
Anadilde eğitim çalıştayı: Bilmek özgürleştirir
- 15:09 13 Nisan 2025
- Güncel
AMED - Anadil çalıştayında konuşan katılımcılar, eğitim sisteminin demokratik değerler üzerine kurulması gerektiğini vurguladı. Jineolojî’den Figen Kaplan, "Bilmek özgürleştirir. Ama yanlış bilmek köleleştirir. Dolayısıyla doğru bilgileri açığa çıkarmak gibi bir sorumluluğumuz var” dedi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim Sen), Amed’de düzenlediği “Anadilde eğitimde çözüme doğru: Olanaklar, engeller, öneriler” çalıştayı ikinci gününde devam etti. Çand Amed Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen çalıştaya, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
İlk oturumun moderatörlüğünü Eğitim Sen üyesi Sever Özer yaptı. “Anadilinde eğitim alanındaki dünya deneyimleri ve modellerine eleştirel bir bakış” başlığında konuşan yazar Haydar Diljen, anadilin bir hak olduğunu belirtti. Bu hak için 50 yıldır mücadele ettiklerini söyleyen Diljen, “Konuşma dilini yazma diline çevirdiğimiz zaman kriz çıkıyor. Çocuklarımız evlerinde anadilini öğreniyor sonra okula başlayınca başka dil farz kılınıyor. Çocukların hayatında çok önemli olan okullar bir kabus oluyor. Anadilde eğitim görenler her bölümde daha başarılı ve bu öğrenciler lise, üniversiteye geçişte daha avantajlı oluyor. Neden anadilde eğitim? Çocukların anadili öğrenmek, geliştirmek ve akrabalarıyla iletişimi geliştirmek için iyi bir kişiliğe sahip olmak, kendilerini, köklerini bilmek, iki dil öğrenmek için. Kanuni bir statü olmazsa, dil gelişmez. Siyasi sistem otoriteyle, diktatörlükle yaratılmış. O sistemde demokratik eğitimi oluşturamazsın” diye belirtti.
Demokratik eğitim modeli
Eğitim Sen Amed eski Şube Başkanı Yıldırım Arslan da, “Özgün bir model olarak demokratik eğitim modeli” başlığında bir sunum gerçekleştirdi. Toplumun siyasi ve ahlaki özelliğini kazanması, gelişmesi ve kendini ifade edebilmesi için eğitim sisteminin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini söyleyen Arslan, “Demokratik toplumun, demokratik milletin, özgür ailelerin ve özgür yaşamın nasıl kurulacağı, kimin ve ne tarafından başlatılacağı ve neyin oluşturulacağı demokratik milletin yeniden kurulmasında yol ve yöntemler ve toplumsal kurumların kurulması gereği değer kazanma ve rekabet artar. Eğitim kurumları çerçeveye dahil edilmelidir” dedi.
‘Doğru bilgileri açığa çıkarma sorumluluğumuz var’
Daha sonra Jineolojî’den Figen Kaplan, “Kadın özgürlükçü, demokratik eğitime yönelik değerlendirmeler” başlığında bir sunum yaptı. Figen Kaplan, “Bütün bunları neden anlatıyoruz? Eğer bu noktalarda tarihsel ve sosyolojik olarak önlemlerini almazsak inşa edeceğimiz demokratik toplumun, demokratik eğitim modelinin temeli çok sağlam olmayacaktır. Mevcut eğitim modellerinde, devlet yurttaşlarından, insan doğadan, erkek kadından üstündür bilgisi sürdürülüyor. Bu cinsiyetçilik politikasıyla yapılıyor. Bunu jineolojî tartışmaları ve jineolojî dergisindeki yazıları okurken keşfetmeye başladık. Örneğin; tarihte yünü ipe dönüştüren, fiziği keşfeden kadın, bilim dünyasından atıldı. Tarihte yoğurdu mayalarken kimyayı keşfeden kadın, bilim dünyasından dışlandı. Ya da fazla ürünü paylaştırırken matematiği keşfeden kadın, bilim dünyasından ya da şifacılık yapmak için otları toplarken tıbbı keşfeden kadın, bilim dünyasından uzaklaştırıldı. Bu bilgiler neden yok mevcut eğitim modellerinde? İşte inşa edeceğimiz bilgide, kadınla yaşamın ve yaşamla da toplumsallığın bağı kurulurken bu bilgilere çok ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Çünkü bilmek özgürleştirir. Ama yanlış bilmek köleleştirir. Dolayısıyla doğru bilgileri açığa çıkarmak gibi bir sorumluluğumuz var” diye belirtti.
‘Eğitim özgürleştirici eylem olmalı’
Gelinen süreçte kadının kasıtlı bir şekilde bilim dünyasından uzaklaştırılmaya çalışıldığını dile getiren Figen Kaplan, şöyle devam etti: “Kadınlar katlediliyor. Düşündükleri için hapsediliyor. Tüm bunları tarihsel ve toplumsal boyutta ele aldığımızda önemli sonuçlara gidebiliriz. Tüm bu anlatılan deneyimleri, özgür toplum modelimizde bir kazanım boyutuna dönüştürebiliriz diye düşünüyorum. Kadınların özgürlüğü kurumsal olarak korunmalı. Feministler Batı'da ortaya çıkan bir hareket ama sistemin eğitim politikalarına muazzam derecede akademik bilgiler açığa çıkardılar. Eylemler yaptılar. Değer yarattılar. Bu çok kıymetliydi. Okullardaki cinsiyetçiliği aşmanın yol ve yöntemlerini aradılar ve dönüştürdüler. Ortadoğulu kadınlar, bilgi dünyasından dışlandıkları süreçlerde büyük mücadeleler verdiler. Ya da Latin Amerika'daki kadınlar, Avustralya'daki Aborjin kadınlar kültürleri, dilleri unutulmasın diye büyük büyük bedeller ödediler. Büyük eylemsellikler koydular. Bunlar önemli ve kıymetli deneyimlerdir. Kürt kadınlar da yaşadıkları coğrafyadan çıkan deneyimleriyle, öğretilerle eğitime dair söz söylüyorlar. Eğitim dört duvar arasına sıkıştırılabilecek bir şey değildir. Eğitimin özgürleştirici bir eylemi olmalıdır.”
Çalıştay, katılımcıların değerlendirmeleri ve özgür Kürsü ile devam etti.