
'Demokratik toplum, barış ve entegrasyon çözümün anahtarıdır'
- 09:04 6 Eylül 2025
- Güncel
Evin Çiftçi
İSTANBUL - DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, “Sayın Öcalan’ın ‘demokratik toplum, barış ve pozitif entegrasyon’ vurgusu günümüzün çözüm anahtarıdır” diyerek, toplumun bu temel üzerinden örgütlenip taleplerini dile getirmesi gerektiğini ifade etti.
Aleviler tarih boyunca, kimliğini ve inancını korumaya çalışırken çeşitli asimilasyon politikalarına maruz kalmış, varlığı çoğu zaman görmezden gelinmiştir. Bu baskılar günümüzde de özellikle Türkiye ve Kürdistan’da yaşayan Aleviler açısından devam etmektedir. Geçmişte varlığı kabul edilmeyen bir inanç topluluğu olan Aleviler için, 27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı sadece Kürt halkı için değil, tüm ezilen halklar ve inançlarla birlikte Aleviler için de bir umut oldu. Böylesi bir süreçte, barış içinde yaşanabilecek bir ülke için toplumsal mücadeleyi büyütmenin gerekliliğine dikkat çeken Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Coşkunun yetersizliği çalışmalarımızın eksikliğindendir’
Kadıköy’de yapılan barış mitingindeki coşkuyu yeterli bulmadığını belirten Demokratik Aleviler Dernekleri (DAD) Eşbaşkanı Kadriye Doğan, bunun sebebini kendi çalışmalarının yetersizliğine bağladı. Kadriye
Doğan, “1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi hem İstanbul Kadıköy’de hem de Türkiye’nin dört bir yanında, barış talebinin en yüksek seviyede yansıması gereken bir mitingdi. Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Barışta ısrar eden ve yüksek sesle dillendiren Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum çağrısını Kürt Özgürlük Hareketi ve bu çerçevedeki örgütlü yapılar dışında yeterince sahiplenildiğini gözlemleyemedik. Bu da aslında bizim topluma yeterli düzeyde ulaşamamamız gerçeğini ortaya koyuyor. Süreci bu gerçeklik üzerinden örmeli ve buna uygun çalışmalar yürütmeliyiz” dedi.
'Devletten yeterli samimiyeti göremiyoruz'
Sürecin tek taraflı ilerleyemeyeceğini vurgulayan Demokratik Aleviler Dernekleri (DAD) Eşbaşkanı Kadriye Doğan, devletin gerekli adımları atmamasının toplumda kafa karışıklığına yol açtığını söyledi. Kadriye Doğan, “Alevilerin barış talebi eşit yurttaşlıktır ve bunun için mücadele ediyorlar. Ancak buna denk düşen bir örgütlülük ve netlik henüz oluşmadı. Bugün tüm toplumsal kesimlerde ve örgütlü yapılarda ciddi bir kafa karışıklığı ve belirsizlik söz konusu. Bunun en önemli nedeni, Barış ve Demokratik Toplum çağrısına devletin yeterince samimi yaklaşmamasıdır. Ayrıca bugüne kadar ötekileştirmede sorumlu olan ana muhalefetin de sağlıklı bir duruş sergilemediğini görüyoruz. Oysa Ortadoğu’da ve dünya genelinde, silahlı mücadelenin gerekliliğini kanıtlamış ve inkâr politikalarına rağmen günümüze kadar gelmiş bir Kürt, Alevi ve kadın gerçekliği var. Bu örtünün kaldırılması, demokratik koşulların sağlanması ve toplumsal bir sözleşmeyle tüm kesimlerin kendini özgürce ifade edebileceği bir zemin yaratılması artık bir zorunluluk” şeklinde konuştu.
'Komisyonun tüm kesimleri dinlemesi gerekir'
Mecliste kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun görevini yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Kadriye Doğan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dinlenmesi gerektiğini söyledi. Kadriye doğan devamında, “Tüm toplumsal kesimleri dinlemesi, buradaki talepleri gerçekten ciddiye alması gerekiyor. Sorunu görmezden gelerek olmaz. Bugün gerçek anlamda bu sorunu dillendiren gelecekle ilgili iddiası olan kesimle de ilgilenmek lazım. Bunun önderliğini Sayın Öcalan yapıyor. Onu anlamak gerekiyor. Bizim önerimiz; Sayın Öcalan’ın ne dediğine biraz dikkat kesilmek onu anlamak gerekiyor. Gelecekle ilgili çözümlemeleri ve komünal yaşam önerisi anlaşılmayı bekliyor hepimiz tarafından. Toplum bu temel üzerinde örgütlenip taleplerini dile getirdiğinde elbette ki barış, eşitlik, özgürlük birlikte gelecektir. Sayın Öcalan’ın en son söylediği; demokratik toplum, barış ve pozitif entegrasyon günümüzün çözüm anahtarıdır" diye belirtti.
'Çok ciddi bir asimilasyon uygulaması altındayız'
Gelişen süreçle birlikte beklenti ve taleplerini söyleyen Kadriye Doğan, Türkiye’de uygulanan asimilasyon politikalarının bir an önce son bulması gerektiğini vurgulayarak, “Biz aslında Demokratik Alevi Dernekleri olarak yeni bir toplumsal sözleşmeden neler beklediğimizi deklare ettik. Bugüne kadar ötekileştirilerek yaşadık. Bir yığın katliamlara maruz kalmışız. İnancı tanınmayan bir kesimiz. Bizim inancımızın tanındığı, ibadet yerlerimizin kabulü, geçmişteki katliamlarla yüzleşme, bize ait değerlerimizin iadesidir. Diyanetin yeni inançlar meclisi üzerinden tüm inançlara eşit mesafede bakan bir kurul ve bu kurul üzerinde Türkiye de bu inançların hepsinin eşit ve özgünlüğünün kabul edildiği bir yaşam standartlarına kavuşmasını istiyoruz. Türkiye’de zorunlu din dersleri var. Biz bunun en kısa ve en acil bir şekilde ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Çünkü zorunlu din dersleri alevi çocuklarının çok ciddi bir şekilde asimilasyonuna neden olan bir konudur. Türkiye’de asimilasyonunun çok ciddi boyutlarda ilerlediğini ve ciddi bir kıskaç altında olduğunu söylemek gerekiyor. Bizim inancımız özgündür. Bu söylem ve tanımlama inananlara aittir” dedi
'Birbirimizi anlamak zorundayız'
“Yani toplum bugüne kadar hasta geldi hasta devam etmeyelim” diyen Kadriye Doğan ,bu süreçte kendilerini önemli bir görev beklediğini söyleyerak, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Binlerce yıldır kadın özgürlükçü kadın öncülüğünde bir yol yürüdük. Şuan barışı talep eden Kürt hareketi ve Kürtler uzun zamandır dillendirdikleri tek şey barış ve ortak yaşamdır. Kürtlerin anlaşılmasını ve bu barış ve ortak yaşam talebinin desteklenmesini, toplumun buraya yönlenmesini istiyorum. Bir kesimin egemen olması kendini de özgür kılmıyor. Egemen olmak, birine tepeden bakmak bir hastalık halidir. Yani toplum bugüne kadar hasta geldi hasta devam etmeyelim. Birbirimizi ötekileştirmeden ortak bir nokta bulalım. Tüm toplumsal kesimlerin eksiği budur ve sorumluluğu da budur. Biz anlatmakta eksiğiz diğerleri de anlamakta direndiği için eksik. Birbirimizi anlama noktasına gelmek zorundayız.”