Komisyon toplantısı sona erdi: Çözümden çok ‘kırmızı çizgiler’ masada
- 16:50 28 Ağustos 2025
- Siyaset
ANKARA - Meclis komisyonu bu hafta ikinci kez toplandı. Eski Meclis başkanlarının söz aldığı toplantıda sürecin devlet meselesi olarak görülmesi gerektiği vurgulandı. Silah bırakma çağrısından yeni anayasa tartışmalarına kadar farklı başlıkların öne çıktığı toplantıda, çözüm arayışları yerine “yasaklar ve kırmızı çizgiler” tartışıldı.
Kürt sorununun çözümü noktasında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bu haftaki ikinci toplantısı yapıldı. Toplantıda eski Meclis başkanları dinlendi. Toplantının ikinci oturumunda Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop konuştu.
‘Komisyonun görevi muğlak’
Öncelikle söz alan Cemil Çiçek, şunları söyledi: “Bu önemli konuyu burada konuşur da sonuçlandıramazsak vatandaş bize der ki ‘konuşuyorsunuz, hiçbir netice çıkmıyor.’ Gelin bu defa bir netice çıkaralım. Bir netice çıkarabilmek için de evvela bu sorunun bir tanımlamasını yapalım; neyi konuşacağımıza karar verelim. Ama bu komisyon bir anayasa hazırlık komisyonu mu? Buna karar verelim. O da olabilir. Bu komisyon ileride çıkarılması muhtemel bazı yasalarla ilgili bir öneri komisyonu mu? Onu Adalet Komisyonu'nda da yapardık. Niye burada yapıyoruz? Ortada komisyonun görevi ile ilgili muğlaklıklar var. İkincisi, bu vesileyle yapılan açıklamalarda kafa karıştırıcı hususlar var. Demek ki komisyon evvela bunları netleştirmeli. Bu komisyondaki konuşmaların hepsi doğrudan konuyla alakalı olmalı.”
‘Bu devlet sorunudur’
Meselenin iç siyaset ve partiler üstü olduğunu belirten Cemil Çiçek, şöyle devam etti: “Biz terör meselesini bir asayiş ve güvenlik meselesi olarak kabul edip bir hükümet meselesi olarak görmüşüz. İş başında A hükümeti var, o bu işlerin üstesinden gelemiyor. O hükümet gider, biter demişiz. Halbuki öyle değil. O halde bu sorun bir hükümet meselesi değildir. Pazar günü seçim olsa, başka bir hükümet ve iktidar gelse de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çözmek zorunda olduğu bu sorun, o hükümetin de en öncelikli meselesi olacaktır. Dolayısıyla konuşmalarımızda şunu diyelim: Eğer çözüm arayacaksak bu bir devlet sorunudur, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sorunudur. Ona göre tekliflerimizi ve temennilerimizi dile getirmek durumundayız.”
2015 Newrozu’na gönderme
İsmet Yılmaz, komisyonun dikkatini dağıtacak siyasi tartışmalardan uzak durulması gerektiğini söyleyerek, kimlikleri dışlayıcı dilden kaçınılması ve barış iklimine katkı sunacak bir dilin kullanılmasının önemini vurguladı. İsmet Yılmaz, “Silah bırakma sürecinin zamana yayılmasını önlemek, bu sürecin bir al-ver süreci olmadığını göstermek için komisyonun bir an önce silahların bırakılması için ortak çağrı yapması toplumun sürece olan desteğini artıracaktır. Ayrıca Suriye’deki gelişmelerin ve yapıların, terörsüz Türkiye hedefini zehirlemesine fırsat verilmemelidir” dedi.
İsmail Kahraman ise, 21 Mart 2015’te Amed’de Abdullah Öcalan'ın mektubu okunduğunda olumlu bir hava oluştuğunu, ancak “dış güçlerin” süreci bozduğunu ve o dönemde başarı sağlanamadığını söyledi.
‘Kırmızı çizgiler tartışmaya kapalı’
Binali Yıldırım ise şunları kaydetti: “27 Şubat'ta yapılan çağrı tarihi bir eşikti. Ardından örgüt silah bırakacağını ve kendi varlığını sona erdireceğini ilan etti. Sembolik bir törende silahlarını ateşe verdi. Bu iyi bir adımdır. Ama bir hakikati baştan çizmek lazım: Büyük bedellerle kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kırmızı çizgileri tartışmaya kapalıdır. Vatanın sınırları, devletimizin üniter yapısı, Cumhuriyetin temel esasları müzakere konusu değildir. Anayasanın ilk dört maddesi milletimizin ortak emaneti ve istikbalimizin güvencesidir.
Ademi merkeziyet bir fırsattır
Vatandaşlık tanımının kapsayıcı bir şekilde gözden geçirilmesi, güncellenmesi, bütün unsurları kucaklaması önemli bir adımdır. Etnik kimlik üzerinden değil, anayasal vatandaşlık üzerinden bir anlayış yerleşmelidir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi üniter devlete tehdit değil, hizmetlerin daha etkin yürütülmesi için bir fırsattır. Ademi merkeziyet dediğimiz bu yapı sadece idari bir yapılanmadır. Siyasi ve federal düşüncelere tamamen kapalıdır.”
Yeni anayasa vurgusu
Bu anlayışla yeni, sivil ve katılımcı bir anayasanın önemini vurgulamak isterim. Anayasa birçok kez değişti. En köklü değişikliği ise başbakanlığımız döneminde parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişle yaptık. O bundan çok daha zor bir işti. Onu başaran bu parlamento, elbette bu komisyonun amaçları doğrultusunda düzenlemeleri hem kanun hem anayasa düzeyinde yapabilecek güçtedir. Ama toprak, özerklik, federasyon gibi konular asla gündemde olmayacaktır.”
Sürece katılım olmalı
Komisyonda son olarak Mustafa Şentop konuştu. Şentop, 2015 sürecinin neden başarısız olduğuna dair şunları belirtti: “Birincisi, süreç toplumsal ve siyasi açıdan tam anlamıyla sahiplenilen bir politika haline gelmedi. Bu barış çabası toplumun sadece bir kesimi ve belirli siyasi aktörler tarafından taşındı. Geniş tabanlı bir mutabakat eksik kaldı. İkincisi, sürecin kanuni ve ulusal çerçevesi yerine bütün kesimlere güven verecek mekanizmalar oluşturulmadı. Bu da şeffaflık ve güven sorunları yarattı. Şimdi kurulan yeni komisyon tam da bu eksiklikleri gidermek için önemli bir fırsattır. Sadece hükümet değil, siyasi partiler, sivil toplum, akademisyenler, kanaat önderleri de sürece dahil olmalıdır.”
Somut takvime bağlanmalı
Bütün partiler barış hedefini stratejik bir devlet meselesi olarak görmeli ve kısa vadeli kazançlar uğruna riske atmamalıdır. Bu da sürecin şeffaf, hesaplanabilir ve Meclis denetiminde olmasıyla mümkündür. PKK'nin ve diğer unsurların silah bırakma süreci iyi planlanmalıdır. Atılacak adımlar somut bir takvime bağlanmalı ve her adım takip edilmelidir.
Çağrılara ve taahhütlere uyulduğu görülürse sürece duyulan güven artacaktır. Bu ilk adım tatmin edici şekilde atıldıktan sonra örgüt mensuplarının topluma kazandırılması konusu elbette değerlendirilecektir.”
‘Toplantımız sürecek’
Kapanış konuşmasını yapan Numan Kurtulmuş ise şunları söyledi: “Bugün burada sanki bir yasa ya da anayasa çalışması yapılıyormuş gibi bir algı oluştu. Bunu açıklıkla ifade ediyorum. Milletimiz her şeyi görüyor. Bu toplantıların her anı zabıtlarla ve canlı yayınlarla kamuoyuyla paylaşılıyor. Bir tek toplantı kapalı yapıldı; o da istihbarat bilgileri nedeniyleydi. Onun dışında tüm toplantılar şeffaf yürütülüyor.
Ben bu toplantının verimli geçtiğini, yeni bakış açılarına katkı sunduğunu düşünüyorum. İnşallah toplantılarımıza hızla devam edeceğiz ve sonuç alacağız. Ümitvar olduğumuzu görüyoruz. Bu ümitli yaklaşımlarınız için teşekkür ediyorum.”
Komisyon, bir hafta çalışmalarına ara verdi.