
Ulusal birlik için özgür kadın müdahalesi
- 09:06 21 Şubat 2025
- Jıneolojî Tartışmaları
“Özgür kadının katılımı esasında ölüm yerine Kürdistan’da yaşamı inşa etmektir. Bu aynı zamanda siyasete de sirayet etmektedir.”
Nilüfer Koç
3. Dünya savaşından geçerken doğan imkânları değerlendirme kadar tehlikelere karşı da hazırlıklı olmamızın gerekliliği her geçen gün artmaktadır. Kürtler olarak sistemsel alt üst oluşun yaşandığı 1. Dünya Savaşında sonuç elde edemediğimiz için bir 100 yıldır kimliksiz, statüsüz bir sorun halini hala yaşamaktayız. 100 yıl aradan tekrardan alt üst olan siyasal dengeler yine önemli fırsatlar sunmaktadır. Çok kutuplu ve karmaşık yani kaotik bir dönemden geçmekteyiz. Dost ve düşman kavramlarının flulaştığı bir dönemdir. Bu fırsatlar değerlendirilmediği müddetçe de yine kayıp etme riskiyle karşı karşıyayız. İşte bu nedenle kazanmak yani varlığımızı koruma altına almak için artık halkımız için bir statü elde etmek sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Kaldı ki geçen yıl 24 Temmuz’da Lozan Antlaşması’nın 100. yıldönümü bütün Kürdistan ve yurtdışında önemli bir gündem oldu. Bu 100 yılda ne yaşadık ve bugün neredeyiz, siyasal ve toplumsal bilançosunu tartıştık. Ulusal birliğin olmaması nedeniyle Lozan’la kurgulanan böl-yönet politikasının günümüzde de ciddi bir sorun olduğu ve buna karşı mücadelenin daha da önemli bir hale geldiği temel bir gündem olarak devam etmektedir.
Erkeklerin iktidar savaşının ulusal birliğe etkisi
Ancak ulusal birlik kavram olarak herkesin görüşüne göre değişebilmektedir. Kimine göre siyasi partilerin bir araya gelmesidir. Kimine göre hepsinin bir araya gelmesidir. Toplumsal bakış açısından ise ulusal birlik Kürtler arası olası çatışmaları önleyebilecek sihirli bir değnektir.
100 yıllık tarihimize damgasını vuran birakujî toplumsal bir travma gibi hafızalarda yer edinmiştir. Toplum, ulusal birlik konusunda hep bu birakuji’yi önlemek istemiştir. Çünkü birakujî genelde ya Kürt siyasal oluşumların iktidar için verdiği savaştır ya da sömürgeci bir güce teslim olmuş bir Kürt oluşumun söz konusu sömürgecinin karşıtı bir Kürt gücünü vekaleten ortadan kaldırmasıdır. 100 yıl boyunca bu durum da ağır yenilgilere yol açmıştır. Ulusal birlik bu anlamda birakujî’yi önlemektir. Zaten adı üstünde bira (erkek kardeş), kuji (öldürmek) yani erkek kardeşin diğer bir erkek kardeşi katletmesidir. Kısacası ulusal birlikte önleyici faktör erkeklerin birbirini öldürmesi olarak da anlaşılmaktadır. Dolayısıyla erkek iktidarı nedeniyle öldürme felsefesine eğilimliyken, kadın da özgürlük mücadelesinin jin, jiyan azadî felsefesiyle yaşama ve siyasete yeni bir nitelik katmaktadır. Özgür kadının katılımı esasında ölüm yerine Kürdistan’da yaşamı inşa etmektir. Bu aynı zamanda siyasete de sirayet etmektedir. Çünkü öldürme meşru savunma dışında genelde iktidar amaçlıdır. Örgütlü kadın gücü ne kadar güçlenirse öldürme de o kadar azalır.
Ulusal Birliğin ilkeleri, amacı, hedefi ne olacağı konusu ise yine farklı ideolojik bakış açılarına göre değişebilmektedir. Tam da bu noktada kadın ve ulusal birlik konusu birçok soruya cevap verecek niteliktedir.
Ulusal birlik olgusunu ele alırken son 50 yıldır Kürt hareketiyle varlığı gündemleştirilen kadın ile geleneksel kadın olgularına bakmak belki daha kolay olacaktır. Tarihte Kürt kadınların ulusal birlik mevzusunda ne yaptıkları konusunda henüz ciddi, derli-toplu bir kaynak mevcut değildir. Hiç şüphesiz karma siyasal yapılarda yer alan kadınlar olmuştur. Bu kadınlar da kendi partileri içerisinde ulusal birlik tartışmalarına katılım sağlamışlardır. Ancak konuya kadın gözüyle mi, yoksa parti/erkek gözüyle mi baktıkları tartışılması gereken bir husustur. İstanbul’da 1919’da kurulan Kürt Kadın Teali Cemiyeti ya da önemli bir siyasal deneyim olan ve 1977’de Amed’de Kürt kadınlar tarafından kurulan Devrimci Demokratik Kadınlar Derneği (DDKD) örnekleri vardır. Ancak söz konusu dönemlerde siyasete giren kadınlar daha çok maddi durumları iyi olan ailelerden gelen kadınlar olmuştur. Bunların yanı sıra Başûr ve Rojhilat’ta da peşmergelik yapan kadınlar olmuştur. Bırakalım ulusal birlik tartışmalarını, üst sınıf kadınları hariç genelde Kürdistan’da Kürt hareketi öncesi kadınların siyasete katılması bile toplum tarafından ayıplanmaktaydı.
Bir Kürt Kadın siyasetçi bu ayıbı 90’larda yazdığı bir makalede böyle ifade etmektedir:
“Kürtlerde de siyaset kadına yasaklanmış, tabu kılınmış alanların başında gelmektedir. Bazı istisnai durumlarda ise bu alana yönelen kadınlara birtakım ağır şartlar dayatılmaktadır: bir erkeğin himayesinde olmak ve mutlaka cinsiyetinden soyunmak yani cinsiyetsizleşmek. Erkek işi sayılan siyasi alana soyunan bir kadın da bu iki şartı yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde günahkâr-aykırı ilan edilmeyi göze almak zorundadır.”(Kürt Kadını ve Siyaset, Kürt Araştırmalar Dergisi)
Kürt kadın da dünyadaki diğer hemcinsleri gibi, erkeklerle birlikte yaşamaya başladığı andan itibaren “ortak” çıkarlar uğruna kendi kolektif hafızasını kaybetme ve erkek egemen sistemin cenderesinde sıkıştırılma sürecine girmiştir.
Kadınla değişen Kürdistan’da birlik
Mevcut durumda Kürdistan’da kadına dönük iki bakış açısı var. Birincisi Abdullah Öcalan’ın 1996’da geliştirdiği “erkeği öldürme” ve kadın için kölelikten kopuşun teorisi olan “kopuş teorisi” gibi ideolojik yaklaşımla başlayan kadın özgürlüğünü ulusal özgürlüğün garantörü olarak görme. Yani Abdullah Öcalan çizgisinde olanlarda kadın örgütlüğüne politik değil ideolojik bakma gerçeği vardır. Diğer siyasi oluşumlarda ise konjonktürel olarak zaman zaman kadını sahnede gösterme gibi politik yaklaşım bulunmaktadır. Ancak bu oluşumlarda ideoloji patriarkaldir yani egemen erkek bakış açısıdır. Öcalan çizgisindeki kadınlar kendi durumlarını kaderciliğe ve geleneklere kurban etmezken diğer oluşumlarda bu hala bir ölçü olmaktadır. Kadınlar gelenek/kadercilik ile kadın özgürlük mücadelesi arasında bocalamaktadır.
Burada da ulusal birliğe dair şu soru beliriyor: iki çizgide olan kadınlar nerede ve nasıl buluşacak. Erkek egemenliğini kendi partisi veya hareketi içerisinde kabul etmek zorunda kalan kadınla özerk ve özgür kadın hareketleri içerisinde yer alan kadınların ortak noktaları nasıl bulunacak.
Öcalan felsefesinden gelen kadınlar, verdikleri özgürlük mücadelesi nedeniyle karar verme ve uygulama için gerekli alt yapıya, ideolojik bakış açısına, partisine, ordusuna ve çatı örgütlerine sahiptirler. Yani örgütlü bir kadın gücüne sahiptirler. Diğer yandan yarı sosyal demokrat yarı feodal, dinci parti veya Marksist oluşumlarda yer alan kadınlar da söz konusu oluşumların merkezleri kadar kadın birliklerinde ya da kadın kollarında yer almaktadırlar. Bu kadınlar içerisinde çok güçlü tecrübe ve birikime sahip olan kadınlar var. Ancak bir oluşumun merkezinde yer alan kadın, statüsü ve konumunu korumak için birçok beğenmediği hususa göz yummak zorunda kalabiliyor. Kadın kollarında yer alanlar ise karma oluşumların bir uzantısı halinde hareket ederek karmayı güçlü tutma görevini önceleyebiliyor. Birçok kadın kendi oluşumları içerisinde aktif olsalar da karar mercilerinde daha çok tali konumunda tutuluyorlar. Oysa bu kadınlar güçlü bir yaşam ve siyaset deneyimine sahip kadınlardır.
Ancak güçlerini açığa çıkartabilme imkânları alabildiğine sınırlıdır.
Geleneksel Kürt siyasetinde yine nepotizm belirleyici bir ölçüdür. Babadan oğula geçiş kültüründe kan bağı önemsenmektedir. Buna dayalı olarak bir kadının konumu da babasının ya da kan bağıyla bağlı olduğu bir erkeğin konumuyla alakalıdır. Dolayısıyla toplum içerisinde üst sınıf olarak yer edinen erkeklerle bu bağa sahip kadınlar, siyasette öne çıkmaktadır. Bu hiç şüphesiz çok adaletsiz bir kültürdür. Çünkü bu kültürde fırsat eşitliği, kişinin çabası ve emeğinden ziyade kan bağı öncelenmektedir. Babanın kimliği kişinin geleceğini belirlemektedir. Kürdistan’daki siyasal yelpazenin sosyolojik ayrıntılarına girdikçe farklılıklar da belirginleşmektedir. Bunları dikkate almadan kadın ve ulusal birlik mevzusu da pek yürütülemez.
Not: Yazının devamı ‘Ulusal birliğin toplumsallaştığı evrimler’ başlığıyla haftaya yayınlanacaktır.