrılan bütçe ne yazık ki erkekliği besleme bütçesidir. Kadınlar bu Bakanlıktan, erkek egemen düzenden, iktidardan alacaklıdır. Çalışma hakları gasp edilen KHK'li, bakım emeğini üstlenmek zorunda kalan, engelli, göçmen ve mülteci kadınlar, ana dilinde hizmet alamayan, hizmete ulaşamayan kadınlar, seçme ve seçilme hakkı, kayyum politikalarıyla iradesi gasp edilen kadınlar bu iktidardan alacaklıdır. Tarlalarda, fabrikalarda, tekstil atölyelerinde her türlü emek sömürüsüyle karşı karşıya kalan kadınlar bu iktidardan alacaklıdır. 22 yıldır bütçesini cinsiyetçi, milliyetçi, militarist ve savaş politikalarıyla oluşturan iktidarın kendisi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesini de işte bu cinsiyetçi kodlarla hazırlamıştır. Kadınların bütçeden anladığı ile bu Bakanlığın bütçe anlayışı arasında büyük bir makas farkı vardır” dedi.
‘Bu bütçe kadının biati için programlanmış’
Kadınların can güvenliğinin sağlandığı, ekonomik sıkıntıları düşünmeyeceği bir yaşam standartının oluşturulması gerektiğinin önemine değinen Halide Türkoğlu, “ Ama maalesef ki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının heybesinde bu sorunlara çözüm üretecek bir bütçe yoktur” dedi. Hiçbir geliri olmayan ve eşi vefat etmiş kadınlara ayrılan bütçenin bin TL olduğunu bakanlıktan birebir duyduklarını söyleyen Halide Türkoğlu, “Eşi vefat etmiş, hiçbir geliri olmayan kadınlar adına soruyorum, benim dilim söylemeye varmıyor: Siz hiç utanmıyor musunuz bu rakamdan? Kadınlar bin TL'yle nasıl geçinecek? Eşi vefat etmiş kadına bin TL veren bakanlığınız elbette ki boşanmış kadının nafaka hakkına göz diker, öyle değil mi? Bütçenin yüzde 50'sini kadınlara ayırdıklarını söylemişti, bu bütçe korudukları ailenin bütün yükünü kadınların omuzlarına yıkmak için hazırlanmıştır, kadınların susması, biat etmesi üzerine programlanmıştır” diye belirtti.
Türkiye’de 10 kadından 3’ü çalışabiliyor
Bakanlığın, kadın istihdamını artırmaya dönük performans programlarının olduğundan söz edip, bunu ne denli önemsediklerini söylediklerini hatırlatan Halide Türkoğlu, “Cinsiyetçi iş bölümünden arındırılmış meslek edindirme kurslarının verilmesi elbette ki çok önemlidir ancak bu mesleği edinen kaç kadın istihdam edilmiştir, çalışma yaşamına girmiştir, bunun verileri nedir? Bakanlığın sunduğu istihdam fırsatları kalıcı değil, kısa vadeli, güvencesiz istihdamdır. Bu bütçede kadınların güvenceli, sosyal güvenceli çalışması için siz ne yaptınız? Bu ülkede her 10 kadından sadece 3'ü çalışıyor, o da güvencesiz işlerde, geriye kalan 7 kadın ise işsizlikle karşı karşıyadır. Dünya Ekonomik Forumu 2023 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu'ndaki iş gücüne katılım reytinginde de Türkiye 146 ülke arasında 133'üncü sırada. Sizin kadın istihdamına verdiğiniz önemin istatistiği budur” ifadelerini kullandı.
Bakanlıklar el ele verip şiddeti meşrulaştırıyor
Kadına yönelik şiddetle mücadeleye ayrılan bütçeye özelde vurgu yapan Halide Türkoğlu, bütün bakanlıkların simbiyotik bir bağ ile ortaklaşarak bir çalışma yürütmesi gerektiğini söyleyerek, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu iktidarın Bakanlıkları cinsiyetçi, ayrımcı kuruluşlarla birlikte el ele vererek kadına yönelik şiddeti nasıl meşrulaştırırız üzerinden iş birliği yapıyorlar. Yakın zamanda iş birliği yaptığı Bakanlıklardan biri İçişleri Bakanlığıdır. ‘Kadın kapıyı açmamış olsa öldürülmezdi’ diyen bir Bakana siz 6284'ü hatırlattınız mı? Sorumluluklarını hatırlattınız mı? Bu iş birliğinin adı ‘kadına karşı işlenen suçları örtme iş birliği’ olarak mı devam edecek? Failleri koruma ve aklama iş birliğinde kabul etseniz de etmeseniz de sizin de payınız var. İktidarınızın bakanlıkları, kamu kurum ve kuruluşları bugün, İstanbul Sözleşmesi feshedilmeseydi kadınlara yönelik, ayrımcı, cinsiyetçi, suçlayıcı söylem ve politikalara da girişemezdi.
Erkek aklı olan bu bütçeyi kabul etmiyoruz
Bu ülkede, koruma altında boşanma aşamasında olan yüzlerce kadın katledildi. Katledilen kadınlara intihar süsü veriliyor. Kadınlar, evde, öğrenci yurtlarında, sokak ortasında, dere kenarında şüpheli bir şekilde ölü bulunuyor. Sadece '149 tane konukevi yaptık.' diyerek kadına yönelik şiddeti önleyemezsiniz. Bu sığınakların sayısını çoğaltarak kadınların yaşamlarını koruyan düzenlemeler için politika üreteceksiniz. ‘149 tane’ diye övündüğünüz sığınaklarından birinde, daha geçen gün, izinli çıkan bir kadın katledildi. Kadını değil, kadının içerisinde katledildiği aileyi koruduğu için, cinsiyetçi iş bölümünü esas aldığı için. Kadın istihdamını artırmayan, kadınları yoksulluğa mahkûm eden, nefret suçlarını körükleyen bu erkek egemen bütçeyi kadınlar adına kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Kadınların onayını almak istiyorsanız yapmanız gerekenleri söylüyorum: İstanbul Sözleşmesi yeniden imzalanmalı ve uygulanmalıdır. Nüfusu 100 bini geçen belediyelere sığınak açma uygulaması denetlenmelidir, kayyım uygulamalarına son verilmelidir.”