
Hutbeye tepki: Hedefte yine kadınlar var
- 09:02 20 Eylül 2025
- Güncel
Pelşin Çetinkaya
ADANA - Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kul hakkı ve miras paylaşımına dair verilen Cuma hutbesine dair değerlendirmelerde bulunan Mor Dayanışma Derneği MYK üyesi Zeliha Korkmaz, erk egemen iktidarın uyguladığı politikaların tüm kurumlarda aktif bir şekilde işlendiğine dikkat çekerek, “Hedefte yine kadınlar var” dedi.
Kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasal alanlardaki kazanımlarına yönelik saldırılar, her geçen gün büyümeye devam ediyor. Sorunun kaynağını ise iktidarın söylemleri, uygulamaları, kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair yasal mekanizmaların zayıflatılması ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin esas alınması oluşturuyor. Kadını hedef haline getiren eril egemen iktidar, tekeline aldığı tüm kurumlarda politikalarını aralıksız sürdürmeye devam ediyor. Bu politikaların başında da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın söylemleri oluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın geçtiğimiz günlerde Cuma hutbelerinde işlediği “kul hakkı” ve “miras paylaşımı” kavramları da yine kadının haklarına ve özgürlüğüne saldırılardan bir tanesi olarak kadın örgütleri tarafından dile getiriliyor.
Konuya ilişkin birçok kesimden tepkiler gelirken, Mor Dayanışma Derneği üyesi Zeliha Korkmaz, hutbede yer verilen ifadeleri değerlendirdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı söylemlerini, AKP'nin inşa etmiş olduğu sistemden farklı ele almamak gerektiğini belirten Zeliha Korkmaz, “AKP, iktidara geldiğinden kalıcılaştırmak için faşizmin inşasına girmiş durumda. iktidar geldiğinden beri bu hamleleri görüyoruz. Bunu daha yoğun saldırılarla hissettiğimiz bir süreçteyiz. Sonuçta AKP, iktidarını kalıcılaştırmak için toplumsal rızaya ihtiyacı var ve bu toplumsal rızayı da inşa edeceği yer Diyanettir. Bu yüzden diğer bakanlıklardan da fazla bütçesi var. Ve aslında eğitimden sağlığa bütün toplumun uzuvlarına kadar ulaşan ve bütün iktidarın da kendilerine olanak açtığı, bütün imkanları sunduğu bir yerden faaliyetlerine devam ediyorlar. Yani toplumsal rızanın inşası konusunda aslında Diyanet’i biraz tartışmak gerekiyor” sözlerine yer verdi.
‘İktidar, kadın mücadelesini barikat olarak görüyor’
Zeliha Korkmaz, AKP’nin iktidarını kalıcılaştırma meselesinde kadın mücadelesini önemli bir barikat olarak gördüğünün altını çizdi. Kadınlara yönelik saldırının her geçen gün arttığına dikkat çeken Zeliha Korkmaz, “Diyanet, cuma hutbesinde kadınların kıyafetlerine yönelik bir saldırıyla; ertesi Cuma hutbesinde ise kadınların aslında 100 yıllık mücadelesiyle kazandığı miras hakkına yönelik bir saldırıyla karşımıza çıktı. Bunlar tabii ki tesadüf değil. Bugün AKP'nin de yapmak istediği şey tam da bu. Cezasızlık politikalarıyla erkek şiddetini arttırmak, kadın mücadelesini aynı zamanda sindirmeye çalışmak, kadınları ev içinde terbiye etmek istemesidir. AKP'nin anne, iyi bir eş dışında başka bir kadın figürünü de aslında toplumda görmek istemediğini görüyoruz. Cuma hutbelerinin de bu şekilde gelmesi tabii ki birbirinden farklı şeyler değil. Sonuçta 90 bin camide aynı anda binlerce, on binlerce erkeğe yapılan bir hutbe, bir sesleniş bu” dedi.
‘Kadınların kazanılmış hakları saldırı altında’
“AKP, boşanmadan tutun da miras hakkımıza kadar aslında arabuluculuk yöntemiyle saldırıya geçmiş durumda” diyen Zeliha Korkmaz, “Kadının mirastan pay aldığı takdirde kötü olduğu ve kul hakkı dedikleri bir yerden bunu yapıyor. Oysaki milyonlarca insan, emekçi kadın yoksulluğu şu an gündemimizde. Mevcut durumda çok büyük bir yoksulluk var. Ve bugün de bütün bütçelerini, paylarını kendi iktidarları ve sermayenin çıkarları için harcadıkları bir süreç varken Diyanet'in buralara kafalarını yormayıp sadece kul hakkı üzerinden kadınların kazanılmış hakkına saldırıyı görüyoruz. Aslında Anayasa ve Medeni Kanun'la zaten kadınların miras, eşitçilik ilkesi var. Bu ilke doğrultusunda hem kadının hem de erkeğin kalan mal varlığında paylaşımı eşit bir şekilde olması gerekir. Ama dediğim gibi bu eşitlik tabii ki AKP'nin cinsiyetçi politikalarıyla daha da derinleştiği için kadınların bugün kazanılmış hakları da aynı zamanda saldırı altında” şeklinde konuştu.
Kadın katliamlarının meşrulaştırılması
Zeliha Korkmaz, “Günümüzde kadınlar ne miras ne de boşanma hakkına tam anlamıyla erişebiliyor. Yani birçok kadın zaten erkek egemen adalet ve hukuk sistemi düzleminde kendi hakkı olan miras hakkına erişemiyor. Bunların aile, ev içine yansımalarını ev içinde yaşanan şeylerden görüyoruz. Yine miras hakkına sahip çıkan kadınları da hedef haline getirmiş oluyorlar ve burada da kendilerine bir meşruluk yaratmış oluyorlar. Diyanet buradaki saldırılarıyla; mesela 6284’ü uygulanmayan yasalardan tutun da kadınların kazanılmış birçok hakkına yönelik saldırıyı kendine görev ediniyor. Ülkede gözümüzü bir açıyoruz, gece yarısı sekiz kadın öldürülmüş. Buna dair bir şey yok, bir politika yok. Kadınları koruyacak 6284 ve kadın cinayetlerini önleyecek politikalar geliştirmek yok. Tam tersine kadınlar ev içine, kamusal alanlardan dışlayan, cezasızlık politikalarını gündemlerine koyan ve hak gasplarıyla dolu bir sarmalın içine kadınlar itiliyor” ifadelerini kullandı.
‘Kurumlar iktidar tekelinde’
İktidarın toplumsal çürümenin önemli bir dayanağını oluşturduğunu aktaran Zeliha Korkmaz, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “ “Diyanet İşleri Bakanlığı’nın hutbesinde kul hakkı, kötülük meselesinden, ahlaksızlık boyutlarından bahsediyordu. Her geçen gün antidemokratik uygulamalara tabi tutuluyoruz, içerisinde yaşıyoruz. Diyanetin bu ahlak meselesinin sadece kadınlar boyutundan düşünmesi şaşırmayacağımız bir şey. Diyanet, AKP'nin tamamen inşa etmek istediği o gerici, muhafazakar, kadın düşmanı, cinsiyetçi rejim inşasında toplumsal rızayı inşa edecek önemli bir kurum. Bu yüzden de bütün olanaklar, bütçeler Diyanet’e ayrılmış durumda. İktidar, eğitime de müdahale ediyor. ÇEDES projeleriyle tutun da, dini değerler adı altında çok küçük yaşta çocuklara verilen dini eğitimlere kadar. Yine sağlık alanında tarikatların, çetelerin buralarda müdahalelerin olduğunu görüyoruz. Tüm bu toplumsal çürümenin önemli bir dayanağını oluşturuyor aslında. Diyanet AKP'nin inşa etmek istediği bu rejimde de önemli bir dayanak.”
‘Politikalar sonucunda bu tür hutbelerle karşılaşabiliriz’
Zeliha Korkmaz, kadınların bedenine, kıyafetlerine yönelik saldırılarla başlayan, ve devamında miras ve doğurganlığı da konu alan hutbelerin okutulduğuna dikkat çekerek, “Çünkü sonuçta her gün bir şekilde bunun propagandası yapılıyor. Örneğin, kadınlara ‘üç çocuk doğurun’ üzerinden propaganda yapılıyor. Çünkü sermaye için çalışacak ucuz iş gücüne ihtiyaç var. Dış ticaret bağlamında ülkemiz tamamen ucuz iş gücü deposuna dönüştürülmüş durumda. Kapitalizm ve Türkiye sermayesinin krize girmesi anlamına geliyor. Bu yüzden aile yılı propagandasını ve cinsiyetçi politikaları arttıracağını ön görüyoruz” sözlerine yer verdi.
Ortak mücadele çağrısı
Yaşananlara karşı mücadele hattının oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Zeliha Korkmaz, son olarak şunları söyledi: “İşçiler, öğrenciler, kadınlarla birlikte mücadele hattına ihtiyacımız var. Ve aslında hem kapitalizmi teşhir edeceğimiz, hem erkek egemen düzeni teşhir edeceğimiz ve buna yönelik politikalar geliştirebileceğimiz bir dönemin içerisinden geçiyoruz. Kadın mücadelesi yüzyıllardır devam eden bir mücadele. Bizim mücadelemiz bakidir. Buna inanarak da aynı zamanda bu mücadele hattını büyütmemiz gerekiyor.”