Efrîn’de değişen ne, değişmeyen ne?

  • 09:05 11 Eylül 2025
  • Güncel
 
Derya Ren
 
HABER MERKEZİ – Geçici Şam hükümetinin devreye girmesinden bu yana Efrîn’de yaşanan talan, katledilme, tecavüz ve kaçırılma olayları durmazken, konuya dair görüşüne başvurduğumuz Efrîn İnsan Hakları Örgütü'ne göre, "Efrînlilere, Dürzi ve Alevilere yönelik gerçekleşen katliamda yer almaları için baskı yapılıyor."
 
Türkiye ve ona bağlı paramiliter gruplar, 20 Ocak 2018’de Efrîn’e yönelik başlattıkları saldırılar sonucunda kentin büyük kısmını ele geçirildi. Kentte yaşayan yurttaşların önemli bir bölümü Şehba ve Til Temir’e göç etmek zorunda bırakıldı.  Efrîn’de kalanlar ise saldırılar, katliamlar, doğa talanı, taciz, tecavüz ve keyfi tutuklamalarla karşı karşıya kaldı. Kentteki zeytinliklerden elde edilen zeytinyağı ve kesilen ağaçlar paramiliter gruplar aracılığıyla Türkiye’ye geçirilerek satıldı.
 
8 Aralık’ta Baas rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye’ye bağlı paramiliter grupların Efrîn’deki varlığı tartışma konusu olurken, alınan kararlarla birlikte bu grupların geçici Şam hükümetine bağlı orduya entegre edileceği duyuruldu. Ancak süreç içinde bu grupların işlediği taciz, tecavüz, kaçırma ve talan suçlarına rağmen, geçici Şam hükümetine ait üniformalarla bu suçları işlemeye devam ettikleri kamuoyuna yansıdı.
 
2018’den bu yana bilanço
 
Türkiye ve paramiliter grupların saldırıları sonucunda 778 yurttaş hayatını kaybetti, bunlardan 105’inin kadın olduğu belgelendi. Öte yandan yüz binlerce zeytin, nar ve diğer meyve ağaçları kesildi ya da yakıldı. Tarihi mekânlar, tahıl depoları ve dini açıdan önemli yerler de tahrip edildi.
 
HTŞ’nin gelişi ve anlaşmazlıklar
 
Geçici Şam Hükümeti ile QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşmaya göre, yerinden edilen halkın Efrîn, Grê Spî ve Serêkaniyê’ye dönüşlerinin önü açılacaktı. Ancak QSD’nin çağrılarına rağmen Şam hükümeti anlaşmaya uymadı. Bu tutumun arkasında Türkiye’nin yönlendirmelerinin bulunduğu ifade ediliyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi sık sık Colani hükümetini diyaloğa çağırırken, ABD’nin de hem QSD hem Colani hükümeti ile temaslarını sürdürdüğü biliniyor.
 
2025’teki hak ihlalleri
 
Ocak: Üç kişi yaşamını yitirdi; Sekizi kadın 29 kişi kaçırıldı veya tutuklandı; iki bin orman ve bin 160 meyve ağacı kesildi.
 
Şubat: Biri kadın 53 kişi kaçırıldı; Şerewa’da mayın patlaması sonucu üç çocuk yaralandı; bir kişi işkence gördü; ağaç kesimleri satışa sunuldu.
 
Mart: Bir kişi yaşamını yitirdi; 11 kişi kaçırıldı; altı kişi Newroz kutlaması gerekçesiyle saldırıya uğradı; 300’den fazla zeytin ve 3 bin 100’den fazla orman ağacı kesildi. Gece evlere baskınlar yapılarak hırsızlık gerçekleştirildi.
 
Nisan: Katledilen bir kişinin cenazesi bulundu; beş kişi kaçırılıp tutuklandı; Sekiz genç gasp amacıyla darp edildi; 200’ün üzerinde zeytin ağacı kesildi.
 
Mayıs: İkisi çocuk dört kişi katledildi; dört kişi saldırıya uğradı; 55 zeytin ağacı kesildi, dört ormanlık alan yakıldı.
 
Temmuz: 1’i çocuk 4 kişi katledildi; 12 kişiye işkence yapıldı; 11 kişi kaçırıldı; birçok ormanlık alan yakıldı.
 
Ağustos: Üç kişi kaçırıldı; iki kişiye işkence yapıldı; birçok yer ateşe verildi.
 
Eylül: Cindirês’e bağlı Bozikê köyüne baskın yapılarak evler yağmalandı. Kefer Sefrê köyünde üç, Qenterê köyünde bir genç kaçırıldı. “Hemzat” ve “Emşat” grupları, bir aileye ait bin zeytin ağacına el koydu.
 
İnsan Hakları Örgütü: Baskılar sürüyor
 
Efrîn İnsan Hakları Örgütü, kentteki son duruma ilişkin şunları paylaştı: “Sadece Efrîn’de değil, Suriye genelinde krizler devam ediyor. Efrîn’de kaçırma, talan gibi olaylar yaşanıyor. Baas rejiminin düşmesinden sonra Efrîn’e dönemeyenlerin malları hâlâ talan ediliyor. Geri dönmek isteyen ailelerden fahiş paralar talep ediliyor. Şam hükümetine bağlı ofisler açıldı ama hiçbir Efrînli topraklarını geri alamadı. Ebu Amşe’nin kardeşi hâlâ grupların başında. Türkiye, bu grupların çekilmesini istemiyor. 150 binden fazla zeytin ağacı grupların elinde. Talanı dile getirenlere işkence yapılıyor. Şam hükümetine yapılan şikayetler kâğıt üzerinde kalıyor. Efrînlilere, Dürzi ve Alevilere yönelik katliamlarda yer almaları için baskı yapılıyor. Efrîn’deki tüm girişimler, 10 Mart anlaşmasını yok saymaya dönük adımlardır. 600-700 kişi Türkiye istihbaratı ve Sultan Murat Tugayı tarafından Kilis’e götürüldü.”