Pazarın nabzı: Bir torba un, bir teneke yağ bin lira

  • 09:03 11 Eylül 2025
  • Emek/Ekonomi

             

 
Memihan Zeydan- Nazlıcan Nujin Yıldız 
 
WAN - Pazar alışverişine çıkan kadınlar, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını vurguluyor. Kadınlar, “Ben çocuklarımı geçindiremiyorum okula göndermeyeceğim” diyerek ekonomik krizin sebebi olarak iktidarı işaret ediyor. 
 
Türkiye ve Kürdistan’da her geçen gün derinleşen ekonomik kriz hayatı giderek daha da zor bir hale getiriyor. Kış hazırlığına başlanan günlerde yurttaşlar günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, artan masraflar da ekonomik durumu gözler önüne seriyor. Okulların açılmasıyla katlanan ihtiyaçlara bir de kışın yüksek gelen faturalar ve yakacak ihtiyacı ekleniyor. Geçinemeyen insanlar kışı konserve, turşu hazırlıkları yerine endişeyle bekliyor. İktidarın halka ayırması gereken bütçeyi savaşa ayırması insanları derin bir yoksulluğa sürüklerken, yoksulluk ise hayatın her alanını olumsuz etkilemeye devam ediyor. 
 
Wan’da pazar alışverişinde ekonomik krize dair değerlendirmelerde bulunan kadınlar, geçinemediklerini söylüyor. 
 
‘Eskiden 50 liraya iki evin ihtiyacını alırdık’
 
İsmini vermek istemeyen bir kadın, ihtiyaçlarını alamadan döndüğünü belirterek, “Pazarın başından sonuna kadar geldim fiyatlar nedir, diye hepsi aynı hiçbir şey alamadım. Üç kilo patates, iki kilo domates aldım. 500 lirayla gelmiştim bir şey kalmadı elimde. Kış için hazırlık yapmak lazım, ama ben yapamayacağım. Biraz da salatalık alayım dedim ama çok pahalı, alamadım. Eskiden yine iyiydi şimdi hiçbir şey alınmıyor. Eskiden 50 liraya iki evin ihtiyacını alırdık. Şimdi bin lirayla gelsen bir evin üç günlük ihtiyacını bile alamıyorsun” dedi.
 
‘20 yılda halkı bu hale getirdi’
 
Biraz meyve sebze almak için pazara geldiğini söyleyen Gülsüm Yılmaz, “İmkanlar el verdiği kadar ihtiyaçlarımı almaya geldim. Alabildiğimi alacağım. Bugün 500 lirayla geldim bir şeyler alabilecek miyim bilmiyorum. Bundan birkaç yıl önce 500 lirayla gelir, sepetimizi doldurur eve eksiksiz dönerdik. Bugün üç bin lirayla bile gelsem ihtiyaçlarıma yetmiyor. Mecburen birkaç kilo sebze alıp gideceğim. Fiyatlar her mevsimde yüksek. Rahat geçinebildiğimiz bir dönem yok. Kış için biraz turşu yaptım ama diğer hazırlıklar için malzeme almaya gücüm yetmiyor. Niye bu kadar pahalı olduğu çok açık. Erdoğan sağ olsun, o başta olduğu sürece durum hep böyle olacak. 20 yılda halkı bu hale getirdi, bu hal nasıl düzelecek” diye sordu.
 
‘Okul forması bin 600 lira’
 
Pazara bin lira ile geldiği halde hiçbir şey alamayan Asmin Bozas ise şunları belirtiyor: “Bir etek 400 lira, bin lirayla geldim hiçbir şey alamadım. Fiyatlar çok yüksek alınabilecek gibi değil. Kış da geliyor. Dört öğrencim var, evde çalışan yok. Kış hazırlığı yapmayacağız. Bir okul forması bin 600 lira. Var olan krizin sebebini söylemeye gerek yok herkes biliyor sebebi nedir, kimdir. Baştakiler bir zam atıyor pazarcılar iki zam daha atıyor üstüne.”
 
‘Kızım çanta istiyor alamıyorum’
 
Mevsiminden dolayı sebze ve meyve fiyatlarının biraz daha uygun olduğuna işaret eden Cahide Kaya, “Sebzenin de 20 günü var. 20 gün sonra o da pahalı olacak. İki bin lirayla geldim hiçbir şeye yetmedi. İnsan hiçbir şey alamıyor. Kızım çanta istiyor alamıyorum. Bir çanta 5 bin lira olmuş. Evde 7 öğrenci var. Hiçbir yerden yardım alamıyoruz. ‘Ev ve arabaları var’ diyorlar o yüzden bir yardımda bulunmuyorlar. Dışarda mı kalalım? Eşimin çiftçilik yaptığı arabası var o da çalışmazsa geçinemeyeceğiz. Kışlık hazırlığını mecburen yapıyoruz. Kışları her şey daha pahalı, alamayız. ‘Ev var’ diyerek yardımda bulunmuyorlar. Evi alalı belki 50 yıl oldu. Okul ihtiyaçlarını bile alamadık daha. Kışın gelmesiyle faturalarda da artış olacak bir ayı diğer aya yetiştiremiyoruz” sözlerine yer veriyor.
 
‘Çocuklarımı geçindiremiyorum, okula gönderemeyeceğim’
 
Nurcan Utuş, fiyatların yüksekliğinden bahsederek, her şeyin en ucuzundan azar azar aldığını belirterek şöyle diyor: “Dört öğrencim var, her birine öğretmenler bir liste hazırlamış, alamadık listedekileri. Çalışmıyorum kiracıyız. Yetişemiyoruz hiçbir şeye. Zor durumdayız. Çocuklarımızı geçindiremiyoruz. Dört öğrenciler, geldik onlara bir şey alamadım. Öğretmene hazırladığı listeyi göndereceğim. ‘Ben çocuklarımı geçindiremiyorum okula göndermeyeceğim’ diyeceğim. Toprak bir evde oturuyorum. Evim sobalıdır. İhtiyaçlarımı alamadım. Kızım da birkaç gün bir yerde çalışmıştı o parayla eve sebze aldı. Dört kızım bir oğlum var. Eşim iş bulamadı şu an çalışmıyor.”
 
‘En azından çocuklarımızı doyurabilelim’
 
Evlerinin sobalı olduğunu ve kış için ne kömür ne de odun alamadıklarını dile getiren Nurcan Utuş ise şu ifadeleri kullanıyor: “Kış hazırlığı yapamıyorum. Aldıklarım en fazla bizi bir hafta götürür. Hiçbir şey alamadım biraz domates biraz biber alabildim sadece. 150 lirayla geldim 50 lira kaldı. Çok ihtiyaç vardı ama alamadık. Marketlere gidiyorsun 3 aylık malzemeye zam yapıp yeni etiket koymuşlar. Gerçekten o etiket fiyatında mı? Kimse kimseyi düşünmüyor. Yoksulları esnafta düşünmüyor. Zenginin fakirden haberi yok ki. Evi, dükkanı, arsası olan olmayanı düşünmüyor. Devletten en ufak bir destek alamıyoruz. Kaç yıldır adımı yazdırıyorum bir kez olsun kömür vermediler. Sahip olduğum bir şey de yok. Ne ev ne arsa. İnsan bir alıyor iki alıyor çocukları bir şey istediğinde alamayınca insan çocuklarına üzülüyor bu defa. Biraz indirim yapsınlar insanlar en azından çocuklarını doyurabilsin. Eskiden 50 liraya dünya kadar eşya alırdık artık mümkün değil. Bir torba un, bir teneke yağ bin lira olmuş. Herkes mecbur küçük un alıyor artık.”