
‘Sürecin ilerlemesi için herkese görev düşüyor’
- 09:01 21 Mart 2025
- Güncel
ANKARA - İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, Abdullah Öcalan’ın "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısına dikkat çekerek, sürecin ilerlemesi için tüm kesimlere sorumluluk düştüğünü söyledi: “Demokratik adımlar atılmalı, siyasi mahpuslar serbest bırakılmalı, TMK kaldırılmalı” dedi.
27 Şubat’ta İmralı Heyeti ile PKK Lideri Abdullah Öcalan arasında gerçekleştirilen üçüncü görüşmenin ardından, Abdullah Öcalan kamuoyuna "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısı yapmıştı. Türkiye'nin demokratikleşmesi ve çatışmaların sona ermesi açısından önemli bir dönemeç olarak görülen bu çağrı, farklı kesimlerde geniş yankı uyandırdı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen de çağrıyı değerlendirerek, barışın önündeki engellere ve toplumsal taleplere dikkat çekti.
‘Demokratik adımlar bir an önce atılmalı’
Abdullah Öcalan’ın çağrısını tarihsel açıdan önemine dikkat çeken Nuray Çevirmen, “Bu çağrı, en azından bir çatışmasızlık sürecinin başlaması ile birlikte pek çok alanda da olumlu etkilerinin olacağı bir çağrıdır. Toplumun tüm kesimleri tarafından sahiplenilmesi gereken, ancak taraflara büyük görevler düşülen bir çağrıdır.
En önemli görevlerin düştüğü bir tarafta devlet ayağı. Toplumun tüm kesimlerine de şeffaf bir şekilde sürecin aktarılması, demokratik adımların da bir an önce atılması gerekiyor” sözlerini kullandı.
‘Yeni bir süreç başladı’
Kamuoyunun bu sürece sahip çıkması gerektiğini söyleyen Nuray Çevirmen, “Biz insan hakları savunucuları olarak, uzun zamandır mutlak tecridin mutlaka ortadan kaldırılması gerektiğini, çünkü bunun insani ve hukuki olmadığını ifade ediyorduk. Yeni bir süreç de başladı. Bu süreçten kaynaklı pek çok çalışma ve görüşmenin yapılması gerekiyor, sürecin sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için de tecridin ortadan kalkması gerekiyor. Avukatların görüş talebine yanıt verilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Kongre için gereken adımlar atılmalı’
İktidarın birçok alanda güvence vererek, güvenli ortamı devam ettirecek adımları, zamana yaymadan atması gerektiğini belirten Nuray Çevirmen, “PKK’nin yeniden bir yapılanmaya gidebilmesi için mutlaka bir kongre sürecinin olması gerekiyor. Bu kongrenin de sağlıklı ve güvenli bir şekilde oluşturulması için gereken adımların atılması gerekiyor. Hukuki ve siyasal süreçlerin ortak bir konsensüsle yürümesi gerekiyor. Bir sürece girilmiş olması çok önemlidir. Bu sürecin sabote edilmemesi için de gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Dışlayıcı, buyurgan, ötekileştirici dil kullanmaktan vazgeçilmesi gerekiyor. Güvenlikçi politikalardan vazgeçilmesi gerekiyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün mutlak suretle sağlanması gerekiyor. Hakların herhangi bir pazarlık konusu edilmeden demokratik anlamda sağlanması gerekiyor” sözlerine yer verdi.
‘Sorunlarla yüzleşilmeli’
Eşit koşullarda yaşamı hedefleyen barışçıl ortamın oluşması ile toplumun refah düzeyinin de artacağına işaret eden Nuray Çevirmen, “Kronikleşmiş pek çok sorun var. Bunu, sadece AKP iktidarı dönemine indirgemek doğru değil. Yüzyıllardır devam eden bir inkârcı politika söz konusu. 1930 yıllarındaki iskân politikalarına baktığımızda çok derin bir ayrımcılığın olduğunu gözlemleyebilmek mümkün. O politikalar bugüne kadar süregelmiş politikalardır. 90’lı yıllarda pek çok faili meçhul mezarı bilinmeyen insanlar var. Katliamlar yapıldı. Aileler ölülerini arıyorlar. Hakikat ve adalet komisyonlarının kurulması gerekiyor. Yüzleşme süreçlerinin mutlak suretle yürütülmesi gerekiyor. İç içe olan sorunların birlikte tartışılması onarılması tazmin edilmesi ve yüzleşilmesi gerekiyor. Çok boyutlu bir süreç, ancak en önemli adım bu sürecin içerisinde bu rotada yol alabilme iradesi gösterebilmektir” diye belirtti.
‘Siyasi mahpuslar serbest bırakılsın’
Nuray Çevirmen, Türkiye’de zor gücüyle ayakta duran bir iktidar mekanizması olduğunu belirterek, bu iktidarın, mevcut politikalarıyla toplum üzerinde bir cezalandırma yöntemi uyguladığına işaret etti. Nuray Çevirmen şöyle devam etti: “Demokratik bir ülkede düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında bir itiraz dile getirmek, bir faaliyet yürütmek cezalandırılmazken, bugün Türkiye’de ‘terörle mücadele yasası’ kapsamında direk cezaevlerine konulabilmek mümkündür. Bugün Türkiye’de siyasetçiler, hukukçular, düşünce ve sendikal anlamda ve anayasal olarak güvence altına alınmış sivil toplum örgütlerinde faaliyet yürüten insanlar cezaevine konulmuş durumda. Bu, sadece süreçle alakalı değil. Genel anlamada açıklanabilir bir durum değil. Türkiye’de bir hapsetme rejimi inşa edilmiş durumddır. 392 binin üzerinde mahpus var. Özellikle siyasi mahpusların mutlaka serbest bırakılması gerekiyor. Çözüm süreci ya da bir barış süreci devam ederken, hapishanelerde siyasi mahpusların tutulması kabul edilebilir bir durum değildir.”
‘Herkese görev düşüyor’
“Birçok insanın bu sürece katkısı olacaktır” diyen Nuray Çevirmen, bu bağlamda yeni cezalandırma politikalarından vazgeçilmesi gerekiyor” dedi. Nuray Çevirmen, “TMK’nin mutlaka ortadan kaldırılması gerekiyor. Bugün tüm cezaevlerini boşalttığımız zaman da kısa bir zaman sonra, TMK kapsamında iki katını doldurabilmek mümkün. Bundan dolayı mutlaka yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Yasal düzenlemelerin topluma hizmet eder hale gelmesi lazım. Bireylerin ya da elitlerin egemenin refahı için değil, tümünün yararına bir sistem örülmesi gerekiyor. Bu da, anayasa ile sivil siyasetle mümkün. Parlamentonun güçlendirilmesi ve yerelden gelen ortak bir konsensüsle tüm halkların eşit ve özgür bir şekilde yaşayabilmesi için sistemin baştan sona yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Bunun için olumsuz ve ayrımcı tüm unsurların ayıklanması şart. Bu sürecin akamete uğramaması için herkese görev düşüyor” diye konuştu.