
‘Barış her yerde konuşulmalı’
- 09:02 31 Mayıs 2025
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Kadınların barıştan ne anladığına dair ortak bir çatı oluşturulması gerektiğini ifade eden Demir Leblebi Derneği Başkanı Su Akpınar, barışın her yerde ve her konuyla birlikte konuşulması; zıt görüşlerin kendini ifade edebilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Ekim 2024 ayından itibaren başlayan sürecin hâlâ adı ve niteliği tartışma konusu olsa da, özellikle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat'ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ve PKK’nin fesih kararı, önemli bir aşamaya geçildiğini gösteriyor. Barışa dair tartışmalar devam ederken, önceki çözüm sürecinde kurulan Demir Leblebi Derneği Başkanı Su Akpınar ile barış üzerine konuştuk.
‘Kadınlar, öncelikle çatı barış kavramı oluşturulmalı’
Derneğin kurulma sebebinin, önceki çözüm sürecinde kadınların masada bulunmaması olduğunu hatırlatan Su Akpınar, dernek olarak öncelikle kadınların neden o masada olmadığını araştırdıklarını kaydetti. Bunun sebebini, barışın aslında her kadın için farklı bir şey anlatıyor olması olarak bulduklarını ifade eden Su Akpınar, “Bu nedenle de o masaya gidip oturduğunda kadınlar, her biri farklı bir şey diyecek, ortak bir şey diyemeyecek. O yüzden de şu an Demir Leblebi’nin yapmaya çalıştığı şey, bizim en azından bir çatı barış kavramını oluşturmak ve bu barış kavramının kadınlar için ne ifade ediyor, onu oluşturmak. O nedenle kadınların katılmasında en çok yardımcı olacak şey, önce barışı konuşmamız lazım. Barış konuştuktan sonra ve anlaştıktan sonra birbirimizle ne istediğimizi de daha iyi bileceğiz ve isteklerimizi ve bu barışın nasıl sağlanacağı yolundaki süreci de daha iyi ifade edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Barışı her konuda, her yerde konuşmak gerekiyor’
Kadın örgütlerinin barışı konuşması gerektiğini dile getiren Su Akpınar, “Bütün kadın örgütleri, ne olursa olsun, barışı konuşmalı; kadına yönelik şiddet, işçi hakları konuşuyor mesela. Onlar da barış konuşsun; bizim için barış ne ifade ediyor? Bunun sonunda da hep birlikte oturup, kadın örgütlerinin toplanıp, ‘Bizim barıştan anladığımız bu’ diye bir şey çıkarması gerekiyor ki o masada bir sesimiz olsun” şeklinde dile getirdi.
‘Kaygıların çözülmesi için de konuşulmalı’
Toplumun yaşanan sürece dair kaygıları konusunda da yine konuşulması gerektiğini ifade eden Su Akpınar, “Hepimizin kaygıları var. ‘Olmayacak mı, olursa nasıl olacak?’ gibi. Her şeyin başında iletişim kurmaktan çıkıyor bunlar. Kadınlar önce birbiriyle iletişim kuracak. Kaygıların da çözülmesi için önce konuşulması lazım. Biz neyden endişeleniyoruz? Bu süreçte ne olmayacak veya ne olacak ama kötü olacak? Oturup konuşalım, bunları nasıl giderebiliriz? Orada zaten çözümler ortaya çıkmaya başlar” diye belirtti.
‘Birbirini suçlamayan bir barış dili kullanılmalı’
Basında barış dilinin bulunmadığını, barış dilinin şiddetsiz iletişim olduğunu kaydeden Su Akpınar, “Birbirimizi suçlayarak değil. ‘Sadece empati yapalım, öyle devam edelim.’ o da değil. Birbirimizi anlayabileceğimiz, düz ve anlaşılan cümlelerle birbirimize derdimizi anlatmak. Bunun içinde ama herhangi bir suçlama da geçmemesi lazım. Çünkü bu durumda karşı taraf defansif tarafa geçecek ve açık bir iletişim olmayacak yine. Bizim her türlü bu iletişimi, herkesin konuşabildiği güvenli alan demek de bana kötü geliyor çünkü neresi güvenli olacak? Ama birbirimizle güvende hissettiğimiz bir ortam olması gerekiyor. Çünkü anca o zaman fikirler ortaya çıkacak, o zaman kaygılar ortadan yok olacak” sözlerini kullandı.
‘Her kesimin barışı sağlanmalı’
Barışın herkes için olduğunu, haliyle de bir kesimin değil, herkesin konuşması gerektiğini söyleyen Su Akpınar, “Herkes oturacak, anlaşmaya uğraşacak, anlaşabildiği noktalarda birlikte yürüyecek. Barış dediğimiz zaman benim için herkesin huzur içinde ve güvende yaşaması demek. Bu gerçekten herkes demek; kim olduğu, nereden geldiği, etnik kökeni hiçbir şey değiştirmez. Herkesin huzurlu ve güvende olduğu bir dünya demek benim için. Ama bu, başka biri için başka bir şey ifade ediyordur. Bir kesime ya da bir etnik kökene daha fazla görev düşüyor ya da düşmemeli diye bir şey yok. Hepimizin ortak bir payda bulup orada ilerlemesi lazım. Benim barışım sağlandı, başkasının sağlanmadıysa, o zaman yine barış sağlanmadı demektir” diye kaydetti.
‘Barışçıl bir Anayasa’da denge denetleme mutlaka olmalı’
Anayasa tartışmalarına dair ise denge denetlemenin Anayasa’nın içinde mutlaka olması gerektiğini ifade eden Su Akpınar, “Denge denetleme olmadığında, demokrasinin tam çalıştığını söyleyemeyiz. Demokrasi de sadece tek bir kesime değil; işçisine de, emekçisine de, evde çalışan kadından sanayide çalışan adama kadar herkesi kapsayan konu. Barışın da kapsayıcı olabilmesi için herkesi kapsaması gerekir. Yeni Anayasa’da herkesi kapsayan, herkese bir şeyler vaat eden bir şey olursa, evet o zaman gerek var” dedi.
Son olarak Su Akpınar, “Ne kadar zıt düşünüyor olduğumuzu düşünsek bile konuşalım, anlaşacağımız bir şey buluruz. Anlaştığımız şey üzerinden ilerlediğimiz sürece ortak bir barış sağlayabiliriz” diye ekledi.