‘Halkın iradesini gasp eden her uygulamanın karşısında olacağız’

  • 09:04 11 Eylül 2025
  • Güncel
 
AMED - Devam etmekte olan süreçte atanan kayyımlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Amed İl Kadın Kolları Başkanı Güler Koçyiğit, "Kayyım rejimi, toplumsal barışın önündeki en büyük engellerden biridir. Halkın iradesini gasp eden her uygulamanın karşısında olacağız " dedi.
 
Siyaseti halkın aleyhine dizayn etme pratiği olarak kayyım atamaları iktidar tarafından bir rejim haline getirilmeye çalışılıyor. Kürdistan ve Türkiye'de başta Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) kazanmış olduğu belediyeler olmak üzere birçok il ve ilçe belediyesine kayyım atandı. Belediye Eşbaşkanları ve meclis üyeleri göz altına alınarak tutuklandı. Kayyımın ilk hedef aldığı kadın kurumları olurken, ormanlık alanlar başta olmak üzere parklar, mera alanları rant alanına çeviriliyor.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yapmış olduğu 'Barış ve Demokratik Toplum' çağrısı çerçevesinde barışın toplumsallaşması ve güven ortamının sağlaması halklara büyük bir umut aşılarken, kayyım yoluyla iradenin gaspı, iktidara duyulan tepkiyi her geçen gün artırıyor. Son olarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul il Örgütü’ne kayyım darbesiyle İl Başkanı Özgür Çelik yerine Gürsel Tekin atandı.
 
Atanan kayyımlara ilişkin CHP Amed İl Kadın Kolları Başkanı Güler Koçyiğit, JINNEWS'e değerlendirmelerde bulundu.
 
Mücadele etme kararlılığı
 
Kayyım uygulamalarının iradenin gaspı olduğunu belirten Güler Koçyiğit, kayyımların sadece idari bir işlem olmadığına dikkat çekti. Güler Koçyiğit, "Kayyımlar, anayasaya, demokrasiye, halkın en temel hakkına açık bir saldırıdır. Seçme ve seçilme hakkı, demokrasinin olmazsa olmazıdır. İktidar bu hakkı yok sayarak halkı kendi iradesine yabancılaştırmakta ve siyaseti tekeline almaktadır. Türkiye'nin herhangi bir yerinde, Diyarbakır, Mardin, Van, İzmir ya da Ankara'da kayyım atanması demek halkın iradesinin yok sayılması demektir. Diyarbakır ya da İstanbul'da olması bir şeyi değiştirmez, sonuçta orada halkın iradesine kayyım atanıyor. Biz CHP Kadın Kolları olarak şunu net söylüyoruz; halkın iradesini gasp eden her uygulamanın karşısında olacağız ve mücadele edeceğiz" dedi.
 
'Demokrasi dışı bir rejime gidiliyor'
 
İktidarın temel amacının demokratik siyaseti etkisiz hale getirmek olduğunun altını çizen Güler Koçyiğit, bu uygulamaların muhalefeti sindirmek ve halkın iradesini cezalandırmak olduğunu söyledi. Güler Koçyiğit, "Kayyımlar, tutuklamalar, yargı yoluyla siyasetçileri devre dışı bırakmak bu uygulamaların bir parçası. Ekrem İmamoğlu'ndan Selçuk Mızraklı'ya ve birçok belediye başkanına kadar uzanan bu politika tesadüf değildir. iktidar halkın sandıkta verdiği mesajı yok saymaktadır. Kendini ayakta tutmak için demokratik kanalları kapatmaktadır. Bu yaklaşım Türkiye'yi demokrasi dışı bir rejime doğru götürüyor" sözlerine yer verdi.
 
'Kayyımla mücadele, kadının özgürlük mücadelesidir'
 
Güler Koçyiğit, kayyımların ilk olarak kadın kazanımlarını hedef almasını ve kurumlarını kapatmasını hatırlatarak şunları söyledi: "Kadın kurumları kadınların güçlenmesini, şiddetten korunmasını ve eşit yurttaşlık mücadelesini temsil eder.  Bu kurumların kapatılması, kadın kadroların tasfiyesi ve kadın odaklı bütçelerin iptali kadınların kazanılmış haklarına yönelik doğrudan bir saldırıdır. Kayyım rejimi yalnızca demokrasiyi değil kadınların yaşam hakkını da gasp etmektedir. Biz kadınlar biliyoruz ki demokrasi yoksa kadın hakları da yoktur. Bu nedenle kayyımlara karşı mücadele aynı zamanda kadınların özgürlük mücadelesidir."
 
Barışın inşasında kayyım etkisi
 
Toplumsal barışın temelinin adalet, demokrasi ve halkın iradesine saygı olduğunun altını çizen Güler Koçyiğit, "Kayyım uygulamaları ile halkın seçtiği yöneticiler görevden alınıyor. Böyle bir ortamda toplumsal güven tesis edilemez. İnsanlar sandıkta verdikleri oyların kayyım atanarak çöpe atıldığını gördüğünde barışa, adalete ve demokrasiye inançları kalmaz. Kayyım rejimi toplumsal barışın önündeki en büyük engellerden biridir. Bizler, gerçek bir demokrasi ve kalıcı barışın inşası için kayyım uygulamalarının son bulması ve hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi gerektiğini savunuyoruz" diye konuştu.