
‘Sadece insanla değil doğayla da barış’
- 09:03 16 Eylül 2025
- Ekoloji
ŞIRNEX - Besta’daki doğa talanına dikkat çeken Mezopotamya Ekoloji Hareketi üyesi Derya Akyol, “Şırnak'tan başladık, barışın sesini Cudi'de, Gabar'da, Besta'da yükselttik. Asıl amacımız yeryüzünün her köşesinde barış sesini yükseltmek” dedi.
Şirnex’te yıllardır sistematik olarak süren doğa kırımının ardı arkası kesilmiyor. Yangınlarla başlayan süreç, ağaç kıyımları ile devam ediyor. “Güvenlik” kılıfıyla yapılan talanlar sonucunda katledilen doğa, iktidar eliyle ranta açılıyor. Kürdistan doğasına karşı savaş politikaları sürmekle kalmıyor, talan edilen bölgeler “yasaklı bölge” ilan edilerek, insanlar kendi topraklarından koparmaya zorlanıyor. Şirnex’te süren doğa talanına karşı ise halk, tepkisini göstermeye ve sesini yükseltmeye devam ediyor.
Besta bölgesinde 9-10 Eylül’de Demokratik Kurumlar Platformu (DEKUP) öncülüğünde, “Ekokırıma geçit yok, doğa talanına karşı yürüyoruz” şiarıyla gerçekleşen nöbet eylemine katılan Mezopotamya Ekoloji Hareketi üyesi Derya Akyol, yapılan doğa talanına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Şirnex, Gabar ve Besta’nın gündemlerinde olduğunu söyleyen Derya Akyol, “Bu, bizim buraya dönük ilk eylemimiz olmadı aslında. Daha önce Cudi yürüyüşü gerçekleştirmiştik. Zaten yıllardır sistematik olarak burada bir ağaç kıyımı gerçekleştiriliyor. Bu, orman yangınlarıyla başlayan bir süreçti. Daha sonra bu süreç ‘yakamadığını kesmek’ anlayışına geldi. Tabii ki bu güvenlik politikalarıyla iç içe geçmiş bir süreci barındırıyordu. Barınacak alanların aslında yok edilmesi üzerine bir sürece dönüştü. Tabii bu aslında rantla da iç içe geçen bir sürece evrildi. Aynı zamanda bu ağaçların alınıp başka kentlerde satılması gibi bir rantı da içeren politikalar gözlemlendi” dedi.
‘Doğayla uyum içerisinde olan bir barışı istiyoruz’
Bölgenin yıllardır yasaklı bölge olduğunun altını çizen Derya Akyol, ilk defa burada bir eylem gerçekleştiğini belirtti. Nöbet eyleminin önemine işaret eden Derya Akyol, Türkiye ve Kürdistan’dan çok sayıda insanın nöbete katılmasını değerli bulduğunu kaydetti. Derya Akyol, “Bu bir başlangıç oldu” diyen Derya Akyol, “Burada aynı zamanda barış sesi de yükseldi. Doğa kırımına karşı bir farkındalık, bir ses yükseltme de söz konusu oldu. Bizim barıştan anladığımız ile devletlerin, iktidarların anladığı barış farklı. 2013-2015 süreci kısmen bir çatışmasızlık süreci içerirken, burada karakollar ve kalekollar inşa edildi. O zaman çok büyük bir doğa talanı gerçekleştirildi. Kalekolların inşaatından maden çıkarmalara, yollardaki arşiv yol açılmasından kesilen ağaçlara kadar aslında bir sürü doğa talanı gerçekleştirildi. Biz zaten böyle bir barışı kabul etmiyoruz. Her zaman onurlu bir barış diyoruz. Hem halklar arasında hem de doğayla uyum içerisinde olan bir barışı istiyoruz” sözlerini kullandı.
‘Ekolojik yaşamı inşa ettiğimiz bir barış’
Barışı inşa etmenin zor olduğuna dikkat çeken Derya Akyol, “Çünkü biliyoruz, ağaç olmadan yeryüzünde yaşayabileceğimiz süreç çok az. Aynı zamanda türler arasındaki hiyerarşiyi yarattığımız anda iktidarı, yine bir tahakkümü de doğurmuş olacağız. Doğa üzerindeki tahakküm aynı zamanda insan üzerindeki tahakkümü de doğuracak. O yüzden biz ekolojik yaşamı inşa edecek bir barışı konuşuyoruz. Bugün artık çok güzel bir sürecin başlangıcı diyebiliriz. Tarihi bir sürecin başlangıcındayız. İlk defa barışı bu kadar yoğun isteyen bir kitle var. Sadece insanlar arasında değil, aynı zamanda doğayla da bir barış sağlanmalı. Ancak rantın döndüğü bir süreci de biz hiçbir zaman tahayyül etmiyoruz” ifadelerine yer verdi.
‘Çalışmalarımıza devam edeceğiz’
Ekolojik yaşamın süreklileşmesi gerektiğine ve eylemlerle sınırlandırılmaması gerektiğine işaret eden Derya Akyol, Mezopotamya Ekoloji Hareketi olarak örgütlenme tarzlarının da bu olduğunu sözlerine ekledi. Derya Akyol, “Biz Kürdistanlılar, Kürt halkı olarak bu yaşam biçimine de uzak insanlar değiliz. Sermayenin olduğu hiçbir yerde biz ekolojik yaşamdan bahsedemeyiz. Savaşın olduğu yerde ekolojik bir yaşam söz konusu olamaz. Bundan sonraki süreçte barışla birlikte aynı zamanda hem kadına yönelik şiddetin son bulması hem de doğa üzerindeki tahakkümün son bulması üzerine çalışmalarımıza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Amacımız barışın sesini yükseltmek’
“Şırnak'tan başladık, barışın sesini Cudi'de, Gabar'da, Besta'da yükselttik” diyen Derya Akyol, asıl amaçlarının Kürdistan ve Orta Doğu başta olmak üzere yeryüzünün her köşesinde barış sesini yükseltmek olduğunu vurguladı. Türkiye sahasında ortak çalışma yürüttükleri platformlara da değinen Derya Akyol, “Bazen aynı sözü kurduğumuz, bazı yerlerde ayrıştığımız noktalar var ama aslında hepimizin nihai amacı doğa perspektifli bir yaşam kurmak. Bazı noktalarda evet ortaklaşamıyoruz. Aslında Türkiye tarafından Kürdistan’a gelmek biraz zordur. Ama bu yavaş yavaş aşılıyor. Aşılmaya da devam edecek. Süreç beraberinde bunu getirecek aslında. Çoğulculuk bizim de amacımız. Ekolojik yaşam perspektifimiz de bu. Çoğulculuk hem Kürdistan'da hem Türkiye sahasında geçerli. Renkliliğin olduğu yerde aslında mücadele daha yüksek olacak. Dayanışmamız var ve devam edecek” dedi.
Doğa talanı için pilot bölge Kürdistan
Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanından yüzlerce kişinin nöbet eylemine katıldığını belirten Derya Akyol, son olarak şunları söyledi: “Bugün buraya gelmeleri bizler için çok değerli. Biz de aynı şekilde Türkiye'de herhangi bir talana doğa kırımına karşı bizler de mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi ortaklaştırdığımız sürece birlikte başarıya ulaşabileceğiz. Sistem aynı şekilde hepimizin doğasına, yaşamına genel olarak saldırıyor. Bu toplumsal zeminde de böyle. Burada yaşanan şeyler, pilot bölge gibi, önce Kürdistan’da uygulanıyor. Burada başarıya ulaştıklarında Türkiye cephesinde de aynı şeyi yapıyorlar. Bugün burada ağaç kesiyorlar ama Akbelen'de de ağaç kestiler, Muğla'da da ağaç kesmeye devam ediyorlar. Burası güvenlik amaçlı rantla iç içe geçmiş. Bunu da görmek ve dayanışmayı ortaklaştırmak bizler açısından daha önemli olacak.”