Perwîn Yûsif: Halklara karşı büyüyen tehdit var, Şam oyalıyor

  • 09:06 10 Aralık 2025
  • Güncel
Gülistan Gülmüş 
 
RIHA - 10 Mart mutabakatının üzerinden 10 ay geçmesine rağmen Şam hükümeti tarafından somut bir adımın atılmadığına dikkat çeken PYD Eşbaşkanı Perwîn Yûsif, “Adım atmaya hazır bir Suriye hükümeti görmüyoruz. Yeni kanunlar, samimi diyaloglar yapılmalı” dedi.  
 
 Suriye halklarını 61 yıl boyunca diktatörlük anlayışıyla yöneten Baas rejimi, 8 Aralık 2024’te emperyal güçlerin desteğiyle yıkıldı. Ancak iktidar, aynı güçler tarafından bu kez Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) lideri Ahmed el Şara’nın öncülük ettiği yeni dinci, milliyetçi ve tekçi bir yapıya devredildi. Ülkedeki genel karışıklığın ve savaş halinin sürmesine rağmen Suriye Demokratik Güçleri (QSD) ile geçici Şam hükümeti 10 Mart’ta bir araya geldi. Yapılan görüşme, 8 maddelik bir mutabakat metniyle sonuçlandı.
 
Mutabakat kapsamında; Kürtlerin tüm anayasal haklarının garanti altına alınması, askeri ve sivil kurumların genel yönetime entegre edilmesi, ülke topraklarının tamamında ateşkesin sağlanması, yerinden edilen Suriyelilerin güvenli koşullarda geri dönüşü, Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik saldırılara karşı ortak hareket edilmesi, nefret söylemlerine son verilmesi ve yürütme komitelerinin oluşturulması gibi başlıklar yer aldı. Mutabakatın üzerinden 10 ay geçmesine rağmen, “Her zaman hazırız” profili çizen Şam hükümeti henüz somut bir adım atmış değil. Bununla beraber, Heleb’in Şêx Meqsûd ve Eşrefiye Mahalleleri, Süveyda ile Suriye’nin kıyı kentlerinde yaşananlar “Kürtler başta olmak üzere diğer halkların anayasal haklarının garanti altına alınması” maddesini ihlal edildiğini gözler önüne seriyor.
10 Mart mutabakatının imzalanmasının ardından gelinen süreci Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Perwîn Yûsif ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
‘1 yıl geçti, değişen bir şey olmadı’
 
Baas rejiminin yıkılmasının ardından yeni yönetimin de sorunlara bir çözüm getirmediğini belirten Perwîn Yûsif, “8 Aralık, rejimin yıkılmasının yıl dönümü ve bütün Suriye halkı için önemli bir gün. Suriye topraklarında halkları yok ederek varlığını sürdüren bir diktatörlük vardı. Rejimin yıkılmasının üzerinden bir yıl geçti ancak değişen bir şey olmadı. Evet, burada bir işgalci yıkımı gerçekleştirildi fakat çözüm üretilmedi. Sorunlar giderek büyüyor, halklara yönelik büyük tehditler ve saldırılar devam ediyor. Bu nedenle 10 Mart mutabakatından söz ettiğimizde, bunun Suriye halkı için büyük bir umut oluşturduğunu düşünüyoruz. Suriye’yi tek bir merkezden değil, Araplar, Kürtler, Süryaniler ve diğer tüm halkların söz sahibi olacağı bir yönetim biçimi ele alınıyor. Mutabakatta yer alan sekiz madde, Suriye'nin kaderini belirleyen önemli başlıklardır” dedi.
 
‘Adım atmaya hazır bir Suriye hükümeti görmüyoruz’
 
10 Mart mutabakatının Şam hükümeti tarafından ikinci günde ihlal edildiğini hatırlatan Perwîn Yûsif, Geçici Şam Hükümeti tarafından 13 Mart’ta ilan edilen yeni anayasanın halkların yararına olmadığını belirterek şunları söyledi: “O tarihten sonra birçok kanun ve yasa çıkarıldı. Resmî tatil günlerinde değişiklik yapıldı; örneğin 21 Mart Newroz günü resmî tatil olmaktan çıkarıldı. Mutabakata aykırı birçok uygulama gerçekleşti. Metinde, ‘Kürt halkının varlığı önemlidir ve resmiyette tanınması gerekir’ deniliyor. Özerk Yönetim ile bir mutabakat imzalandı ancak bugün baktığımızda adım atmaya hazır bir Suriye hükümeti göremiyoruz. Geçici Şam Hükümeti siyasi adım atabilecek bir konumda değil; çünkü Suriye’nin birçok bölgesi halen Türkiye ve İsrail'in işgali altında ve İsrail’in tehditleri sürüyor. Suriye toprakları özgür değil, insanlar göçebe bir yaşam sürüyor. Savaş mağduru halk temel ihtiyaçlarını, çadır gibi en basit gereksinimlerini bile karşılayamıyor. Biz Özerk Yönetim olarak mutabakattan sonra birçok adım attık; öncelikle görüşmeler için komiteler kurduk. Bu komiteler, entegrasyon sürecinin nasıl işletileceğine dair belgeler ve raporlar hazırladı. Ancak Şam hükümeti tarafından şu ana kadar hiçbir adım atılmadı.”
 
‘Yeni kanunlar ve samimi diyaloglar gerekli’
 
Şam hükümetinin hiçbir adım atmamasının yeni bir iç savaş ihtimalini artırdığını söyleyen Perwîn Yûsif, geniş katılımlı bir kongre yapılması gerektiğini vurguladı. Perwîn Yûsif, “Suriye'de yeni bir iç savaşın habercisi olan gelişmeler yaşanıyor. Geçici Şam Hükümeti’nin kontrol ettiği kıyı kentlerinde ve Süveyda başta olmak üzere birçok bölgede hâlâ katliamlar yaşanıyor. İnsanlara kendi dinlerini benimsetmek için baskı kuruluyor. Görünürde olumlu cümleler kurulsa da pratikte yaşananlar tamamen farklı. Kandırmaya dayalı bir siyaset yürütmek istiyorlar. Diktatörler tarih boyunca varlıklarını bu zihniyetle sürdürdü. HTŞ, ülkeyi ele geçirdi ve şimdi kendi zihniyetinden olanların parlamentoda yer alması gerektiğini savunuyor. Oluşan bu siyasi boşluk, halklar ve inançlar arasında bir çatışma zemini yaratıyor. Herkesi aynı çatı altında tutacak siyasi bir alternatifleri yok. Şam’ın merkezinde yapılan 'kurtuluş' kutlamalarında bölgelere tehdit niteliğinde mesajlar verildi. Bu konuşmalar, kin ve nefretin temelini oluşturuyor. Şam hükümeti dürüst bir siyaset yürütmüyor. Biz ise çözüm olarak ulusal ve geniş çaplı bir kongrenin yapılmasını öneriyoruz. Yeni kanunlar çıkarılmalı ve samimi diyaloglar kurulmalı. Şam hükümeti bizleri oyalayarak zaman kazanmaya çalışıyor; sorunlara çözüm üretmek istemiyor” sözlerini kullandı. 
 
Abdullah Öcalan’ın 10 Mart mutabakatı vurgusu
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 24 Kasım 2025’te TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu heyetiyle yaptığı görüşmede 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanması gerektiğini vurguladığını söyleyen Perwîn Yûsif, şu ifadeleri kullandı: “Rojava halkının Önder Apo’nun felsefesi ve fikirleriyle bağı çok derin. Onun paradigması sayesinde sistemi tartışıyor, yeni bir siyaset zemini oluşturuyoruz. Bugün elde ettiğimiz tüm kazanımlar, Önder Apo’nun paradigması sayesindedir. Suriye’de devrim başladığında bize üçüncü hattımızı oluşturmamızı söyledi; halkların iradesini tanıyacak bir hattan söz etti ve biz 14 yıldır bu esas üzerine çalışıyoruz. Bugün Bakur’da yürütülen süreç de Suriye’deki Kürt sorununa etki ediyor. Bu nedenle Önder Apo’dan gelen her haberi büyük bir merakla takip ediyoruz. Bu bizim için bir onurdur; çünkü Önder Apo her zaman Rojava’nın kendi ‘kırmızı çizgisi’ olduğunu söylüyor. Burada Demokratik Ulus sistemini oluşturduk. Yakın bir zamanda Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanmasını ve yüz yüze diyalog kurabileceğimiz günlerin gelmesini umuyoruz. Önder Apo, ‘Kürtler diktatör bir hükümetle birlik olmayacaktır’ diyor.”
 
‘İmralı görüşmelerini saati saatine takip ediyoruz’
 
Suriye'nin doğru bir zeminde birlikte yönetilebileceğini belirten Perwîn Yûsif, “Suriye’yi birlikte yönetebileceğimize inanıyoruz. Tarihi günlerden geçiyoruz; İmralı görüşmelerini ve sonrasında yapılan açıklamaları saati saatine takip ediyoruz. Önder Apo bizler için ne öngörüyor, neler söylüyor, bunları dikkatle izliyoruz. Kalıcı bir barış, Önder Apo’nun felsefesiyle mümkündür. Daha önce Baas rejiminden dolayı burada yaşayan halk onun fikirlerini yeterince tanımıyordu. Ancak bugün medyadan takip ettikçe ‘Keşke daha önce tanısaydık’ diyorlar. Baas rejimi bu fikirlerin öğrenilmesine izin vermiyordu. Biz şimdi paneller ve çalıştaylar düzenleyerek Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu’nu kavram kavram anlatıyoruz. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlandığında, onun fikirleriyle nasıl bir barış ve huzur ortamı kurulabileceğini anlatıyoruz. Bizler, onun felsefesini yaymaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.